Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Bir kadın ve bir erkeğin beraber mutlu olması mümkün mü?

Bir kadın ve bir erkeğin beraber mutlu olması mümkün mü?
 

Sevgi dolu ilişkiler yaşamak ve mutluluğu yakalayabilmek için bir formül var mı?

Mutluluk sadece anne babalarımızın, belki dedelerimizin ve ninelerimizin ölüm bizi ayırana kadar diyerek yürüttüğü ilişkilerde mi yaşanabiliyor?

Yoksa yüreğimizin heyecan duyduğu anlar mıdır mutluluk?

Ve mutluluk ile gerçekten neyi kastediyorsunuz?

Soruları sıralamak kolay. Cevapları bulmak ise çok daha zor.

Ben uzun yıllar evli kaldıktan sonra bunu huzur ve sevgi ile yürütmeyi başaramayanlardanım. İki ruhu daha fazla darmadağın etmeden geç de olsa ayrılık zamanının geldiğini kabul edenlerden.

Başarı, başarısızlık, ya da sadece yaşamın akışı, bilmiyorum. Yaşam devam ediyor.

Aynı zamanda yaptığım koçluk ve tamamlayıcı tıp çalışmaları nedeni ile eşi ile problem yaşayan çok sayıda evli kişi ile karşılaşıyorum. Evlenmeden önceki dönemlerde sıkıntılar yaşayanlarda var, ancak evlilik bağı içerisinde sanki sorunları çözmek biraz daha zorlaşıyor.

7 yıllık süren bir evliliği devam ettirmeyi başaramamışken, kime söyleyecek ne sözüm olabilir, diye düşünmeden edemem zaman zaman. Ancak, her ilişkinin 'sonsuza kadar' olması gerekmediğini de düşünürüm bir o kadar. Ben denedim, denedim ve belki en başında gerçekten birbirini mutlu etmesi mümkün olmayan iki insanın bir çekim ile bir araya gelmesi idi bizi yanıltan. Sonraki adımları atmakta acele ettik anlaşılan, ve yol bize ait değilse ne kadar güzel görünürse görünsün, götürdüğü yerler de bize ait olmuyor. Şartlar ne olursa olsun mutlu edemiyor.

“Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten” kitabının yazarı John Gray’i duymuşsunuzdur. Mars-Venüs serisinde Dr. Gray’in farklı kitapları var. Kadın ve erkeklerin yaşamda stres ile başa çıkmalarının ilişkilere etkisi, kadın ve erkeklerin genel olarak yaşama yaklaşımları ve var olma stratejilerinin belki de binlerce yıl öncesine dayanan kökenlerine iniyor. Güzel bilgiler var. Ancak bu psikologun diğer birçok hoca ve yazar gibi var saydıkları bir nokta iki insanın birbirlerine karşı duydukları sevgi bağının kuvvetli olması. İkinci varsayımda ilişkinin devamını iki tarafında istediği.

Ancak, ya derinlerde büyük yaralar varsa, bu yaraların iyileştirilebilmesi mümkün mü?

Yoksa sevgi, saygı, terbiyenin yitirilmesi ile insanlığımızı da yitirmeye başladığımız ilişkilerde, belki de yolların ayrılması mı en doğru çözüm?

Modern yaşamın ve hayat gailesinin kadınların yaşamını eskiye göre çok farklı etkilediği ortada. Eskiye oranla çok daha fazla kadın çalışmak zorunda. Gerek baba evine katkıda bulunmak, gerekse kurduğu ailesine katkıda bulunmak için. Tabi üretme ve yaşamda bir anlam bulmak için çalışmak isteyen çok kadın da var. Bu bir hak. Tabi benim ilk işe başladığım yıllarda evli kadınların çalışabilmek için eşlerinden izin almaları gereken günleri hatırlamayacak kadar da genç değilim.

Seçme ve seçilme hakkını kazanmaktan çok daha zor belki kadının yaşamının akışını seçme ve yaşama hakkı.

Kadının evde azalmayan yükü, çalışmasının ilişkisine getirdiği artılar ve eksiler, kadın ve erkek, karı ve koca arasındaki dinamikleri derinden etkiliyor. Bu darbelere maruz kalan ilişkileri korumak ve kurtarmak mümkün mü?

Erkeklerin bir ilişkide başarısı veya başarı beklentisinin testosteron seviyesini yükselttiğini ve birlikteliğe gösterdiği ilgi ve özeni artırdığı bulunmuş. Peki erkekler bu başarı hissini nasıl alabiliyorlar? Severek bir kadın ile bir arada olmak isteyen erkeklerde, eşlerini mutlu etmenin kendi mutluluklarında büyük payı olduğu görülmüş. Erkek mutluluk verdiğini görmeyi başarı olarak algılıyor. Bu anlamda takdir görmek, yaptıklarının kabul edilmesi, eşi tarafından istenilen konuları hatta sorumları çözebilmesi erkeğe büyük güven veriyor. Belirlenen hedefe ulaşmak hem erkeğin kendine güvenini artırıyor, hem de devam etme gücü veriyor. Bu nedenle erkeklerin çözüm bulamadıkları problemleri zihinlerin bir köşesinde dinlenmeye yatırdıkları, ve bu arada başarabileceklerini bildikleri daha küçük belki de büyük konu kadar acil olmayan işler ile ilgilendikleri görülmüş. Bu önemsiz işi tamamlayarak aldıkları başarı hissi ile tekrar büyük konuya dönerek ilerleme yolunu seçmek çok rastlanan bir davranış tarzı olmuş.

Kadınların rahatlayana kadar aynı konu hakkında konuşma ve duygularını aktarma arzuları bu nedenle erkekler için dayanılmaz hale gelebiliyor. Erkeklerin devam edebilmek için sorunlardan geçici bir süre içinde olsa uzaklaşma ihtiyaçları var. Kadınların ise bir konuya çözüm bulabilmek için önce içlerindeki duygu yoğunluğunu kelimeler ile yüreklerinden ve zihinlerinden atma ihtiyaçları var. Tabi bu aktarımı sırasında kadının aynı sorun hakkında, hem de çözüme yönelik olmayan, konuşmaları dinlemeye dayanamayan erkek ilgisiz olabilir. Bu iç dinamiği hissetmesi mümkün olmayan bir kadın kendini yalnız, ihmal edilmiş ve bu nedenle de güvensiz hisseder. Kadınlar sorunlar hakkında konuşurken her zaman çözüme yönelik yaklaşmazlar. Duyguların boşaltılması çok daha önceliklidir. Buna ihtiyaçları da vardır. Kadınların bir gruba ait olma, bir sosyal çevrenin parçası olma ihtiyaçları çok daha yüksektir, bu çevre sadece kendilerini ve eşlerini içeriyor bile olsa da.

Sevgimiz taze iken ilişkilerimizin maruz kaldığı baskıların pek de farkında olmayız. Tazeliğin getirdiği, sevginin gücünün, çekimin getirdiği bir güç olur. Ancak, yaşamın farklı evrelerinde iki kişi arasındaki bağın altında kaldığı etkilere ve değişimlerine açık yürek ve saygı ile bakmadığımız sürece, “biz” denilen birlikteliği yaşamamız zor.

İki kişinin bir araya gelerek bir olmasından bahsetmiyorum. İki’yi Bir yapmaya çalışmak belki de hayatlarımızdaki problem. ‘Bir’ olduğumuz ve bizimle birlikte ‘Bir’ kalmayı seçecek bir insan ile olmaya cesaretimiz var mı?

Sevgi, ilişkiler ve mutluluk üzerine sorulacak çok soru var. Cevaplarımızın arzularımızı yaşama şansı vermesi dileklerimle.

Z.

Günün Onaylaması: “Bolluk ve bereket içindeyim. Bütün ihtiyaçlarımı rahatlıkla karşılayacağım kaynaklara sahibim ve bunları kullanıyorum.” R. Şanal

Günün Sözü: “Yükseklere uzan, çünkü yıldızlar senin ruhunda gizlidir. Büyük düşler kur, çünkü her düşün ilerisinde bir hedef vardır.” Pamela Vaull Star

Zeynep’in Kitap Tavsiyesi: Ayn Rand ’ın bir kitabını okumaya ne dersiniz?

 
Toplam blog
: 132
: 1125
Kayıt tarihi
: 04.11.07
 
 

Üsküdar Amerikan Kız Lisesi'ni birincilikle bitirdi. Amerika Birleşik Devletleri'nde Cornell Üniv..