Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '13

 
Kategori
Siyaset
 

Bir kırılma noktası olarak Mısır direnişi ve içimizdeki Sisi'ler

Bir kırılma noktası olarak Mısır direnişi ve içimizdeki Sisi'ler
 

bu resim ensonhaber.com dan alıntıdır


Tarihi günler yaşıyoruz. Mısır'da meşru hükümeti yıkan Mısır ordusu şimdi de halkına kurşun sıkmaya başladı. General Sisi, darbe konuşmasında "halkların huzuru" için darbe yaptıklarını  açıklamıştı. Hükümetin, ordunun taleplerini karşılamadığından dem vurmuştu. "Halk" için, halkın seçtiği hükümete darbe yaptığını yüzündeki eşsiz tebessümle anlatmıştı. Peki ne oldu? Mursi, taraftarları günlerdir sokaklarda verdikleri oylara ve seçtikleri insanlara sahip çıkıyorlar. Birileri hoşlanmasa da bu tabiri kullanacağım, NAMUSlarına sahip çıkıyorlar. Ölümü bile göze alarak, kendilerine yapılan bu hakaret karşısında dimdik ayakta duruyorlar. Bu direniş nereye kadar gider bilinmez ancak Mısır halkı cuntayı devirirse eğer, tarihin seyri sonsuza kadar değişecek. Ortadoğu'nun kaderi Mısırlıların ellerinde. Kafalarına göre iktidar değiştiren, istediklerinde cuntayı devreye sokan sömürgeciler artık purolarını içip, şaraplarını yudumlarken TV'lerinden kendi organize ettikleri darbeleri seyredemeyecekler. Ordu komutanları milletler adına darbeler yapamayacaklar. "Demokrasi sadece sandık değildir, sokaklara kulak vermezseniz devrilirsiniz" tehditleri çıktıkları ağızlara geri tıkılacak. Bohçacı çığırtkanlığında; "Siyasal İslam'ın sonu geldi" naralarını atanlar, sonu gelenin zorbalık ve diktatörlük dönemi olduğunu ağdalı Türkçe netliğinde anlayacaklar. İktidara bir türlü gelemeyenler, iktidarın tek yolunun halkı ikna etmekten geçtiğini  anlayacaklar. Hepsinden öte Ortadoğu'da artık at oynatmanın eskisi kadar kolay olmayacağını herkes görmüş olacak. Allah oradaki mazlumların yardımcısı olsun. Dualarımız onlarla...

ABD - AVRUPA VE SAMİMİYET

Mısır'daki darbeyle birlikte bildiğimiz gerçekler tekrar yüzümüze çarpıldı. Her durumda demokrasi diyen, demokrasi adına her fırsatta ahkam kesen Avrupalı yöneticilerin gerçek yüzlerini tekrar gördük. Irak'a "demokrasi" götürmek adına savaşı dahi göze alan ABD'nin "darbe" bile diyememesi uluslararası siyasetin nasıl bir rezillikle yapıldığının en acı kanıtı oldu. Bosna'da Müslümanların boğazlanmasına ses çıkarmayan Batının, o günden bu güne çok da değişmediğini anladık. Müslüman kardeşlerin iktidara gelmesini bir türlü hazmedemeyen İsrail'in zil takıp oynadığını da tahmin etmek çok zor olmasa gerek.

İÇİMİZDEKİ SİSİ'LER

Utanıyorum... bunlara şahit olmaktan ve yazmaktan utanıyorum. Türkiye, darbeden en çok çeken ülkelerden biridir belki de. 1960'da başbakanı asılmış, 1980'de inandıkları ve sevdaları uğruna göğsünü kurşuna siper eden, düşünen bütün insanları biçilmiş ve 1997'de "halka rağmen halk için" yapılan darbede halkın bir kesiminin yaşam hakları ellerinden alınmış bir ülke... Bugün Mısır'da yapılanlara tek yürek, tek nefes, hep birlikte karşı çıkmamız gerekirken, "ama", "lakin", "fakat", "iyi de"lerle cümle kuran insanları gördükçe içim acıyor. Darbe yiyen dindar bir hareket olduğu için bıyık altından gülüp, derinden "iyi oldu bunlara" diyenleri fark ettikçe midem kalkıyor. Konuşunca mangalda kül bırakmayan, "dindardan demokrat mı olur" deyip, demokrat beğenmeyen sözüm ona demokratların sessizliği beni deli ediyor.

Tarihi günlerden geçiyoruz. Herkes meşrebini belli ediyor. Gün be gün, an be an yaşananlara verilen tepkiler herkesin aslını gösteren bir turnusol kağıdı gibi önümüzde duruyor. Unutulmasın, yapılanlar ve konuşulanlar ne kadar gizli olursa olsun bir gün mutlaka aşikar olacaktır. Söylenenler ve yapılanlar asla yok olmaz, sonsuzlukta yankılanır...   

 
Toplam blog
: 13
: 388
Kayıt tarihi
: 12.06.09
 
 

Akademisyen   ..