Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '09

 
Kategori
Deneme
 

Bir kimlik bir harita bir arayış…

Bir kimlik bir harita bir arayış…
 

bazen tutmak isteidklerimiz olur en sevdiklerimiz bazende tutamadıklarımız olur imkansızlıklarımız..


İkisi kocaman öylece duruyordu üstte. Biri diğerinden biraz daha dolgun, kenara kavisler çizmiş bir yelpaze görünümünde. İçinde barındırdığı enerjiyle kahverengi bir zeminde öylece duruyor.biraz daha yana taşmak, coşmak ve titremek, kendinden daha zayıf olan diğeri ile birleşmek ve yeni şekiller yaratmak ister gibi köşesinden azıcık meyillenmiş ondan tarafa belki de coşkusunu paylaşmak ve enerji birleşimini yaratmak ister gibi yada ezmek parçalamak , onun enerjisini kendi enerjisine katıp daha fazla yaşamak ister gibi bir duruş sergiliyor.

Kararsız atomlardan oluşmuş kozmik bir yapısı olmuş olmazsa, bencilliği bir kenara bıraksa ve beyaz bir zeminde intihar etme şansı olsa kim bilir belki de asla küçük bir enerjiyi almak için yönelmezdi o tarafa. Ama büyüklük her zaman yeterli gerekçe değildi yaşamak için. Sadece etrafından beslenmek ve asalak bir yaşamla da yürümüyordu işler. Sonra küçüğüne öylece bakıyor gibi kısmış gözlerini mağrur biçare bir duruş ve yalvarış…

Ve küçük olanı, kendini aşmak ister gibi tüm sınırlarını zorluyor kahverengi bir zeminde. Büyüğüne ulaşmak ve onunla daha da büyüme bencilliği tutmuş olmalı ve ondan yararlanma güdüsüyle bir önceki yaşam evresinde yaşama isteği var.
Bir önceki yaşam evresi, coşkulu bir baharda veya milyonlarca yıldır var olan bir doğa düzeninin parçasıydı yada onlardan kopup gelmiş bir hüzün rengiydi küçük olanı.

Kimdi onlar onu ne için yaratmışlardı ve neden hep dalga geçmişlerdi onun kimliğiyle. Parçalanan diğer canlar gibi oda enerjiden mi oluşuyordu? Onlar veya yaşamında olası olan tüm yaratıcı dengeler neyin üzerine kurulmuştu?

Kaoslar atlatıp gelmişti oysa o kahverengi zeminin üzerine. Kaç tane teori çürütüyordu büyüğüyle birleşme ve onun gölgesinde yaşama isteği.

Onu buna sevk eden neydi ve kimin talimatları yada çabalarıyla düşmüştü beyaz olması gereken kahverengi bir zemine.

Ama biliyordu, asla olamayacaktı büyüğüyle bir birleşme ve olmasını da beklememeliydi. Bu tür çarpık bir birleşme yaşamın en umulmaz parçalarıyla birleştirmişti ve parçalamıştı kendinden doğan kendilerini.

Ne büyüğü nede küçüğü asla birleşemediler, kahverengi bir zeminin üzerinde öylece duruyorlardı.

Sonra diğerleri vardı. Bir tanesi en büyükleri ve sağa sola dağılmış diğer kominal yaşamlar. Neydi bunların sırrı ve ne olmalıydı sonları? Büyüğü bir coğrafyaydı. Kimliğini yitirmiş bir halkın ezilmeye ve silinmeye dayanabilmiş milyonlarca yıl tarih sahnesinde sadece gönüllerde varolabilmiş bir yitirilmişlikti aslında en büyüğü. En büyüğü umuttu , beklentiydi ve savaş alanıydı. Diğerleriyle birleşmek ve büyümek. Diğerleriyle yaşam sevinçlerini paylaşmaktı.
Umuttu, kimliksiz bir coğrafyaydı, kadim bir krallıktı, inançtı ve sevgiydi aslında, yürekti birliktelikti. Kopmuştu diğerlerinden ve dengesiydi. Parçalanan bir zincirin en sağlam halkasıydı.

Bilmiyordu yaşamın kıyılarında ne tuzlu sular akıtacaktı ve son olarak özgürlüktü diğerlerinin gönüllerinde.

Diğerleri de ona ulaşmaya çalışan dört parçaydı adeta. Hepsi bir düzenin kaotik parçalarıydı ve var olabileceklerdi kendi kahverengi zeminlerinde.

Dört parça ya da dört şekil beliriyordu gönüllerde ve kahverengi bir yitirilmişlik taşıyorlardı kendileri. Diğer oluşturdukları şekillerde sadece bir sima beliriyordu.
Bin yılların izdüşümüydü, hasretti heyecandı ve yaşamdı onlar için bir umuttu bu sima. Bu sima onlara bakarken hüzünlenmişlerdi dört parça birden. Acaba birleşebilecekler miydi? Bu sima onlara ne yapacaktı çok zalim değildi aslında bu sima öfkeliydi sadece ve parçalamıştı onları, o yapmıştı, dökmüştü dileklerini orta yere ve öylece izliyordu. Onlara bakmak, dalga geçmek yada sevinmek değildi. Onlara bakmak sadece sima sahibine çağrışımlar yapıyordu.

Beş damla tuzlu gözyaşı ve izlenimleriyle öylece sigara içesi geliyordu.

Kaleminin ucuyla önce üstteki iki damlayı kavuşturdu, artık yaşayacaklardı ve enerji paylaşımı olacaktı.

Sonra teker teker diğer dördünü de birbirine bağladı. Ortaya bir harita belirdi önce kimliksizlikten kurtarılması gereken bir coğrafyanın haritasıydı. Dört tane birleşmiş ve en büyüğünün şeklini almışlardı bu bir ülke haritasıydı. Sonra şekiller yavaşça belirginleşince dörtlü bir coğrafyadan ziyade kayıp bir kimlik çıktı kahverengi zeminin üstüne. Aslında beyazı kirletmek günahtı ama aldı onları teker teker işledi yüreğine bir kimlik bir coğrafya ve defalarca öptü yüreğinden özgür kimlikleri.

KENDAL

 
Toplam blog
: 5
: 225
Kayıt tarihi
: 12.08.08
 
 

İsmim aşk benim... Çocukları çocukça seven bi aşık... Mesleğine aşık... Doğaya ve insanlara aşık. Öğ..