Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '19

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Bir Kahve, Bir Kitap ve Bir Bavul

            Bazen gidemeyebilirsin.. Her zaman da gidilmez/ gidilemez zaten...

            Bazen durmak lazım, şöyle rahatça pamuklu giysilerin içinde (mümkünse pijama olsun), rahatça bir koltuğa verip sırtını, televizyon, telefon, makine.. sesleriyle seni rahatsız eden ne varsa uzağında kalıp onların, kendi kendinle buluşmanın eşsiz dinginliğini yaşamalısın..

 

             Çay değil, mutlaka kahve olsun yanında... Sevmiyorsan da, sevmeye başlamalısın kahveyi, kahveyi sevmenin yollarını aramalısın... Mutlaka seveceksin bir gün.. Kahve asildir, içtikçe görünmez bir sevgi bağı oluşur aranda... Göreceksin bunu...

 

              İnsan söyleyecek sözü ve gidilecek yolu olandır, hareket üzerine müteşekkil bir bünye... Sen dursan da iç sesin durmaz bir kere.. Hep söylenir, konuşur, arar... Kendini, hayatı, ve hayatın anlamını...

 

             Bir yudum aldın kahvenden... Ne kadar da cazip bir kokusu var... Etrafında okunacak birşey vardır mutlaka.. Bir gazete, bir dergi, bir kitap... Ama internetten okuma lütfen şimdi... Daha akustik birşeyler arıyoruz... Mesela her kitabın bir kokusu vardır, yeni kitap ayrı kokar, raflarda beklemiş yıllanmış kitap ayrı kokar, tıpkı her kahve gibi, her kitabın da ayrı bir kokusu var, koklayarak başla kelimeleri sevmeye, burnuna bir kitap daya, ne demek istediğimi anlayacaksın... Bir yudumda kahve al, fincanın tabağa değdiğinde çıkan bir ses var, o da sesli söylenmiş güzel bir kelime gibi, kulak ver ona da...

 

         Bir kitap seni oturduğun yerden, belki de bir bavulla, bir uçakla, bir gemiyle hiçbir zaman gidemeyeceğin yerlere götürür... Kalbinin ve zihninin yolculuk etme kapasitesi vücudunun fiziksel olarak gezebilme kapasitesinden fersah fersah fazladır... Kelimelerin, cümlelerin ve paragrafların sana neler söylediğini dinle... Her satır sonu, yeni bir kapı gibi, her kitabın sonu, bir ülkenin sınır çizgisi gibi.. Her kitap başka bir ufukta, başka bir gün batımı... Kekremsi bir şarabın tadı gibi mayalıyor yüreğini her kitap...

 

         Ne olursa olsun sevmekle başlıyor her şey, sevemiyorsan hiçbir şeye başlayamıyorsun, sevemiyorsan kanatlanmıyor yüreğin... Yaşama sevincin yoksa ağaca dolanmış bir uçurtma gibisin... Gökyüzü sana yakın ama, hem de çok uzak... Bir kelime lazım belki sana, bir cümle, bir ses, kalkıp yerinden bir adım atmanı sağlayacak... O kelime her nerdeyse, onu ara, mutlaka bul... Bul ve yürü...

 

        O kelimeyi bulduğunda yüreğinde bir kıpırtı duyacaksın gene, az üşümüş gibi bir ürperme... Yaslandığın ve sıcağını bıraktığın koltuktan kalkıp, serin bir dağın doruğuna, sıcacık sessiz bir kumsala,veya gürül gürül akıp giden bir caddenin içine atmak isteyeceksin kendini... Bir köşeye kaldırdığın bavulunu hemen ortaya çıkarıp, mevsimine ve gideceğin yere göre uygun giysilerini hazırlayıp, hemen düşeceksin yola... İlk otobüs, ilk uçak, ilk gemi, ilk trenle hemen ayrılacaksın şehrinden...

 

         Kesin olarak biliyorum ki, bir kahve, bir kitap ve bir bavulun kokusu şaşılacak derecede kardeştir!..

 

                                               Mustafa ÇALIŞKAN/Şubat 2018, Bandırma

 

       

 
 
Toplam blog
: 5
: 100
Kayıt tarihi
: 13.01.19
 
 

"Güzel bir dünya yaratmak için küçük bir adım.."  Seyahat, edebiyat, fotoğraf, yol bisikleti, yam..