Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '16

 
Kategori
Güncel
 

Bir kumpas davası daha çöktü!

Bir kumpas davası daha çöktü!
 

İzmir’de görülen ve "Askeri Casusluk" olarak bilinen "Gizli Bilgi, Belge Bulundurma" davasında yargılanan 357 sanık dün itibarıyla beraat etti.

Vatanını canı uğruna korumak için, namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş bir askeri en çok ne yaralar?

Casusluk ve fuhuş suçlaması.

İşte bu dava da bunun üzerine kurgulanmıştı. Dava dosyası tam bir aşureydi.

Casusluk vardı, fuhuş vardı. Evlerin girişinde, portmantoların üstünde bulunan hardiskler vardı. Bütün evlerin buzdolaplarının arkasında aynı tip siyah poşetlerin içinde bulunan belgeler vardı. Eskort kızlar vardı. Askeri tabipler vardı. Daktilo görevi yapan sivil memurlar vardı. Kendi öz kardeşiyle yaptığı telefon konuşmaları, örgütsel bağ diye dosyaya konulanlar vardı. Askeri birliklerin telefon rehberlerini çalıp örgüte veren muhteşem casuslarımız! vardı. 357 casuslu devasa bir örgüt vardı. Ömürleri boyunca birbirlerini hiç görmemiş, hiç konuşmamış örgüt yöneticileri vardı. Platonik bir örgüt yani, yöneticileri telepatiyle anlaşan. Görme engelli birine imzalatılmış arama tutanakları bile vardı.

Yani; '32 kısım tekmili birden; avantür, aşk, casusluk ve ihanet bu filmde pardon dava dosyasında!'  durumuydu sizin anlayacağınız.

Hatta marina işletmecisi zengin oğlan ile fakir üniversite öğrencisi biraz deli dolu kız bile vardı, senaryoda. Her ne kadar bu kahramanların yaşları birbirine pek uygun olmasa da, o kadar kusur Türk filmlerinde bile olurdu.

Eminim, bu davayı kumpaslayanlar bile senaryoyu yazarken çok gülmüşlerdir.

Ama dört yıl süren ve dün biten bu davada gülmeyen, gülemeyen birileri vardı. Tam 357 sanık. Aileleri, eşleri, çocukları ve sevenleri dört yıl boyunca hiç gülmediler, gülemediler.

Oysa bir kısmını bizzat salonda, bir kısmını da basından takip ettiğim duruşmalar gerçekten tam bir komediydi. Başlarda sanık avukatların yaptıkları savunmaları dinledikçe hakimin dosyayı savcıya doğru fırlatıp; 'bu ne kardeşim, beni rezil mi edeceksiniz, böyle dava mı olur?' veya 'sanıkların tutuksuz yargılanmasına' diyeceğini beklemiştim safça. Boşa bekliyormuşum, bazı mağdurlar 8, bazıları 15, bir kısmı ise 20 ay tutuklu kaldılar.

Ve dün hepsi beraat ettiler.

Peki aslında dava amacına ulaştı mı? Maalesef; Evet.

Bir çoğu denizci, ileride Donanma, Deniz Kuvvetleri Komutanı olabilecek başarılı subayların terfisi engellendi. Donanmamız, Ege denizine gemi çıkaramaz hale getirildi. Bu arada  Yunanistan kendisine ait olmayan bir çok adacık ve kayalığa bayrak dikti. Güney Kıbrıs Akdeniz'de egemenlik ilan etti. Yargılananların kendilerinden şüphesi olmasa bile, diğer kumpas davalarıyla birlikte oluşturulan kamuoyu sonucu, Türk Subayı neredeyse halkımızın yüzüne bakamaz hale getirildi, itibarsızlaştırıldı.

Davayı başlatıp bu günlere gelmesini sağlayan polisler, emniyet müdürleri şimdi tutuklu, savcı ve hakimler ise açığa alındılar, yargılanmak için sıra bekliyorlar. Güya hukukçu kimliği olup da, 'Türkiye bağırsaklarını temizliyor' diyen zamanın pek bir güçlü Bakanları ise şimdilerde adalet dileniyor, günah çıkarıyor.  Ama ne çare?

O zamanlar sekiz sütuna manşet atan gazeteler eminim yarın ya iki satır yazarlar ya da hiç yazmazlar. Çünkü görevlerini yaptılar ve yeni görevlere yelken açtılar.  Şimdi ki görevleri belli:

Cumhuriyetimizi ve parlamenter demokrasimizi kötüleyip Başkanlık getirmek.

Daha önce, "90 yıllık reklam arası bitti"diyerek kendi aklınca Cumhuriyetimize laf uzatan hanımefendiye benzer şekilde; "90 yıllık enkazı kaldırdık"  buyurmuş hanımefendimiz. Ne sıfatla mı?

'First Lady'miz olarak tabii ki.

Eh, gün ola harman ola. Kim kimin enkazını kaldırır bilinmez.

Ne demişler; "Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince karıncalar balıkları. Kimin kimi yiyeceğine, suyu kontrol edenler karar verir."

İZMİR, 27 Şubat 2016.

 
Toplam blog
: 159
: 1303
Kayıt tarihi
: 19.06.12
 
 

1963 yılında Balıkesir'in şirin ilçesi Erdek'te doğdum. Yüksek lisans eğitimimi Dokuz Eylül Ünive..