Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '09

 
Kategori
Dünya
 

Bir katliamdan fazlası Ruanda

Bir katliamdan fazlası Ruanda
 

KATLİAMDAN SADECE BİR KARE


İnsanlık yüzyıllar boyunca felaketlerle boğuştu, hastalıklar ve doğal afetler gibi ama bunlardan ayrı bir felaket olarak karşımıza çıkan bir başka olgu var örneğin ‘ SOYKIRIM’ bu kelimenin soğukluğunu zaten okuduğumuz zaman bile fazlası ile hissediyoruz. Galiba bu evrende herkes için bir yer yok! Tarihin tozlu raflarında RUANDA KATLİAMI da bunlardan sadece bir tanesi ve telaffuzu zor olsa gerek yüz gün içerisinde BİR MİLYON insanın ölümü! Ruanda Orta Afrika da ülkemizin otuz da biri kadar olmasına rağmen 9 milyon insanı barındırmakta bünyesinde. Burada üç farklı insan grubu karşımıza çıkmakta %90 Hutu, %9 Tutsi ve %1 oranında ise Pigme ‘ler. Birinci Dünya Savaşından sonra Amanlar’ın sömürüsünden çıkıp Belçika sömürüsüne dahil olan bu ülke tüm diğer sömürü devletlerinin politikasında olduğu gibi iç savaşa sürüklenmişlerdir. Belçika’nın Ruanda üzerindeki sömürüsünün 1990 da son bulması üzerine Fransa kolları sıvayarak ülke üzerindeki etkinliğini artırmıştır. 2. Dünya savaşına dek ülkede Hutular üstün ırk olarak kabul edilmiş ve %90 lık Tutsilere eziyetler başlamıştır. Ülkede on inekten fazlasına sahip olanın Hutu sayılması buna bir örnek olabilir. Tutsilere hiçbir alanda söz hakkının tanınmaması ve devlet içerisinde de etkin makamlara Hutuların getirilmesi ile Tutsiler daha fazla zorluklarla karşılaşmışlardır. Tamamen dış güçler tarafından organize edilen bu durum ülke için iç savaşı kaçınılmaz kılmıştır. Bu tarihten 1992 yılına dek tam 100 bin Tutsi katledilmiştir. Nihayet 1992 yılında ateşkes ilan edilmiş ve ülkenin daha iyiye gitmesi için çalışmalar başlamıştır. Fakat Fransa’nın aşırı uç Hutulara destek vererek kırsal kesimlerde INTERAHAMWE isimli örgütlenmeyi sağlaması ve bu güce silahlanmaları ki bundan kasıt paladır, soykırımı kaçınılmaz kılan öğelerdendir. Bu dönem içinde sadece Tutsiler değil ılımlı sayılan Hutularda fişlenmişlerdir.

Tarih yaprakları 6 Nisan 1994 yılını gösterdiğinde Başkanın uçağı düşürülür General Habyarimana’nın öldürülmesi ile ülkede istenilen kıvılcım çakılmıştır. Hutular bu olayın sorumlusu olarak Tutsileri göstermiş ve tarihin en kanlı katliamlarından biri başlamıştır. Bu tarihten Temmuz ayına dek tam 1 milyon Tutsi ve ılımlı Hutu katledilmiş ve 2 milyon Tutsi ise göç etmiştir. Katliamdan Başbakan Wilingiyimana ve onu koruyan 10 kadar BM askeri de sağ kurtulamayarak can vermiştir. Bu olay ile ülkedeki BM gücü çekimiş sadece 270 asker bölgede kalmıştır zaten bu bile Dünyanın bu ülkeye sırt çevirdiğini açık bir şekilde göstermiştir. Tüm dünyanın sağır, kör, konuşmaz hale gelmesi ile bir çok Tutsi ateşli silah ile acısız ölümü kendilerine kolay yol olarak seçmiştir. Bölgedeki bir BM komutanı dönemin BM sekreteri Kofi ANNAN’ı arar ve ne yapılması gerektigini sorarve aldığı yanıt dehşet vericidir; ‘MÜDAHALE ETMEYİN’ yani bu ülkedeki insanlar kendi makus kaderine terk edilerek ölmeleri istenir. Bu katliamdan bir çok BEYAZ evcil hayvanları dahil ülkeden burunları dahi kanamadan tahliye edilmişlerdir. GALİBA BU ZAMANLAR BİR SİYAHIN BİR BEYAZ HAYVANI ETMEDİĞİ ZAMANLARDI!!! Hutu milliyetçileri ellerine geçirdikleri palalar ve taşlarla acımasızca insanları katlediyor ve dünya susuyordu. Sokaklar cesetlerle dolmuş ve çaresiz Tutsiler ölümü bekliyordu.

Bir sömürge devletinin insanları yapay bir ayrımcılık ile birbirlerine düşman etmesi ile belki de bir milyondan fazla insan katledilmesine imkan verdi. Ruandanın sömürülme sebeplerine baktığımızda ülkede sadece kahvenin bu denli rol oynaması bir o kadar gariptir. Çocukları önünde öldürülen anneler, anneleri önünde öldürülen çocuklar, ailelerin önünde tecavüze uğrayan kızlar insanların eğer düşerse hayvandan daha aşağı bir mahluk olacağının bir kanıtı değil mi? Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın ‘O ÜLKEDE BİR SOYKIRIIM YAŞANMASI PEK ÖNEMLİ BİR ŞEY DEĞİL ‘(Le Figaro, 12 Ocak 1998) demesi bu bölgedeki yaşayan insanlara Batını verdiği değeri gözler önüne sermektedir.

Şimdilerde Ruanda da sessiz bir devrim söz konusu Fransızca konuşan bu ülke Uluslar Topluluğuna başvuruda bulundu. Uluslar Topluluğu’nun bir İngiliz sömürü devletlerinden oluşması bu devletin geçmişini unuttuğunun bir kanıtı olsa gerek. 2009 yılında Liderler Zirvesi bu yönde bir karar alırsa bu ülke Mozambikten sonra geçmişte İngiliz sömürüsü yaşamamış ikinci ülke olacak.

Ve sonuç 1994 yılındaki katliam zanlısı olarak tutuklanan 36 bin zanlı serbest bırakılmakta.

Geride kalan tek şey RUANDA KATLİAMI!!!

 
Toplam blog
: 11
: 394
Kayıt tarihi
: 02.09.08
 
 

Yüksekokul mezunu bir emniyet mensubuyum. İlgilendiğim tek konu yazmak olsa gerek. Yorumlarınız için..