Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '16

 
Kategori
Spor
 

Bir İstanbul derbisinin ardından...

Bir İstanbul derbisinin ardından...
 

Ligin 28. Haftasında Oynanan İstanbul Derbisinde Taraflar 1'er Puana Razı Oldu!


Dünkü derbi her iki takım açısından da farklı beklentilere gebeydi.

Ev sahibi takım -1 yıllık cezası sebebiyle katılamayacak olsa da- Avrupa Kupalarına katılma şansını sürdürerek cezasının diyetini ödemek amacındaydı. Bunun için puan ya da puanlar almayı hedefliyordu. Her şeyden önemlisi bu maç ezeli rakibi Fenerbahçe'yi şampiyonluk yarışında engelleme fırsatıydı.

Fenerbahçe ise şampiyonluk şansını 3 puan alarak gelecek haftalar taşımak istiyordu.

GALATASARAY

Sarı kırmızılılar, Selçuk İnan'ın kendisinin de inanamadığı ve elini ısırdığı muazzam volesi haricinde hemen hemen hiç etkili olamadılar. Altını çizmekte fayda var. Volkan Demirel'in de bu şuta reaksiyonu takdire şayandı. Lucas Podolski ile yakaladıkları ve yanlış bir hakem kararıyla ofsayt gerekçesiyle kesilen pozisyonları da bir diğer etkili oldukları an olarak kayda geçti.

Podolski'ye dair hakemin ilk ve tek yanlış kararı bununla kısıtlı kalmadı. Ofsayt sebebiyle kesilen pozisyon öncesinde, Gökhan Gönül ve Volkan Şen'e yaptığı hareketlerden ötürü oyunda kalması kurallar gereği mümkün değilken, sarı kart bile görmeden oynamaya devam etti. Hâlbuki Gökhan Gönül'e yaptığı müdahale minimum 'turuncu kartlık' bir dokuz kusurluk hareketti.

Galatasaray'dan söz ederken Fernando Muslera'ya ayrı bir paragraf açmak şart... 

Fenerbahçe'nin kafa topu üstünlüğü sebebiyle genellikle uzun degajlardan uzak durmasından tutun da, Kolombiyalı file bekçisi Rêne Higuita'ya has 'Akrep Vuruşu' ile maçın kırılma anlarından birinde sergilediği performansla harika bir maç çıkarttı. Maçın sonunda Volkan Demirel'i teskin etmek için yanına giderek yaptığı jest ise adamlığının bir nişanesi olarak akıllara kazındı.

Galatasaray safında akıllara kazınanlar bir tek bununla da sınırlı kalmadı. Dakikalar 59'u gösterirken Sabri Reyiz'in oyuna girmeye hazırlanırken verdiği göbek frikiği maçın önüne geçiyordu. Ben bu manzarayı maçın stresinin yarattığı gaza bağlıyorum. Nitekim bu gazın etkisiyle 78. dakikada Mehmet Topal'a yaptığı hareket sonrasında sarı kartla cezalandırılırken, Reyizin göbeciği de bir nebze olsun rahatlıyordu.

Sonuç olarak Galatasaray safhında aldıkları 1 puan ve ezeli rakibine taktığı çelme Sarı Kırmızıların avuntuları oldu. 

FENERBAHÇE

Sarı Lacivertlilerde kadro da yer almasa da maça Caner Erkin damgasını vurdu. Maç öncesinde açıklanan ilk 11'de adının yer almadığını gören Caner, önce teknik direktör Pereira ardından yönetici Ali Yıldırım'a gider yaparak, Fenerbahçe macerasını resmen sonlandırmış oldu. Bu cüretkarlığının sebebi kuvvetle ihtimal İnter ile imzalağı ön sözleşme olan sol bek, bugüne kadar katkılarıyla takımına çok şey verse de, Fenerbahçeliler tarafından daha ziyade bu son hareketiyle hatırlanacaktır. 

Fenerbahçe'de Volkan Şen çok çalışsa da, bitirici pas ve vuruşlarda her zamanki tipik zaaflarını sergiledi. Saç baş yoldurdu. Özellikle RVP'nin ince bir kafa pasıyla al da at dercesine yarattığı fırsatı, kötü bir vuruşla heba etti.

Vakti zamanın Uçan Hollandalısı RVP ise eski günlerinden çok ama çok uzakta... Bedenini harekete geçiresiye güz yerini ilkbahara bırakıyor. Bir kağnı arabası kadar ağır... Hem de maçın daha ilk dakikası itibariyle...

Formda bir bedenle iyi maçlar çıkartmasını beklemek yerine, yüksek bir bedelle hemen elden çıkarılması gerekenlerin başında geldiği aşikar... Bu kervana Nani'yi de eklemek mümkün... Tek bir farkla, bizim çektiğimizi gittiği takım çekmesin diye, "Nani'yi Alana Eksta Top Bedava" kampanya sloganıyla pazarlanmalı...

Fenerbahçe maçın genelinde etkili gözüktüyse bunun asıl sebebi Galatasaray'ın bıraktığı geniş alanlardı. Sarı Lacivertliler bu yüzden özellikle yarı alanı kolay geçtiler. Oysa ki Fenerbahçe'nin oyununu bozmanın altın anahtarı önde basıp, oyun kurmasını önlemek... Ama mecalsiz Galatasaray bunu bilse de, uygulamaya geçiremedi.

Pereira'nın Portekiz'e geri dönerken valizine neler koyacağını düşünmesi de, duruma eklenince Fenerbahçe sadece şuursuzca ataklar geliştirip, pozisyonlar buldu. Fakat şunu eklemeliyim ki, Kanaryalar yakaladıklarından birini atsa, maç ciddi bir farka gidebilirdi. 

Son dakikalarda Fenerbahçe'nin yakaladığı ve Fernandao'nun kaçırdığı fırsatın ardından Gökhan Gönül ve Diego Ribas'ın aralarındaki tartışma Fenerbahçe adına tüm sezonun özeti gibiydi.

Peki bu özet neydi?

Vitor Pereira, bu takıma ne teknik ne de motivasyon açısından hiçbir şey verememiştir. Fenerbahçe'de bir şampiyon takım ahengi yakalayamamıştır. Otorite sağlayamamıştır. Pereira'dan bir futbol sever olarak yegâne beklentim; Bir özeleştirinin ardından, sezon sonunda koşulsuzca istifasını yönetime sunmasıdır. Sezonu olmasa da, Fenerbahçe'ye olan maddi maliyetini bir miktar telafi edebilir.

Fakat Sezar'ın hakkı Sezar'a... Pereira yönetimindeki Fenerbahçe, Süper Ligi en kötü ihtimalle 2. sırada bitirecektir. UEFA Ligi'nde Kanaryalar son 16'ya kalmış, ülkemizin kritik bir noktada olduğu puantajda, en çok ülke puanı kazanan takım olmuştur. Şayet takım kendine gelip, motive olabilirse de en azından bir teselli olarak Türkiye Kupası'nı kazanma potansiyeline halen sahiptir. Tüm bunların altında az ya da çok Pereira'nın imzasının olduğu gün gibi aşikardır.

Sonuç olarak futbol severlerin büyük beklentilerle izlediği Galatasaray-Fenerbahçe derbisi, son yılların en tatsız tuzsuz maçlarından biri olarak tarihe geçmiş, hiç keyif vermemiştir. Buna rağmen ortaya çıkan sonuçla, resmen olmasa da Beşiktaş'ın şampiyonluğunu ilan etmesine sebep olmuştur.

Tebrikler Beşiktaş!

 
Toplam blog
: 4
: 62
Kayıt tarihi
: 14.04.16
 
 

1975, İstanbul ..