- Kategori
- Gündelik Yaşam
- Okunma Sayısı
- 527
Bir kış ninnisi...

İse durmuş gaz lambasının fitilinde ateşin dili oynar. Alamam gözlerimi. Gül desenli yorganımı çekerim kar revan yorgunluğuma. Yer yatağından seyrederim alevin dansını. Göz kapaklarım ağırlaşırken son bir daha, iyice ısıtsın diye harlanır sobanın böğrü. Yanık ardıç kokusu geçer nefesimden.
Derken gaz lambasına üfler en büyüğümüz. Tam karanlığa kurmuşken kendimi yeni bir gösteri alır sırayı. Orta yerdeki sobadan ışık firari başlar duvarlara. Ateş çıtırtıları eşliğindedir kızıl, şirince hayaletler. Yana döne gezinirler duvarlarda. Gece ve ateş sevişir kendince. Çocukluk uykularıma ninniler söylenir.
Sessizliğin derinliği alır sırayı. Köpekler de kesmiştir artık ulumayı, uzaklardan. Ve bir kedinin ayak sesini duyarım. Giderek yaklaştığını hissederim. Uykularıma, çocuksuluğuma sinsice sırnaşır birileri. Ayakucumda, yorganımın üstünde hoş bir ağırlık hissederim ansızın. Arsızca kıvrılmıştır masumiyetime. Kulak kabartmaya da gerek yoktur, mırıltısı bir yana, kalp atışını bile duyarım istesem. İçim bir hoş olur. Huzuru bulanır bedenim. Kıpırdamaya çekinir dizlerim, keyfi kaçmasın diye. Ve en güzel rüyalara kapanır gözlerim. Uçarım sabahlara.
Yarına büyür çocukluğum...
K.Tipioğlu
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
