Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '16

 
Kategori
İlişkiler
 

Bir kardeşi yitirme öyküsü

Bir kardeşi yitirme öyküsü
 

Seninle kardeşliğimiz ilahi bir yazgıydı ablam. Karındaş olmamız, aynı aileden olmamızdan dolayı seni aramakla geçecek ömrüm için şanstı. Aramakla zaman kaybetmemek için verilmiş bir lütuftu.

O benim herşeyimdi diyemiyorum Yaradan'ı gücendirmemek adına. Ablamı bana verenin Rabbim olduğunu hiç unutmamam gerek içimde. Ama çok şeyimdi benim. 

Genetik aktarımlarımız elbette etkili kalp birlikteliğimizde. Benim seni anlamam senin beni hissetmen de çok önemli rolleri oldu. Aynı yaşanmışlıklardan geçtik, aynı yaraları sardık, aynı mutluluklarla kahkaha attık. 

Küçük annem, hayat yolu rehberim, ablam, sırdaşım, dostum gibi kelimelerle ifade etmeye çalışsam da senle ben için bu tür bağlayıcılıklara ihtiyacımız olduğunu hiç düşünmedim.

Hayatta keşkelerimin olmadığı tek ilişki seninle kurduğumdu. Üstelik tamamen öylece gelişen,doğal, samimi. Bir kere olsun ertelemedim seni seviyorum demeyi. Ne zaman istediysem söyledim. Sevildiğimden anlık şüphe duymadım. Kızgınlıklarımızı da tutmadık içimizde. Hiç de kırılmadık. Seni de kırmadığımı umuyorum.

Sevebilmekti ya aslında yaşam denen şey.Birbirimizde farkında olmadan öğrendiğimiz buydu.Hesapsızca,düşünmeden, engellemeden sevmek. Öylesine bırakmak kendini birine. Stratejisiz, sakin,huzurlu.

Aramızdaki 11 yaş fark, sadece hasretimizliğimizin sebebi oldu. Aramızdaki bağ içinse hiç bir engel olamadı. Sayı dizisi olarak kaldı sadece.

Ben ilkokula başladğımda senin bambaşka bir şehirde üniversiteye başlaman da sadece hasretin adı oldu. Görünmeyen ama en derinimde o hissettiğim bağa gram etkisi olmadı.

Serzenişlerim hep daha yakında olmamızı engelleyen mesefelereydi. Ama şu an hayatta olacağını bilsem onları da hiç dert etmezdim.

Doğumgünümden 2 hafta önce arayışını hatırlıyorum şimdi. Selma söyle bakalım bu doğumgününde ne istiyorsun diye sormuştun bana. "Seni yanımda istiyorum ablam" demiştim ben de hiç tereddüt etmeden. Başka birşey istesen olacakmış bak ben İzmir'e geri dönüyorum dediğinde yaşadığım eşsiz mutluluk zaten tanımlanası bir şey değil. Ama ah işte o 6.his denen şeyin dönüş müjden sırasında içimi neden yaktığını o an anlayamamıştım. Tarifsiz bir sevincin yanında yüreğimi yakan sebep de neydi bilemedim.

Buraya dönüşünden itibaren tamamlanmıştı sanki eksik olan ne varsa. Rüya gibiydi herşey  desem çok da yanlış olmaz sanırım.

Durup durup kendimi inandırmaya çalışıyordum. Yok yok gerçek bunlar Selma bak işe de başladı burda. Yanında işte diye. İzmir'de şehrimizde bir fidanın güller açan dallarıydık.

1,5 ay böyle geçti.Geri dönüp baktığımda Rabbimin bize armağanı zamanlarmış diye anlamlandırıyorum o günleri.

O zaman msn var tabii. İşteyken de sürekli konuşuyoruz seninle. Ama o 19 Kasım günü öğlene kadar sesin çıkmadı.Herhalde çok yoğun yemeyeyim kızın beynini şimdi dedim. Öğleden sonra çevrimiçi olduğunda birşey söyleyecektin bana. Hayırdır dedim noldu? Ara ara ağrılarım var diyordun zaten. Sabah dayanılmaz olduklarını ve iş arkadaşlarının seni acile götürdüklerini söyledin. Endişelenmemişim meğerse ben önce hiç. Ee dedim noldu ne dedi doktor. Ağrıyan bölgedeki sert bir şeyin doktorun hoşuna gitmediğini, tetkikler yapıldığını akşama sonuçlarının alınacağını söyledin.

Hemen Burak'a söyledim. Akşam ablamla git hastaneye. Buse vardı çünkü daha 1,5 yaşındaydı ben bırakamadım onu.Ama sen zaten biliyordun ki hiçbir zaman fiziksel yanındalığa ihtiyacımız olmadı bizim. O gün nasıl geçti , hiç bir yere nasıl sığamadım mümkün değil ifade etmek.

Akşam döndüğünüzde doktor tahmin ediyordu zaten, kansermiş dedin. Bildiğim ablam olduğunu bir kez daha gözüme soka soka. Gayet normal karşılıyordun. Sakindin ve hep olduğu gii kendinden emin. 

İçimde herşey birbirine koşturuyor, çarpıyor,dağılıyordu ama senin kardeşinim ya altta kalır mıyım? Olabilir dedim. Ne var ağır bir grip en fazla. Azcık tedavisi zahmetl o kadar. Evet dedin. Azcık uğraşırız nolcak dedin. 

Birkaç ay önce ayrı düştüğünüz ama ayrı düşmenin ayrılık olmadığını gösteren eniştem doktorluğunu da yanına alıp geldi ertesi sabah. Anneme tam hastalık adı vermeden anlatma yolları düşündük beraber. Elbette bir de tedavi süreciyle ilgili nasıl bir yol izleyeceğimizi kararlaştırmamız gerekiyordu. İstanbul daha iyi bir seçenek olarakgözüküyordu. Eniştemin de orada destek vermesi daha kolay olacaktı.

Anneme ne anlattık, ne kadar saçmaladık hiç hatırlamıyorum. 2 gün sonra İstanbul yolu yeniden gözüktü sana. Eniştemle sen giderken umuda doğru yola çıkyordun benim için. Geleceğim dedim yanına. Siz tetkikleri halledin oradayım dedim.

Eniştemden telefonla sürekli bilgi almaya çalışır halde buldum kendimi. Pek de iyi gözükmüyordu tablo. Sıçramıştı başka yerlere de o kötü,habis şeyler. Olsun diyorum ablam burda söz konusu olan. Ağızlarını burunlarını kırar ablam onların diyordum. Sen de çok biliyordun, fazla bilinçliydin bu hastalık için. Her doktor raporu, her tetkik sonucu aklının erdiği şeylerdi. Bazen anlamasaydı diyordum ama sonra topluyordum kendimi.Anlasa da anlasın bırakmaz o kendini diyorum. O sancılı süreçlerde bile küçük bir hayal kırıklığı yaşatmadın bana. Hem güçlü durdun,hem direndin,hem bırakmadın.Hem de bizi de ayakta tutttun. Çok ciddi bir ameliyata girmen gerekti.Durmadan dua etmek varmış,öğrendim. Onu da atlattın. Kemoterapiler , yan etkileri çok zor zamanlar geçirdik. İlk süreçte kitleler de küçülme olmayınca biraz ne oluyor desen de çabuk topladın.Geldik gittik .Zaman zaman iyi gördüm seni zaman zaman görmeye dayanamadığım şekillerde. 

Aslında tıp dünyası pek de umutlu değildi gelişmelerderden. Benim umudm sendin bana neydi tıp dünyasından.

Bir gece salonda Okan Bayülgen izliyordum. Kanserdi o gün konu.Onu izliyordum.Sen odanda kitabınla haşır neşirdin. Uykuların çok düzenli değildi zaten. Uyuyamamış yanıma geldin. Napıyorsun dedin. Okan Bayülgen izliyorum dedim gel sen de izle. Beynime balyoz indiren o soruyu sormanı beklemiyordum hiç. Selma ya olmazsa dedin. Bal gibi de anlamıştım dediğini. Anlamıyorum ne olmazsa dedim. Ben dedin ya başaramazsam? Başaramamak diye birşeyi kabul ediyor muyuz biz dedim.Bu sürecin böyle olacağını biliyorduk. Çok zor kabul ediyorum ama imkansız diye bir şey yok dedim sana. Gel bak dedim kimler kimler nasıl iyileşmiş? Ne eksiğin var ki bunlardan? dediğimde haklısın yaparız ya dedin.

Yapamadın ama hiç pes etmedin. Bizi arayıp ağır durumu gelin dediklerinde uçak korkusu genimizi hiçe saydık. Hastenede yatağında zayıflamış yatıyordun. Ama o zaman da bırakmadın. Yanındaydık hep. İlaçlar uyuşturmuştu.Çok az uyanık ve kendinde olduğun an vardı. Ona rağmen tıp dünyasının artık kendinizi hazırlayın cümlelerini hiç takmadım. 

İzmir'den telefon geldi bir gün. Selma, Buse yemek yemiyor. Sana geldim dedim ki abla benim gitmem lazım. Buse yemek yemiyormuş. !,5 yaşındaydı beni arıyordu o da. Belki de hayatımda ilk kez sen bana beklemediğim bir tepki verdin Gitme dedin. Ben de hayatımda belki ilk kez senin isteğini yerine getiremedim. Gitmem lazım ama dedim. Bak burdalar  ben de bir bakıp geleceğim dedim. Zar zor yataktan doğrulup binbir güçlükle gözlerini açışını hatırlıyorum. Derin derin öptüm seni. Seni çok seviyorum dedim. Gözlerini kırpabildin sadece. Olsun ben anladım.

Odadan çıkınca gözlerime dolan yaşlar, otogara gitmek için bindiğim takside Sezern Aksu'nun "Son Bakışlar" şarkısı eşliğinde akmaya başladı. 

10 gün sonra annemden geldi telefon. Oksijen bağladılar ablana dedi. Olur dedim normal bazen zorlanıyordur belki biraz destek vermek istemişlerdir dedim. Öyle değilmiş. 10 dakika sonra bir daha aradığında anladım öyle omadığını. Gitti Selma dedi. Sonrası acı,gözyaşı.Daha da sonrası derin boşluk. 

Bunlar sadece ablamla beni, o süreci anlatmak için yazdıklarım. Yazmakla bitiremeyeceklerim çok çok fazla.

Bir tek ablam "Meleğim" derdi bana.Ondan sonra melekliğimi kaybettim sanki. Şimdilerde gayretim melek kardeşim lafının hatrına kanatlarıma yeniden kavuşabilmek. Fiziksellik hiç bir şey ruh herşey. Seni çok hissediyorum...

(Enişteme teşekkür etmeden geçmem ona haksızlık olur. Son anına kadar yanında oluşu için ne desem az. Allah seni hiç sıkmasın.)

 
Toplam blog
: 14
: 579
Kayıt tarihi
: 18.11.06
 
 

1984' ün sonbaharında açmışım gözlerimi dünyaya. Belki de bundandır eylüle hayranlığım... Duyguların..