Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '12

 
Kategori
Blog
 

Bir insanın "anavatanı", çocukluğudur!

Bir insanın  "anavatanı",  çocukluğudur!
 

Çocukluk arkadaşlarım. Ortaokullu olarak Hocamız Ertuğrul Öder ile. Arkada tarihi okulumuz. İşte o günlerden beri ben, " Değnekten Atımı "ararım oralarda.


Bir İnsanın ana vatanı, çocukluğudur. Ne doğru laf! İşte, memur çocuklarının halleri. En  çok vaktim, Bartın’da geçti. Orayı vatan belledim ben. Keşke başka yere tayin olmasaydık, hep orada kalsaydık. Oralı olsaydık. Ama, ne çare! O gün, bu gün, çocukluğum cebimde, dolaşır dururum işte.

 Bartın’dan önce, Zonguldak’taydık. İstasyona doğru giden yolun solunda, yamaçlarda üst üste iki tane okul vardı. Bahçeleri müşterekti. Her teneffüste zil çalınca, herkes okuluna girerdi. Ben de girerdim amma, sıradaki arkadaş, her seferinde değişirdi. Yanlışlıkla alttaki değil, üstteki okula girermişim. Yıl sonuna kadar bir türlü dengeyi tutturamadım. O bakımdan da çok arkadaşım olduydu.

 Ha, az daha unutuyordum. Sahi, bu gün sevgililer günü. Benim açımdan çifte mutluluklar yaşıyorum. Sevgilileri ikiledik. Eskisinin üzerine bir yenisi ile sevdalıyım.  Bu sevgililer gününde iki tane sevgilim oldu. İlki ile gül gibi geçiniyoruz. İkincisi ise, yeni göz ağrım. Çabuk kaynaştık.

 Evet, evet. Bu sevgililer gününde, sevgilileri çoğaltmakla en hayırlı işlerden birini yaptım. Bu sevgililer gününde, ikinci kitabım, bu sevgililer gününde doğdu ve Aramıza katıldı. 

 İlk sevgilimin adı “Ört ki, ölem” idi. Şimdikinin adı da “ De ki, Bartın” Şimdi vitrinleri süslüyor. Tam sevgililer gününde, yani bu gün  matbaada baskısı bitti. Gözünü hayata açtı. Blog İdaremiz, gecikmeli de olsa, haftalık bültenlerde bu yeni sevgiliyi, daha baskıda iken tanıttı. Üstelik kutlandık.

Bartın'ın sevilen gazetelerinden BARTIN 74' de, sayfalarında bize yer verdi. (En alttaki logo'lu resim)

 “De ki, Bartın”ismini, Bartın Valisi koydu. Hatta teşvik etti. “Sizin Bartın yazılarınız var. Milliyet Blog’da görüyorum. Bir kitap yapmayı düşünmez misiniz? dediydi. Valla benim aklıma hiç gelmemişti. İşte, “vizyonu geniş olmak”, bu olsa gerek. İsa Küçük Beyefendiye teşekkür ediyorum.

Ve MB. İdaremiz de yazılarımızı değerlendirdiği için, kendilerine minnet borcumuz vardır. Bu tür yazıları her yerde yazıyoruz. Ama, Blog’larda görücüye çıkmak, ayrı bir değer. Burası, İzmir Gazetelerindeki  köşe yazarlığımdan önce gelir.

 Kitabın kapağını süsleyen ev, bizim kiralık evimiz. Hala duruyor. Son gittiğimde resimlemiştim. Üç katlı ahşap yapı.  Tamamı bize ait. Her gece, başka bir odada yatardım. Arkası, kocaman bir meyve bahçesi. O bahçeye, yazık ki, evler kondurulmuş. Ama ben hala. değnekten atımı arayan biri olarak,  evin bahçe duvarına bir çivi çakmıştım. Değnekten atımı  bağlardım oraya. Ve de sıkı durun . Son gittiğimde o çiviyi aradım ve de buldum. Paslanmış, duvarın içinde kaybolmak üzereydi. Titrek titrek elimi değdirdim o paslı çiviye.  Tam 60 yıl  öncesini yaşadım. Ki, Bartın Valisi İsa Beyin, beni 60 yıl sonra keşfedip, Bartınlılara “ Bu şehir, 60 yıl önce kaybettiği çocuğu buldu” diyerek  salondaki Bartın’lılara takdim ettiği gibi.

 Şimdi ben, sevgilimle baş başa’yım. Muhakkak ki, sizin de sevgilileriniz var. Biz yazar çizerlerin  bir tek yastığı yok. Onun  için,  bir yastıkta kocayamıyoruz. “Ne ga yastık, o ga sevgili”  olsun isteriz.

 Pot mu kırıyoruz yoksa?

S iz de sevgilileri çoğaltmak istemez misiniz? Bir deneyin biyo.

Yan cebime koyuversene…

Ört ki, ölem!

  

 

 

 

  

 

 

 

  

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..