Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '09

 
Kategori
Aile
 

Bir kuru kaleme sattığım annem, beni affet...

Bir kuru kaleme sattığım annem, beni affet...
 

Benim annem,güzel annem,beni al kollarına....


Çok heveslenmem ve de ısrarlarım nedeniyle, semt okuluna resmi olmadan gidiyordum.Daha 6 yaşımda idim. O yıllarda, çocuklar 7 lerinde başlıyorlardı ilkokula. Yani ‘okulculuk’ oynuyordum. Çok miniciktim. Yan komşumuzun kızın adı da ‘Candan’ idi. Okuldan çıkmış, o güzelim eski siyah okul çantamı sallaya sallaya eve dönüyordum. Mutluydum, havada Kasım ayının keskin soğuğu vardı. Karşıdan adaşım geliyordu. Beni görünce koşa koşa ‘Candan’ diye seslendi. Yanıma iyice yaklaştığında, ‘şu sokağın başında , bir kamyon bir teyzeyi ezmiş, ve de teyze ölmüş, senin annene benziyordu., siyah paltosu vardı’ dedi. Üstünden çok yıllar geçti. Çocuk yüreğimle, o an pek neler hissettiğimi pek anımsayamıyorum.’Ölüm ‘ ne demek ki, bilmiyordum pek, ama çok kötü bir şey olduğu kesindi. Koştum, koştum , nefes nefese ‘o köşeye’ gittim. Bir şey göremedim. Belki ‘o köşe’ başka köşeydi. İçimde korku vardı, ağlıyordum. Evimize koştum. Benden 9 yaş büyük canım ablam, ben ve anneciğim yaşıyordu evimizde . Annemle babam ayrılmışlardı. Bana annem çalıştığı için gündüzleri ‘küçük annem’ yani ablam, bakardı. Öylesine güzeldi ki anlatamam. Sapsarı, upuzun dümdüz saçları, yemyeşil gözleri vardı. Eve geldim. Ev kalabalık, ablam ağlıyor…O da daha 15 inde annemin yavrusu idi. ‘Ablam, annem nerede ‘dedim. Kafasını kaldırdı, gözlerini sildi, yerinden zorla kalkmaya çalışarak, kollarını uzattı. O yıllarda Ankara’da oturuyorduk. ‘Canım, annemiz İstanbul’a gitti, bak çantasını da unutmuş üstelik’ deyerek, anneciğimin cam kenarında duran siyah el çantasını gösterdi. Ama bana , ‘annen öldü’ demişlerdi. Bir şeyler yanlıştı ama ne?. ‘Hayır, annem, ölmüş, sen yalan söylüyorsun’ dedim. Ondan sonrası için , sadece tek tek kareler hafızamda..0raları es geçiyorum. Babam, haberi alınca , anında Ankara’ya uçmuştu. Babamdan çok korkar ve sevmezdim. Tüm akrabalarımız bizdeydi. Ağabeylerim, büyük ablam, eniştem ve bir sürü insan. Akşam her şey bittikten sonra, babam , ‘Candan’ı götürüyorum, bavulunu hazırlayın’ dedi. Nasıl yani ???. Bugün düşündüğümde, hak verebiliyorum, ama o yıllarda asla verememiştim. Kardeşlerim, anneciğimin ilk eşindendi. Ben tek idim. Babam ellimden tutup, evden çıkarken, çığlık çığlığa bağırıyordum. Küçük annemi odaya kapatmışlardı. Olamazdı, bir günde her şey değişmiş, çok sevdiğim iki annemden ayrılıyor , ve de çok korktuğum babamla, bilmediğim bir yere gidiyordum. Kimse beni ikna edemiyordu. Babam, küçücük ellerimden çekiştiriyordu. Babamın bedeni, kocamandı, adımları da çok büyük. Ve o sırada, eniştemin bir sorusu ile kendimi, annemi ve de tüm sevdiklerimi ‘SATTIM’. Ama dediğim gibi çok küçümendim.. ‘Kızım bak, babanla gezmeye gidiyorsun, biz de geleceğiz, söyle sana ne alayım?’ dedi. Hiç bir şey beni susturamamıştı. Hiç bir şey de oyalayamamıştı. Siz gençler, bilemeyebilirsiniz, ancak 1960 lı yıllarda, bir tarafı kırmızı yazan, bir tarafı lacivert yazan kuru boya kalemi vardı. ‘Ben o kalemden istiyorum’ demiştim. Otobüs garında, ne kadar uğraştı bilemiyorum, ama eniştem gitti ve ‘o kalemi’ bana temin etti. Elimde ‘o kalem’ sımsıkı, başka bir hayata yolculuğa çıktım. Hayatımın geri kalan olaylarını, belki parti parti yazarım, ancak bugün ‘Anneler Günü’. Bu yazıya başlarken, bir olayı aktarmak istemiştim. Hikaye nereden nereye geldi.

Yıllar yılı, her zayıflığımda, her güçlülüğümde, annemi andım. Her anneler gününde, ağladım , çokça annemi hissettim, aradım. Her ‘Anneler Gününde’ Ayşe’ ciğin (Zeynep Değirmencioğlu), TRT deki ‘Canım Annem’ filmini izledim.Yine bir ‘Anneler Gününde’, defalarca izlediğim, bu filmi izlemiş, yine hüngür hüngür boşalmıştım.Üniversitede okuyordum, ve 3 arkadaş bir eve taşınmıştık. O gün evde yalnızdım. Ağlamaktan bitap düşmüş, yatak odasına geçmiş, yatağıma uzanmıştım. Öğleden sonra 4 civarlarıydı Ben hala yatakta ağlıyordum. Birden, başımda bir el hissettim, tam iki kez çok kuvvetli bir şekilde, saçlarımı okşadı. ‘Herhalde ev arkadaşım, geldi, kapıyı duymadım’ dedim içimden. Kafamı kaldırdım, ‘KİMSE’ yoktu…İnanın uyumuyordum……………Gelen ‘ANNEM’ idi….

Bugün tam 50 yaşında, bir annenin ‘KUZUSU’ ve 18 yaşında bir kuzunun ‘ANNESİYİM’.Bugün televizyonu açmadım.O film oynuyor mu? bilemiyorum. Ancak ‘o film’ içimde oynuyor. Ve tv de oynamasını da istemiyorum . Annesiz bir sürü kuzunun, ağlamasını istemiyorum. O kuzuları, sadece güldürmek istiyorum………

Nur içinde yatın ! 'TÜM GİDEN ANNELER'...

 
Toplam blog
: 39
: 1366
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi 1982, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi,Yöneticilik İht..