Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Bir kadın gidince

Bir kadın gidince
 

2004 doğum günüm


Bir kadın gidince nelerin gittiğini, bittiğini bilir hissederim. Annemi sonsuzluğa iki yıl önce bu gün uğurladığım. Geceyi çok kötü geçirdim, kâbuslar eşliğinde ne kadar uyunabilirse işte o kadar uyudum.

Bir kadın gidince; Öksüz kaldım yaşamın tam ortasında

Hadi kızım kalk işe geç kalacaksın demedi. Şimdi artık babam kaldırıyor sabahlar. Hiç konuşamadık, her gün iş dönüşü ben tuvalette o kapının ardında günün olanlarını konuşurduk babam da mutfaktan yahu ne adamsınız tuvalette sohbet edilir mi? gelin şöyle oturun, yemek yerken konuşun derdi ve artık demiyor çünkü yalnız ikimiz varız. Evimizin kadını gitti öksüz bıraktı ve babam tuvaletin kapısında durmuyor/duramıyor doğal olarak. Sabah işe giderken bak bu kıyafetle bu fular uyar değiştir demedi. Ruh gibi dışarı çıkma yüzüne bir şey sür ki renk gelsin demedi. Alış verişe çıktığımız zamanlar çok dolaştığımızdan sen çok yoruldun ver şu eşek ölüsü çantanı ben taşıyayım demedi. Kıyafet denerken aynadaki göbeğini görünce aman aman ben çirkin olmuşum bana ne almıyorum der gülerdi göbeğini sallayarak iki yıldır demedi demedi.

Sabah kahvaltı yaparken yumurtam rafadan olmamış anne görevini iyi yapmamışsın dediğimde bir çırpıda ye gitsin rafadanı yarın yersin demedi. Şimdi babam yapıyor görevini devraldı annemin. Yumurta mı pişiriyor ellerini mi belli değil her gün bir vukuat var mutfakta.

Cumartesi ve Pazar temizlik yapılmazdı(artık yapılıyor temizlik hafta sonları ya ne kadar becerdiğim tartışılır) evimizde komşular hafta sonu yap ki kızın yardım etsin derdi. Annem de biz hafta sonu daha güzel şeyler paylaşıyoruz, geziyoruz, sinemaya gidiyoruz, Kapalı çarşıya gidiyoruz, müzelere gidiyoruz derdi ve iki yıldır demedi. Babamla gidiyoruz artık ama hep bir yanımız eksik.

Kimse anlamaz hala annemin bazı giysilerini gardıroptan çıkarmadığımı ve bedenime bol gelse de giydiğimi, giyinince nasıl da annemin sardığını hissettiğimi…

Kısacası; her ikisinin de yeri ayrı anlayacağınız. Annemsiz ve babamsız bir hayat düşünemezdim birini öğrendim belki de hala öğrenmeye çalışıyorum. Diğer duyguyu umarım daha uzun seneler öğrenmem. Kim bilir belki babam bensizliği öğrenir. Allah’ın işine karışılmaz ki.

Of of liste böylece uzar gider kolay mı uzun seneleri özetlemek. Liste uzar gider. Ya ne kötüyüm başınızı ağarttım yine. Neden anlattım neden içinizi kararttım bilmem. Sevgili Serap İnce’nin gönderdiği mailde Bekir Coşkun’un kaleme aldığı “Bir kadın gittiğinde” başlıklı yazısından etkilendim ve evimizin kadının gidişini, kaybettiklerimi ve hissettiklerimi blok haline getirdim. 19/10/2009

Biliyorum sıkıldınız aynı ruh haliyle içinizi karartığımdan.:) Bekir Coşkun’un yazısını paylaşmazsam olmaz tabi

BİR KADIN GİTTİĞİNDE.(BEKİR COŞKUN)
Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde "yetim-öksüz" kalan çok olur.

Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler...

Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.

Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker "sarıkız".

O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz
Değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.

Balkon artık sessizdir
Koridor kimsesiz.
Bir kadın gittiğinde...

Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında;
Bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...

Bir anne gider...
Bir dost...
Bir arkadaş...
Bir sevgili...

Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde...
Hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır.
Kapı eşiğindeki "Dikkat et..." duyulmaz,

Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında
Ve bir kadın gittiğinde pek çok "yetim" bırakmıştır arkasında.
Hayatınızdaki kadını yitirmemeniz dileğiyle...

 
Toplam blog
: 74
: 832
Kayıt tarihi
: 26.12.06
 
 

Şiir yazmaya çalışan, müzik dinlemeyi seven, Fotoğraf çekmeyi seven, Doğayı ve içinde barındırdık..