Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '14

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

Bir Kurban daha geçti…

Bir Kurban daha geçti…
 

Yunus Erdoğdu, Kiev Kurban Bayramı


Bazı şeyler vardır, vicdanında duyup hissedersin, düşünürsün bir türlü dile getiremezsin…

Hani derler ya; yaşanır ama anlatılamaz. İşte bu, Kurban Bayramım böyle geçti…

Gerçek hayır sahibi için, hayır işleri hep böyledir. Bir elinin verdiğinden, diğeri habersizdir.

Gösteriş için yapılan işlerde ise, aksine olaydan önce basın bültenin hazırdır, söyleyecek sözlerin çoktan yazılıdır. Çünkü meselenin aslı duyurmadır, faslıdır faaliyet…

Ben şahsen, bu sene, gerek kendi elimle kurban kesme hususunda olsun, gerek kapı kapı dağıtma olsun, Kurban Bayramı’nın gurbet içinde bütün buudlarıyla yaşadım diyebilirim.

Allah fırsat versin, inşallah, gelecekteki gerçek bayramlara da ulaşalım, hep birlikte idrak edelim.

Kurban omuzlarımıza yüklenmiş bir vazife, bir kulluk borcuydu. Bu sorumluluğun farkındaki, inananlardan toplanan Kurbanlar, uzak diyarlarda makbul işler yapmak için bir arayan gelenlerce kesilmişti.

Bütün dünyada olduğu gibi, Ukrayna’daki hizmet erleri de kesilen Kurbanlardan hâsıl olan tonlarca eti ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için titiz bir çalışma yaptı.

Ülkede Kurban etine ihtiyaç bu sene daha da fazlaydı… Ukrayna’nın içine düştüğü durum nedeniyle çok sayıda mülteci, Kiev ve çevresine akın etmişti.

Daha çok muhtaca ulaşmak için gece-gündüz; Ukrayna-Türkiye “Syaivo” Kültür Merkezi ile Uluslararası Meridyen Okulu’nun gönüllüleri gayret ediyordu. Listeler hazırlanmış, ilgili kişilerle irtibata geçilmişti.

İş gelmişti dağıtıma…

Dağıtımda karşılaştığımız binlerce hadise yazılamadığı için tarihin sayfalarında kaybolup gidiyordu…

Gelecek nesiller, geçmişe yaptıkları yolculuklarda bu topraklardaki sahipsiz izleri bulacaklar…

Maalesef, görüp yaşadıklarımızın hepsini aktaracak kadar; kalp ve kalem erbabı değilim.

En yakından kapı komşumdan başlayayım…

Eşi işsiz ve tekerlekli sandalyede engeli bir kızı var. Maddi durumlarının iyi olmadığını biliyorum. Bir yıldır oturduğumuz binadaki, bu kadının bırakın güldüğünü, bir kez olsun tebessüm ettiğini görmedik.

Tedirgin bir şekilde kapısını çaldım.

Açtı yine yüzü asık… Çekinerek, Kurban Bayramı’nı anlatıp et dolu paketi uzattım…

Çatık kaşlar gitti… Tebessüm ederek yaşlı gözlerle baktı… İkimizde ne diyeceğimizi bilemiyorduk…

Tıpkı minik bir elma çekirdeğinden, koca bir ormanın meydana gelmesi gibi, bir paket etle koca bir yürek sevinçle dolmuştu…

Gözlerden akan damla damla yaşlar, ekilen iyilik tohumlarını yeşertecek… Bir gün insanlığın yüzü gerçekten gülecekti...

Kapı kapı muhtaç birilerini arıyorduk.

Bir emekli ile karşılaştık halini sordum… Evlat, 1000 grivna (160 TL) aylık alıyorum dedi.

Çekinerek, Size et versem alır mısınız? Diye sordum.

İhtiyar; “Eti kim sevmez, kim almaz, ne zamandır et görmedik.” dedi.

Bir paket et uzattım. Eti alan nine evladını bağrına basar gibi paketi bağrına bastı.

Hayatımda ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordum…

Bir paket ete muhtaç ve bağrına basan bir ihtiyar… ne günler görmüş geçirmişti… ne hale düşmüştü…

Karşılaştığım durum karşısında, hicap içinde başım önüme düştü, alan da mahcup…

Bu yarayı nasıl sararız, zor durumdaki insanlarımıza nasıl yardımcı olabiliriz?

Bu düşünceyle, Kırım ve Ukrayna’nın doğusundan gelen mültecilerin kaldıkları kamplara gittik…

Gözü yollarda bekleyen kadın ve çocuklar…

Kültürümüzün gereği, yürekleri incinmiş insanları hürmette saygı ve kusur etmemeye özen gösterdik.

Varlıklı iken bu duruma düşmenin acısını yaşayan kişiler çoğu yerde fotoğraf ve video çekmeseniz demiş biz de kameralarımızı kapatmıştık…

Kendileri çekindikleri için çocuklarını gönderiyorlardı.

Et paketini alan çocuklar ise; Podarak, podarak! (hediye, hediye) diye paketleri geride duran büyüklerine götürüyordu…

Bir anne; “Oğlum pakette et var.” dediğinde, “Anne ben eti çok severim…” diyen çocuğun yüzündeki mutluğunu nasıl tarif edeyim?


Bir tarafta, Kurban öncesinde daha çok kişiye et ulaşması için borca girip; "Benden bir tosun diyen yiğitler...", diğer tarafta bir paket et ile kazanılan sayısız gönüller

Kurbanlarımızı sadece, Allah rızası için kesmiştik ve yine sadece O’nun rızasını kazanmak için dağıtıyorduk…

Ne bir propaganda, ne de en ufak bir söylem…

Kurban omuzlarımıza yüklenmiş bir vazife ve bir kulluk borcuydu. Ne kadarını ödedik bilemiyorum…

Allah cümlemizin kurbanlarını kabul etsin…

YUNUS ERDOĞDU | KİEV -  yunuserdogdu@hotmail.com www.ukraynahaber.com

 
Toplam blog
: 2
: 185
Kayıt tarihi
: 14.04.14
 
 

www.UkraynaHaber.com Genel Yayın Yönetmeni   Uluslararası Türkmen-Türk Üniversitesi Ekonomi Bölüm..