Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '07

 
Kategori
Haber
 

Bir kadın...

Bir kadın...
 

Hürriyet Gazetesi yazarı Bekir ÇOŞKUN, bugünkü (26 Ekim 2007) köşe yazısını şu satırlarla bitiriyor.

<ı>“Bir gün bir kadın gelecek.<ı>

<ı>Teni nasıl, saçı nasıl, kaşı nasıl, gözü nasıl bilemem...

<ı>Ama başı dik, anlı ak, eli temiz... Merhameti, şefkati, yurt sevdası olan... Sesi gür, korkusuz, haykıran...

<ı>Yüreği büyük bir kadın.”

<ı>

Sayın ÇOŞKUN’un özlem duyduğu kadının, kendi ifadesinde de belirttiği gibi, kaşı, gözü, saçı ve teninin rengi çok önemli değil.

Peki, bu kadın “Kim” olabilir diye sorarsanız, cevabı çok net…

O bir “Türk kadını” tarifi yapmış. Hem “Türk kadını” hem de “Türk anası” tarifi bu…

Denebilir ki “Çok şey istememiş mi?”

Hayır… Çok şey istememiş. Kurtuluş savaşının önemli kişiliklerinden biri de zaten “Türk kadını” hem de “Türk anası” değil miydi?

Türkiye Büyük Milleti çatısı altında şu anda siyaset yapanlardan da, yada siyasetin dışında kalan ama aktif siyasete devam edenlerden de ve hatta henüz siyasete atılmamışların içinde de bu kadınlar hep var zaten.

Bekir ÇOŞKUN neden “Türk kadını” beklentisi içinde acaba?

Bu sorunun cevabı da çok basit. Bu güne kadar “erkek” milletinden siyaseten ne gördük ki?

O zaman ben de Sayın ÇOŞKUN’un bu isteğine, gönlünden geçene katılıyor ve buradan da tüm “Türk kadını”larına bir çağrı yapıyorum.

Nasıl ki kurtuluş savaşında erkeklerle birlikte cephede düşman ile savaştınız, şimdi de erkeklerle birlikte ve hatta onları önünde siyasete giriniz.

Eğer Türkiye’nin kurtuluşu buradaysa ki öyle görünüyor, erkekler olarak biz size yardımcı olalım. Hatta “Emrinizde” olalım.

Öyle diyorum ve dediğime de sonuna kadar inanıyorum.

26 EKİM 2007

Fotoğraf: http://www.fotokritik.com/717938

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..