Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '06

 
Kategori
İstanbul
 

Bir İzmirli gözüyle İstanbul

Bir İzmirli gözüyle İstanbul
 

Bugün puslu bir sabaha uyandı İstanbul hafif serin, titrek, huzursuz. Isyan ettirdi beni yine, “bugünden itibaren havalar ısınacak” dedikleri şey bu mu diye. Oysa ki, geldiğim yerlerde şimdi ağaçlar aldanıp yalancı baharlara çoktann çiçek vermiştir bile..

Boğazın, hergün olduğu gibi ağır yükleriyle geçen gemileri kaldırışını izliyorum. Güneşin, cılız ama inatçı ışıklarıyla suyun üzerindeki oynaşmasına takılıyor gözlerim sonra da.

Aslında her sabah günün bu güzelliğini gördüğüm için şükrediyorum tanrıya. Memleketimden bir soluk hisseder gibi oluyorum bir an. Ancak hiçbir esinti memleketimin o güzelim imbatına, lodosuna benzemiyor tabii. Yine de soğuk bir duvar parçasına bakmaktansa önümde uzanan sonsuzluğa bakmanın şansını yaşıyorum farkederek.

Yaşam ve kararlar insanları ne garip yerlere, mekanlara sürüklüyor. Seçtiğimiz hayatı yaşıyor, çizdiğimiz yolda yürüyoruz. Bedellerini yüklenerek sırtımıza.

Ve şimdi İstanbulda olmak….

Izmirden burası ne büyük görünürdü bana. Bir büyüsü, gizemi, dile dökülemeyen bişeyleri vardı çoğu zaman.

Oysa şimdi, içindeykenle dışından bakmanın farkı, gözün körlüğü ve belki de duygunun yansılması bu olsa gerek diyorum.

Istanbul belki hala çok büyük, çok güzel, çok gizemli. Ama insan geçici bir alışmışlık yaşıyor bunlara. Aitlik değil bu!

Bu kente ait değiliz, sadece yaşamımızın yolu üzerinden geçerken uğradığımız ve bir süre konaklamak üzere konuğu olduğumuz bir şehir istanbul…

Ne kadar misafirperver hem de!! Herşeyi, herkesi, ırk, il, in ayrımı yapmadan kabul ediyor içine. Midesi o kadar büyümüş ki, artık onları hazmedemeyip kusuyor.

Kustukça içinden milyonlarca insan, milyonlarca umut, çaresizlik, beklenti, heves, zevk, çile akıyor.

Değerler, güzellikler yaşandığı oranda anlam buluyor. Bu kadar büyük bir şehri yaşıyor olmak sadece havasını teneffüs etmekle olmuyor. Gezip görmek dokunmak yaşamak gerekiyor. Oysa öyle bir yaşam kurmuş ki şehir kendisine, insanların yaşamaya, dillere destan güzellikleri görmeye vakitleri hiç yok. Ellerinden gelse akreple yelkovandan bile önde koşacaklar, hayatın bitmeyen işlerinin peşi sıra. Ne yazık ki çoğumuz an’ları ve an’larda saklı güzellikleri keşfedememenin farkında olamayacağız.

Hal böyleyken içindeyken dışında hissettiriyor böylesi bir durum bana.

İstanbul çok büyük bir ada içinde hapsolunan. Çoğu zaman ayaklarımıza takılan güzellikleri farkedemediğimiz.

Ancak dışardan bir gözün körleşmeye yüz tutmadan önce hayretlerle izlediği bir resim şimdi İstanbul….

 
Toplam blog
: 6
: 611
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir doğumluyum. İstanbulla 30'mdan sonra tanıştım, evlenip eşimin yanına gelerek. Özel bir bankad..