Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '19

 
Kategori
Deneme
 

Bir Kedim Bile Yok

           Şu günlerde ülkemizde herhangi bir günü kutlamak, "kel başa şimşir tarak" ama olsun; maksat, önemli günleri kutlamak bahanesiyle içinde bulunduğumuz sıkıcı yaşam dersinden biraz olsun teneffüse çıkmak, birilerinin aklına, yüreğine dokunmak.

           Bu günlerden biri de 14 Şubat. Amacımız, "Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz" düsturundan yola çıkarak  sevdiklerimizi anmak, sevdiklerimizle baş başa olmak, havayı aşkla bezemek… 

         Siz "para tuzağı, kapitalizmin oyunları" deseniz de; anneler, babalar, sevgililer, bayram, yılbaşı... Günleri, kişilerin buluştukları, birbirleriyle iletişim kurdukları ve kendilerini özel hissettikleri günlerdir. Bunda kötü bir yan olmadığı kanaatindeyim.

          Sevgili deyince aklımıza, karşı cinsten iki insanın birbirini sevmesi gibi bir algı oluşsa da; birçok ülkede sevgilinin anlamı geniş tutulmuş aile bireylerini, arkadaşlarını da içine almış.

          Bizde öyle değil. Biz ilk anlamıyla bunu yaşıyor, bin bir heyecanla sürüp gideceğini sanıyoruz. Oysa evlendikten hemen sonra gün anlamını yitiriyor, romantik anlar rafa kaldırılıyor, hediyeler değer yitirmeye başlıyor, pırlantadan, altına, gümüşe, imitasyona derken eşler arasında tedavisi olmayan bir unutkanlık hâsıl oluyor. İşin garibi, her maçın ne zaman, nerede yapıldığı çok iyi hatırlanıyor ama nedense bu özel günlerle ilgili unutma problemi bir türlü çözülemiyor.  Yapılan istatistikler bunu doğrular nitelikte. Sevgililer gününde alışveriş yapanların yüzde sekseninden fazlası genç ve bekârmış. 

          Bu süreçteki sevgililik dönemini, Barış Manço’ nun “Alla Beni Pulla Beni” şarkısından öte hiçbir şarkı, şiir bu kadar güzel anlatamaz. Çünkü çiftler birbiri için dağlar deler, denizler kurutur, gök kubbeyi yerlere çalar, güneşi söndürür. Bütün dağları, taşları, kuşları sevgilinin önüne serer. ( Yapılan alışveriş çılgınlığı bu duyguların ifadesidir)Böyle bir sevene kim karşı çıkabilir, Gönüller kıpırdar, yürekler coşar ve iki sevgili birleşir.

          Sonra bir iki cicim ayı…

          Daha sonra bakılır ne dağ deliniyor, ne taş, kuş önlerine seriliyor. Serilmediği gibi iş çoğalmış, sorumluluk artmış ve birbirlerine söyledikleri sevgi seslerini, çocukların sesleri kapatmış. Sevgililer sevgili olmaktan çıkmış, hayatı paylaşan iki arkadaş olmuşlar.

          Yani artık evlenen kişiler birbirlerinin “Hayat arkadaşı” dır ve sevgililer günü yalnızca sevgililere atfen yapıldığından (şayet bir metres yoksa) eşler hediye almaktan kurtulur.

          Ne içler acısı!!!

          Keşke bir günü  “Hayat Arkadaşı Günü” ilan etseler ne olur sanki. Yoksa “Bir kedim bile yok!” diye mır mır mırlanacağım. 

 

 
Toplam blog
: 16
: 82
Kayıt tarihi
: 29.11.18
 
 

Yeşilırmak'ın süslediği diyarlarda "Çocuktum, ufacıktım Top oynadım acıktım" feveranlarımı güzel ..