Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '13

 
Kategori
Öykü
 

Bir Kadın Öyküsü ( 1.Bölüm )

Bir Kadın Öyküsü ( 1.Bölüm )
 

Genç kadın, laboratuardan çıktığı zaman çok mutlu idi. Bir kuş gibi uçmak istiyordu. Bir kaç gündür kendisinde olan değişikliklerin farkında idi. Sabah gittiği doktor şikayetlerini dinleyince onu hemen laboratura yönlendirmişti. Laboratuarda yapılan çift kurbağa testi sonucunu aldığı zaman heyecandan titireyen elleri ile test sonucunu açıp baktığında okuduklarını once anlayamadı. Kağıtta test sonucu pozitif yazıyordu. Sonra bu kelimenin anlamını yavaş yavaş idrak etmeye başladı. Evet bir bebek bekliyordu. Artık onun da bir bebeği olacaktı.

Genç kadın yaşıtı arkadşlarına göre evlenmekte biraz geç kalmıştı. Arkadaşlarım daha once evlendiler, çocuk sahibi oldular, onların çocukları ilkokula bile başladı diye düşündü. Oysa ki o okuldan sonra çalışmaya başlamış, işçi emeklisi babasının kıt kanaat geçindirdiği babaevine destek olmaya gayret etmişti. Kendindenden küçük iki kardeşi daha vardı ve onların okumasını çok istiyordu. Babası işçi emekli aylığı ile onları okutamazdı. Hem evleri de kira idi. Bu durumda evlenmesi biraz gecikmişti. Eşi sessiz ve efendi bir adamdı. Onun ailesini kendi ailesi gibi benimsemiş ve babasına yardımına ses çıkartmamıştı. Bu sıkıntılı günlerde bebek sahibi olamazlardı. Ama genç kadın hep bir bebeği kucağına alacağı günü iple çekiyordu.

 İşte şimdi bir bebek sahibi olacağı müjdesini aldığı kağıt elinde evine doğru yürürken bunları düşünüyordu. Eşi sakin adam da sevinecekti bebek haberine. Sakin adamın çocuk sevdiğine arkadaş çocuklarına gösterdiği ilgiden anlıyordu. Ama eşi ona hiç çocuk konusunda bir serzenişte bulunmamıştı bugüne kadar. Akşam haberi verince yüzünün halini merak ediyorum diye düşündü genç kadın.

Bebek haberi sadece genç kadını ve sakin adamı değil tüm aileyi sevince boğmuştu. Yaşlı anne ,baba dede, anneanne olmanın getireceği mutluluk ile şimdiden hayaller kurmaya başlamışlardı. Hele kardeşleri teyze, dayı olmak kolay mı idi.

Günler çabuk geçti. Genç kadın okulu bitirdikten sonar girdiği bankada arkadşlarından da büyük anlayış ve sevgi gördü bu dönemde. Sanki herkes birleşmiş ve genç kadını bir sevgi halesi ile sarıp sarmalamışlardı. Hanım arkadaşları hamilelik döneminde anne adayının sakin yaşamasının çocuğa ilerki yaşlarında sakin ve huzurlu bir mizaç sağlayacağını düşündüklerinden genç anneyi üzecek bütün sorunlardan uzak tutmaya çalışıyorlardı.

Doğum yaklaştıkça genç anne ve sakin babada da heyecan son haddine varıyordu. Genç annenin ağrıları tuttuğunda onu hastaneye gene eşi götürdü. Sakin adam sevincinden yerinde duramıyordu. Yıllardır beklediği çocuğu dünyaya gelecekti. Kolay mı.

Genç anne küçük kızını kucağına aldığı zaman, Taş bebek sahibi olmuş küçük bir kız çocuğu kadar mutlu idi. Durmadan kucağındaki minik bebeğin ağlayan kırmızı suratın abakıyor ve 'Bu bebek benim mi'diye kendi kendine soruyordu.

Hastane günleri, ardından evde bebek bakımı derken genç kadının artık işe başlama zamanı gelmişti. Neyse ki annesi vardı. Annesi eşini, çocuklarını bir süreliğinie kendi evlerinde bırakarak onun evine yerleşmiş ve bebeğin bakımını üstlenmişti. Gene de genç kadın işi çok zordu. Sabaha  kadar ağlayan bebeğe kalkıp mama vermek, altını temizlemek onun işi idi. Bazı geceler hiç uyumadan işe gidiyordu sabahları. Bütün gün bankada gözünden uyku akarken, yanlış yapmamaya gayret ederek işini yapmaya çalışıyordu. Meğer bebek sahibi olmak ne zor işti. Hele çalışan anne olarak bebeği büyütmek çok zordu. Ama çalışmak zorunda idi. Eşi de bir işyerinde memur olarajk çalışıyordu ve işten ayrılsa onun geliri ile geçinemezlerdi. Hem okumalarına destek olduğu kardeşleri de vardı.

Çok zor geçen iki yıldan sonra artık biraz rahat edeceği günler gelmişti sanki. Artık bebeği geceleri eskisi kadar fazla uyanmıyordu. Yavaş yavaş minik kelimelerle konuşmaya bile başlamıştı. Annesi de o zor günlerden sonra artık evine dönmüştü. Bebek artık anaokuluna gidebilirdi. Bu sefer daha zor bir dönem başlamıştı. İşe gidecek olan genç kadın ve sakin eşi sabah daha erken kalkıyor, çocuklarını hazırlıyor ve işe gitmeden once okula bırakıyorlardı. Herşey bu kadar düzenli geçmiyordu. Bazı günler kalktıklarında küçük kızın ateşinin olması veye karnın ağrıması o günkü düzeni tamemen bozuyordu. Bu arada söylemeyi unutttuk galiba, Minik bebek kızdı.

İşte böyle günlerde ya genç kadın veya sakin adam evde kalıp bebeğe bakmak zorunda idi. Çoğu kere de evde kalıp bebeğe bakacak olan genç kadın oluyordu. Bu evde kalışlar da genç kadının iş yaşamında olumusuz sonuçlara sebep olabiliyordu. Ama genç kadının bu olay umurunda değildi. O herşeyden once bir anne idi.

Gene böyle günlerden bir gün genç anne kızının nezle olduğunu farketti. İşe gidemeyecekti. Sakin adamı işine yolcularken kendi iş yerine de telefon etmesini ve durumu şefine izah etmesini söyledi.

Eşi gittikten sonra küçük kızı ile oyalanan genç kadın bir süre sonra, gece uyumadığından bebeğin de uyumasını fırsat bilip  koltukta uyuya kaldı. Birden kapının acı acı çalan zili ile uyandı. Aynı anda bebek de uyanmış ve feryadı basmıştı. Koşarak kapıyı açtı. Karşısında evinde telefon olan yan komşusu duruyordu. Birden çok mühim bir şey oldu diye düşündü. Zira komşusunun telefonunu çok nadir kişilere vermişti. Yüzü son derece asık bir şekilde içeri giren komşusu, ona sakince eşinin işe giderken bir kaza geçirdiğini ve halen hastanede olduğunu, çocuğu ona bırakıp hemen hastaneye gitmesi gerektiğini söylüyordu.

Genç kadın neye uğradığını şaşırdı birden. Acele ile hazırlandı ve çocuğunu bırakıp yola çıktı. Hastaneye vardığında eşini sorduğu görevliler, eşinin kaza sırasında vefat ettiğini ve hasteneye geldiğinde zaten ölü olduğunu söylediler. Hastane koridorundaki bir sıraya çöken genç kadın ağlayamadı bile ilk anda.

Sessiz eşi yaşamına girdiği gibi gene sessizce yaşamından çıkıp gitmişti. Bir çocukla, hem de küçük bir çocukla yalnız kalmıştı yaşam kavgasında.

Bu öykü devam edecek. Diyeceksiniz ki hergün yüzlercesine rastlanan bir olay. Zaten öyküler de hep çok rastlanan olaylardan çıkmaz mı. Devamını okursanız bir sıradan bir olayın nasıl bir öyküye dönüştüğüne de şahit olacaksınız.

   

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..