Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '12

 
Kategori
Kültürler
 

Bir konuk yazar: M.Şürü Baş Atatürk'ü anlatıyor

Bir konuk yazar:  M.Şürü Baş Atatürk'ü anlatıyor
 

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk.


Atatürk deyince biraz durmak  ve düşünmek lazımdır. Ne yazık ki bazı kişiler öteden beri bize Atatürk'ü yanlış  ve yanlış anlatıyorlar. Elazığ'dan değerli yazar dostum Mehmet ŞükrüBaş'ın yazısını burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Buyrun birlikte okuyalım.

ŞİMDİ MODA ATATÜRK’E SALDIRMAK…

 

Şair Eşref’e “Sen bu hicivlerini kime yazıyorsun?...” demişlerde şair Eşref:

Benim hicivlerim numarasız gözlük gibidir, herkes alıp gözüne takabilir demiş.

Bendenizin de kafasında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamaya yeterli beyinleri olmayanlar için kaleme aldığım bir dörtlüğümle bu günkü yazıma başlamak istiyorum. Söz konusu bu dörtlüğüm Şair Eşref’in deyimi ile numarasız gözlük gibidir isteyen alır gözüne takabilir, onlara armağanımdır…

         İşte o dörtlük:      

          Atama dil uzatan babam olsa haşlarım,
         Bakmam gözü yaşına, şeytan deyip taşlarım.
         Benim için mukaddes, vatan bayrak ve atam.
         Ya aptaldır ya hain, bunlara dil uzatan.

 

Bende bugünkü yazımı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamayacak kadir cahil ve gafillere göndermek istiyorum. İnşallah menziline ulaşır. Allah kabul buyursun…

                                       ***

Son günlerde bazı tarihini, kimliğini ve özünü bilmezler Atatürk karşıtı eylem ve söylemlerini bir hayli artırdılar. Bunlar tarihinden, kimliğinden, bu topraklar için toprağa düşmüş şehitlerimizden bile utanmıyorlar. Bugün Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e gözle görülür olmasa da onun ilke ve inkılâplarına, onun manevi şahsiyetine bir saldırı var. Karanlık beyinler ve karanlık ruhlar böyle bir çaba içerisindeler.

Atatürk’ü sevmeme modası var.

Birileri çıkıyor Atatürk’ten kalan bütün izleri silmeye çalışıyor.

Birisi çıkıyor “Ben O Atatürk’ü Sevmiyorum” diyor. Ulu önder Atatürk’ten “O”  diye bahsetme cehaletini sergiliyor.

Birisi çıkıyor “Örtün bu adamın üzerini diyor.

Birisi çıkıyor “Ben Atatürk’ü sevmiyorum” diyor,

Ben de bir gün bunlara özenerek “Atatürk’ü sevmiyorum” dedim…

 

                        EVET BEN DE ATATÜRK’Ü SEVMİYORUM

 

Durun, sevgili okurlarım hele bir durun!..

          Hemencecik kızmayın bu sözler bana ait değil ben böyle bir sözü söyleyecek kadar insanlığımdan, Türklüğümden, kimliğimden, milliyetçiliğimden uzaklaşmadım. Ben bu sözü söyleyecek kadar basitleşmedim. Allah bana böyle bir sözü söyleteceğine canımı alsın daha iyi.

         ATATÜRK AYDINLIKTIR, aydınlıklar sevilmez mi?           

         ATATÜRK HÜRRİYETTİR, hürriyetler sevilmez mi?

          ATATÜRK “ATA” dır, atalar sevilmez mi?

         Damarında Türk kanı dolaşan, tarihini bilen, Çanakkale’yi, Dumlupınar’ı Sakarya’yı bilen bir insan Atatürk’ü nasıl sevmez?..

         Düşmanı İzmir’de denize döken, bu ülkeyi düşmanlardan temizleyen, tarihlerin yazdığı en büyük devlet ve siyaset adamını, o büyük kahramanı “Ben Türk’üm diyebilen bir insan” nasıl beğenmez?

Kafatasında bir nebze olsun beyin bulunan bir insan Ata’yı nasıl sevmez?...

Atatürk’ü sevmemek mümkün mü?...

                                            ***

Atatürk’ü kimler sevmez biliyor musunuz?

Kökeninin, nereden ve nasıl geldiğini, tarihini, kimliğini bilmeyenler, ileriyi ve geleceği görmeyenler…

Cumhuriyetin özelliğini ve güzelliğini idrak edemeyenler, karanlığa gönül verenler, kap kara düşünceliler…

Özgürlük diye bir yaşantıya ihtiyaç duymayanlar, sürekli birilerinin karşısında el bağlayıp divan duranlar,

Kula kulluk yapanlar…

Köle ruhlu insanlar…

Atatürk’ü sevmezler.

Çünkü!

Atatürk’ü anlayacak yürekleri, kafalarında beyinleri yoktur.

Zira Atatürk’ü anlamaya yürek ister, akıl ister, beyin ister.

                                            ***

Son günlerde bazı cariye kılıklıların Atatürk için söylemeye dilimin varmadığı o talihsiz beyanı kullandıklarından bu olayı hatırladım. Onlara da birileri Atatürk’ü anlatabilseydi, Humeyni’yi anlatabilseydi, İngiliz ve Fransız zulmünü anlatabilseydi onlarda belki anlarlardı. Bu tür insanlar ne Atatürk’ü ne Humeyni’yi ne İngiliz’i, ne de Fransız’ı tanımayan insanlardır. Tanısalardı aradaki farkı anlardılar. Eğer ki kalplerinde Humeyni’ye ve Humeyni rejimine köle olma sevdası yatmıyorduysa onlarda Atatürk’ü tanır, Atatürk’ü tanımanın fazilet olduğunu, güzel ahlak olduğunu, hürriyet ve istiklal olduğunu anlarlardı.

Beğendikleri İngilizlerin, Fransızların ve ABD’lerin işgali altındaki ülkelerde doğan bebeklerin ise isimlerinin Ayşe-Fatma olamayacağını olsa, olsa Suzi veya Liz olacağını çok iyi bilirlerdi.

Kimileri diyor ki “Atatürk’ü sevmek gibi bir mecburiyetimiz mi var?”

Hayır!...

Öyle bir mecburiyetiniz ve öyle bir ihtiyacınızda yok.

Çünkü!...

ATATÜRK’Ü SEVMEK MECBURİYET DEĞİL KEMALİYETTİR,  FAZİLETTİR,  HÜRRİYETTİR.

ATATÜRK’Ü SEVMEK HÜR OLMAKTIR, ÖZGÜR OLMAK, ADAM OLMAKTIR.

Biz Atatürkçülerinde adam olmayanlarla alış verişimiz yoktur.

 

                                        ***///***

                    Elazığ'dan Mehmet Şükrü Baş 03 Eylül 2012

 

 

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..