Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '11

 
Kategori
Edebiyat
 

Bir Kitap: "Besteyle Söz Arasında" Dolaşan Bir Şair

Bir Kitap: "Besteyle Söz Arasında" Dolaşan Bir Şair
 

Sevdalı gönlümle düştüm bir yola,  

Gönlüm alev alev, yol alev alev 

Dilber her tarafı vermiş ateşe 

Yayla alev alev, çöl alev alev 

*** 

Bahar vakti yayla ne hoş süslenir 

Âşık olan mor dağlara yaslanır 

Yâr başına tül bürüyüp süslenir 

Yanak alev alev, tül alev alev… ( 1 ) 

Bugün yine döndüm dolaştım, gazete, dergi derken elime yine bir şiir kitabı düşüverdi. Gazete de okusam, kitapta okusam maalesef fazla ısınamıyorum. Türkiye’de meydana gelen üzücü olaylar beni üzüyor. İlkokul çağındaki küçük çocukları suiistimal edenler, küçük yavruları acımadan öldürenler, birbirlerinin kuyusunu kazanlardan başka neyi görebiliyoruz ki. Gazeteleri artık okumak istemiyorum, ruhum daralıyor, tansiyonum yükseliyor. Onun için şiire yine sığınmak zorunda kalıyorum.  

Şiir en iyi bir arkadaş ve en iyi bir sadık dosttur. Şiir değip geçmeyiniz. Şiir yürekleri dinlendiriyor ve hatta ısıtıyor. İnsanı bambaşka dünyalara götürüyor. Ayıptır söylemesi ben şiirle evli bir insanım Şiirle kalkıyorum, şiirle yatıyorum. Bizim eski Aydın milletvekilimiz Sayın M. Kemal Yılmaz sözü şiirden açarken şunları söylüyor:  

“Şair Osman Atilla ile çok sonra TBMM’de buluştuk. Partilerimiz ayrı idi. O Afyon’u temsil ediyordu. Ben de Aydın’ı. Her ikimizde Milli Eğitim Komisyonu üyesi idik… İktidar- Muhalefet mücadelesi sertti. Ama biz hep dosttuk. Komisyonda aynı yönde oy kullanışımız yadırganırdı. Şiir’in ölümsüz barışı vardı aramızda. (…) şiir en iyi bir dosttur. Benimle o da Paris’e, Lüksemburg Parkında, Sen Nehri kıyılarında, Rivoli Caddesinde birlikte dolaştık.  

1950 Kore Savaşında Mehmetçiklerimizin yanında Şiirle birlikte sabahladık….Yorgun, üzgün günlerimde de eksik etmedi dostluğunu:  

“ Ufacık tefecik bir ana,  

Attım kendimi ocağına,  

Ne surat astı, ne yüz çevirdi,  

Bastı beni kucağına “  

Sayın M. Kemal Yılmaz bunları böyle dedikten sonra yine dost bildiği şiir için sözlerini şöylece tamamlıyor:  

Sözü, sohbeti dinlenir, çorbası içilir, ekmeği yenir “ onun. Kara günlerin tek yoldaşıdır. Az konuşur, öz konuşur. Yumuşakçadır. Elleri, yalan söylemez dilleri, sözün kısası bir başkadır o yârin halleri” diyor. ( 2 ) . Sözü şiirden açınca nerelere geldik. Şiir derken, Paris’ten Kore’ye kadar yol aldık…  

Efendim geçenlerde Ankara’dan bize gelen şair Ulviye Savtur bana armağan ettiği şiir kitapları arasında uzun yıllar şiirleriyle tanıdığım ve bir ara Ankara’da Sayın Feyzi Halıcıyla Çağrı Dergisi ofisinde birlikte olduğumuz değerli şair ve hukukçu Sayın Cevdet Aslan gül’ün “Besteyle Söz arasında” adını taşıyan yeni şiir kitabını bana armağan olarak getirmişlerdi. İşte bugün bu kitaptan ve Cevdet Aslan gül’den bahsetmek istiyorum. Cevdet Aslangülü’ün şiirlerini daha önce çeşitli sanat ve kültür dergilerinde, seçkilerde ve özellikle Sayın Feyzi Halıcı’nın 55 yıldır çıkardığı Çağrı dergisinde okuma imkânını bulmuştum.  

Cevdet Aslangül’ün bu şiir kitabı Ankara’da Cem Vep Obset matbaası tarafından baskısı 2010 yılında hazırlanmış ve kitabı değerli ve öğretmen Ayşe Şirin Aslangül tarafından yayına hazırlandığını öğreniyoruz. Kitap tertemiz bir baskıyla günışığına çıkmış olup kitabın önsözünü lale şairi Abdullah Satoğlu tarafından kaleme alınmıştır. Abdullah Satoğlu bu kitabın önsözünde şunları yazıyor:  

" Edebiyatımızda nev’i şahsına münhasır, yani yaşayış tarzı, davranışları ve düşünceleri ifade ve üslubu itibariyle, başkaların ayrı, kendisine mahsus özelikleri olan şahsiyetler çoktur. Günümüzün az fakat öz şiir yazan ve bunları henüz kitap halinde yayınlamayan Cevdet Aslangül de, bu tip şahsiyetlerden biridir. Bilindiği gibi, üstat şair Yahya Kemal sağlığında kitap halinde toplamamış, bunlar vefatından sonra değerli edebiyat tarihçisi Nihat Sami Banarlının gayretleriyle İstanbul Fetih Cemiyeti tarafından yayınlanmıştır. (….) Aslangül'ün 1950’li yılların başından beri, özellikle halk şiiri kaynağından aldığı ilhamla yazdığı ve çeşitli dergilerde yayınlanan: 

Kız akşamı düştün gel doğru söyle  

Dudağın gülümser, gözün gülümser  

Hafif hafif esen bahar yeliyle  

Saçların gülümser yüzün gülümser  

***  

Bu âşıklık taç gibidir başımda  

Duvağa bürün de süzül karşımda  

Mektup yollamışsın bana düşümde  

Kâğıdın gülümser, yazın gülümser  

***  

Saçlarını gül yüzüne yayınca  

Yanına gelsem de baksam doyunca  

Gezip dolaştığın yollar boyunca  

Hayalin gülümser, izin gülümser.  

Tarzındaki şiirinden birçoğu değişik bestekarlar tarafından bestelenmiştir….Aslangül, halk tarzı tutkunluğunun yanında divan şiirine de hayrandır. Hatta divan şairlerinden seçtiği bazı gazelleri manzum olarak günümüz Türkçesine çevirmiştir.” A.Satoğlu.( s.10)’da.  

Aslında şair Cevdet Aslangül şiir kozasını örerken acele etmiyor, o bir kelime avcısıdır. Kelimeleri yerli yerinde kullanmasını biliyor. Hatta setçiyi bir kelimeyi birden fazla cinaslı bir şekilde şiirlerinde kullandığını görüyoruz. Fransız şairi Malerme’nin dediği gibi şiir kelimelerden ibarettir. Aslangül’de kelimelere çok dikkat ediyor.  

Örnek olarak Yüz güzel şiirinde: “ Endam güzel, yüz güzel / Huyun yüzde, yüz güzel / Mutluluklar içinde, / Ömür boyu yüz güzel / Yüz çevirmem yüzünden / Vermesen de yüz güzel / Başkasını seversem / Beni kesip yüz güzel / Gönlün öyle cömert ki / Verir bire yüz güzel / Yüz sürüyor yüzüne / yastıktaki yüz güzel / Deniz sevda gibidir / kıyılarda yüz güzel / Tutmaz senin yerini / Bir arada yüz güzel. ( 85 ).  

Dikkat ederseniz “ yüz “ sözcüğünü en az on ayrı anlamda kullanmasını bilmiştir. Yine bunlardan başka Aslangül şiirlerini daha güçlü anlam bakımından yazmaya çalışırken şiirlerinde kullandığı kelimelerin çoğunda ikilemelere yer verdiğini görüyoruz.  

Örnek olarak:  

”Oku şirin şirin, yaz şirin şirin, Eda şirin şirin naz şirin şirin, beste şirin şirin, söz şirin şirin ( s. 13 ), Gönlüm alev alev, yol alev alev, yayla alev alev, çöl alev alev / yanak alev alav, , tül alev alev / Mektup alev alev alev pul alev alev / Lale alev alev , gül alev alev / dudak alev alev , dil alev alev ( s. 38 ), Geçer yüksele yüksele / seçer yüksele yüksele / Açar yüksele yüksele / Uçar yüksele yüksele / ( s. 51 ), Yârim nazlı nazlı, yol nazlı nazlı / Bakraç nazlı nazlı, kol nazlı nazlı / Nakışlı nazlı nazlı, pul nazlı nazlı / Dudak nazlı nazlı, dil nazlı nazlı ( s.82 ), Nice soruya soruya / Şimdi yarıya yarıya / Gelmez geriye geriye / biter eriye eriye / ( s.96 ) kelimelerinde olduğu gibi.  

Bu kadar örneklerden sonra biraz da şairimiz Cevdet Aslangül hakkında biraz bilgi vermek istiyorum:  

Cevdet Aslangül, 18 Ağustos 1929 yılında Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinin Pazar bucağında doğdu. İlk ve ortaokuldan sonra İstanbul Haydarpaşa Lisesi’nden mezun oldu. 1960 yılında Ankara Hukuk Fakültesini bitirerek yurdun değişik il ve ilçelerinde hâkim olarak görev yaptı. Yargıtay’da Tetkik Hâkimi iken Askeri Yargıtay’da 6 yıl Yetkili Hâkim olarak görevlendirildi.1994 yılında emekli oldu.1946 yılında Çocuk Esirgeme Kurumu’nun çıkarmış olduğu Çocuk dergisinde ilk şiirleri yayımlandı. “Güzelleme” adlı şiiri Milli Eğitim Bakanlığı kitaplarında yer aldı. Divan şiirinden ( 20 gazel ) sade bir Türkçeyle çeviri yaptı. Şiirlerinin bir kısmı bestelendi.  

Türkçenin iyi kullanılmasından yanadır. 1962 yılında Malatya / Hekimhan’da hâkim iken dönemin ünlü şairlerimizden Behçet Kemal Çağlar’ın dikkatlerini çekmiş ve Behçet Kemal Çağılar onun için şu dörtlüğü yazmıştır:  

Bilmem Şiir bahsinde  

Kimler seviyor kimi  

Sevdiğim bir şairde  

Hekimhan’ın Hâkimi.  

Diyerek Cevdet Aslan gülü beğendiğini ifade etmişlerdi. Sırası gelmişken Atatürkçü ünlü şair Behçet Kemal Çağlar' ı da rahmetle ve saygıyla anmak isterim. ( B.K.Çağlar: D.23 Temmuz 1908- Ö: 24 Ekim 1969)  

Sonuç olarak Cevdet Aslangül’ün şiirleri Türk halk şiiri geleneği içinden kaynağını alıp ve oradan beslenerek manidar ve lirik bir şiir anlayışı içinde kaleme alınmıştır. Aslangül sözcüklerle adeta dans eder gibi şiir kozasını örüyor, şiir gergefini sık örüp ince eliyor. Dizeleri arasında çalı, çırpı veya insani inciten, rahatsız eden, yüzleri tırmalayan deve dikenlerini bulamazsınız. “Besteyle Söz Arasında “ dolaşan ve kalıcı, nitelikli şiirler yazan sevgili Cevdet Aslangül’ü yürekten kutluyoruz. Ayrıca onun hasta olduğunu ve bir rahatsızlık geçirdiğini de öğrenmiş bulunuyoruz.  

Şairimize ayrıca Yüce Mevla’dan acil şifalar diliyoruz. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Sözlerimi şairimizin kaleme aldığı ve benimde soyadımı taşıyan “GÜLER” başlıklı şiirinden üç, dörtlükle bağlamak istiyorum.  

Seninle dolaşırken kırlarda  

Ova güler, yalla güler yol güler  

İpek saçlar savruldukça rüzgârda  

Zülüf güler, kâkül güler, tel güler  

***  

Yol boyunca seni bekler her çiçek  

Yaprak gibi çırpınıyor bu yürek  

Fidan boylum geliverdin gülerek  

Çiçek güler, yaprak güler, dal güler  

*** 

Tatlı dilin senin kadar ustadır  

Kulaklarım canım diyen sestedir  

Dilde bir söz, dudağında bestedir  

Beste güler, dudak güler, dil güler  

*** 

Gel güzelim oturalım yan yana  

Konuşalım, sarılalım can cana  

Kahve içip birde baktım fincana  

Fincan güler, telve güler, fal güler…( 3 )  

Cevdet ASLANGÜL  

1- Besteyle Söz Arasında ( Şiirler )  

Hazırlayan: Ayşe Şirin Aslangül. Ankara / 2010- s.38  

2- Umurlu Çiçekleri ( Şiirler ) M.Kemal Yılmaz, Aydın 2001.s.80-81 

3- Besteyle Söz Arasında ( Şiirler ) .s.93. 

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..