Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '06

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Bir iş görüşmesinin ardından

Bir iş görüşmesinin ardından
 

Bugün bir iş görüşmesine gittim. Hava o kadar sıcaktı ki, aslında bütün gün evde pineklemeyi planlarken, mecbur kaldım gibi bir şey oldu. 2006 yılı benim için bir tatil yılına dönüştü, elde olmayan sebeplerle. Yılın başından itibaren hiçbir şey planladığım gibi gitmedi, öyle de devam ediyor. Bende ne yapmak istediğimin kararını dış etkenlerinde çabalarıyla bir türlü bulamadım. Şu anda çalışmıyorum. Açıkçası bundan üzüntü duyduğumu söyleyemem, böylece en sevdiğim şeyler olan yazı yazmak ve kitap okumaya bol bol vakit ayırabiliyorum.

Mecidiyeköy’de bir iş bulma ajansıma gittim. Anadolu yakasında oturduğumdan açıkçası benim için bu sıcakta oralara gitmek işkenceydi. Bir banka için bir çok pozisyon açılmıştı ve bir grup mülakatına davet edilmiştim. Grup mülakatlarını hiç sevmem. Herkesin birbirini parçalarcasına kendini övmesini,olmayan özellikleri kendine yapıştırıp yanında oturandan bir adım öne geçme çabasını genelde gülünç bulmuşumdur.

Biraz erken geldiğim için mülakata kadar diğer adayları, ya da rakiplerimi mi demeliyim acaba inceleme fırsatım oldu. Mülakat başlayıp herkes konuşmaya başlayınca tahminlerimde yanılmamış olmak beni gerçekten mutlu etti. Kıran kırana bir mücadele içinde olan yeni mezunlar, çalışmak zorunda olduğu için mülakata gelenler ve ben. Gerçekten ilginç bir gruptuk.

İçeriye ilk girdiğimde iki bayan ve bir erkek vardı. “Merhaba” dedim ama hiçbiri selamıma cevap vermedi. Anladım ortalık biraz sonra kızışacaktı. Erkek aday kesinlikle yeni mezun olmalıydı, giyinişiyle, duruşuyla, tavırlarıyla hemen eleveriyordu kendini.. Diğer bayan isteksizdi. Evliydi mutlaka çalışmak zorundaydı, işe alınmasını istedim onun. Diğer bayan gerçekten dişli bir rakipti eminim ilk konuşmaya başlayacak oydu ve kendini parçalayacaktı. Biraz sonra içeri bir erkek aday daha girdi. “Merhaba” dedi bir tek ben cevap verdim. Diğerleri düşmanla gereksiz samimiyet kurmak istemiyordu demek ki. Siyah takım elbise giymişti, sıcaktan bunalmış ceketini çıkarmış, gömleğinin kollarını kıvırmış, ilginç bir görüntüsü vardı. Sanki bir resim yapmış ama o kurumadan dokunup bozmuştu resmi. Sonra bir bayan daha girdi, başı öne eğik ve kimseyle gözgöze gelmemeye çalışarak sandalyeye oturdu. Siyah bir takım elbise giymişti, ceketinin önü bile ilikliydi. Tam bir memur görüntüsü vardı. Ben işveren olsam asla işe almayacağım kendine güveni olmayan bir tipti.

Danışman içeri girip bize biraz bilgi verdi ve sonra "kim kendini tanıtmak ister” dedi ve tabii ki bizim heyecanlı bayan arkadaş ve hemen ardından yine yeni mezun olan erkek adayımız, birbirine çok benzeyen cvlerini bir çırpıda anlattılar. Nedense yeni mezunlarda böyle bir şey var. Onlar böyle ateşli ve daha önceden ezberledikleri lafları bir solukta kusarken benim gözümün önüne bir belgesel sahnesi geldi. Ölü bir hayvandan et koparmaya çalışan akbabalar. Daha ağzındaki bitmeden yeni bir parçaya saldıran leş yiyiciler. Bu düşünce gülümsememe neden oldu. Kızcağız ne kadar hırslı olduğunu cumartesi hatta Pazar bile çalışabileceğini ve çocukluğundan beri bankada çalışmak istediğini anlatıyordu. Bense yüzümde bir gülümsemeyle heyecanını seyrediyordum. Sanırım bu gülümseme onu sinirlendiriyordu.

Sıra bana geldi. Uzun zaman önce bıraktım kendimi satmayı mülakatlarda. İlk gittiğim mülakatta, bu ben değilim diye düşündüm ve bir daha yapmadım. O yüzden çok rahattım. Bana göre mülakatım iyi geçti ama diğer arkadaşlara göre biraz farklı. Ben sadece anlatmak istediklerimi anlattım. O yüzden danışman bayan herhalde bir tek bana soru sormadı grubun içinde.

Bir diğer ilginç şeyde kıyafet seçimiydi bayanların. Biliyorsunuz İstanbul ve bütün Türkiye en sıcak Ağustos aylarından birini yaşıyor. Ağustos bir yaz mevsimi olmasına rağmen. Siyah pantolon beyaz gömlek çoğunluktaydı ben hariç bütün bayanlar pantolon giymişti ama beni en çok şaşırtan bayan adayların pantolonlarının altında ince çorap giymeleri oldu. Anladım ki “biz sizin için her şeyi yaparız” felsefesini kıyafetleriyle de destekliyorlardı yani “yeter ki beni işe al, senin için kırk derecede çorap bile giyerim, sen ne istersen yaparım”

Kendini feda edeceğini söyleyen insanların konuşmalarıyla son buldu grup mülakatı sonra küçük bir İngilizce test ve ardından 5-10 dakika arası süren bireysel mülakat. 15 gün içinde aramazlarsa uygun aday olmadığımızı anlamalıymışız yok aranırsak bir mülakatta banka yetkilileri ile. Bakalım hayırlısı Sibel Önal

 
Toplam blog
: 42
: 6600
Kayıt tarihi
: 07.07.06
 
 

Ben hep yazmak istedim ama hayata sıçrama tahtam beni yazılardan ve yazarak para kazanmaktan çok ..