- Kategori
- Güncel
Bir kader, bir fitrat değil, Soma!
2023 hedefine böylemi gidilecek!?
Soma, bir facia yaşamaktadır.
Bu ucuz polemiklerle geçiştirilecek bir olay değildir. Hele Başbakan'ın söylediği gibi '' madenciliğin fitratında var bu kazalar'' gibi 1800'lü yıllardan verilen örneklerle üstü örtülecek cinsten bir hadise olarak görmek ise talihsizliktir.
Şu ana kadar yaşamını yitiren 282 maden işçisinin acıları paylaşılırken, bu sayının yükseleceği kaçınılmaz görülmektedir.
Soma'da yaşananlar bir kader değildir. İhmalkarlık ve insanlara yüksekten bakmanın, onları kötü şartlarda çalıştırmanın ceremesini, yine o insanlara çektirilmesidir.
Maliyetin, 140 Dolardan, 24 dolara düşürülmesiyle öğünen iş veren, hangi şartlarda maliyeti düşürdüğünüde izah etmek zorundadır.
Taşaron işçilere verilen 40-60 Tl. yevmiye karşılığında evine ekmek götürmek, kredi kartı borcu ödemek zorunda bırakılmalarının acı faturası dünyanın gündemine oturmuştur.
Bu tip madenlerde oksijenli yaşam odaları hayat kurtarmaktadır. Maliyet yüksekliğinden bu odalar, Afganistan, Pakistan ve ülkemizde mecburi olmadığını görüyoruz.
Maliyetler düşürülüp yüksek karlar elde edilirken, teknolojik yatırımların yapılması gerekirdi. Soma madenlerinde iş güvenliğinin olmadığı ortaya çıkarken, yapıldığı söylenen denetlemelerinde, ne derece sağlıklı olduğu ortadadır.
Almanya'da maden kazalarının yaşanmadığını, Fransa, İngiltere, ABD gibi ülkelerde oranın minimum dereceye düşürüldüğünü görmekteyiz. Çin'de , ise son 10 yılda %70 oranında azaldığı dikkat çekmektedir.
Dünyada bir maden işçisinin yıllık kazancı 100 bin dolar olurken, ülkemizde 10 bin dolarda seyrettiğini görüyoruz.
Hükümetin, CHP'nin Soma maden ocaklarının, iş güvenirliğinin araştırılması için verdiği 30 Nisan tarihli önergesini, reddeden AKP zihniyeti, bu faciaya dolaylı olarakta olsa davatiye çıkarmıştır.
Enerji Bakanı, Taner Yıldız'ın, 2013 Kasım'ında ziyaret ettiği bu maden ocağından övgüyle bahsederken ''Örnek alabileceğimiz, bir maden ocağı'' sözlerini acı bir şekilde hatırlamaktayız.
Malesef onbiryıldır, bu ülkede yaşanan acıların sıradanlaştığını görmekteyiz.
2004 Yılında Pamukova'da hızlı tren kazasında 41 vatandaşımızı kaybettik, Afyonda cephalik patlamasında 25 şehit verdik, Reyhanlı'daki patlamada 53 vatandaşımızı kaybettik, Uludere'de 34 yurttaşımızı bombaladık ve hergün kadın cinayetlerine şahit olurken, bunları kadere veya fıtrat'a bağlayan Başbakan'ı görmekteyiz.
Bunlar kader olmadığı gibi, milli gelir dağılımının adil olmadığını, işsizliğin had safhada olduğunu, insanların geçim zorluğu çektiğini, yatırımların azlığını gösterirken, 40TL yevmiyeyle maden ocaklarında ilkel şartlarda ölümüne çalışmak zorunda kaldıklarını acı bir şekilde görmekteyiz.