Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '13

 
Kategori
Futbol
 

Bir lig, bir reçete

Bir lig, bir reçete
 

Bir lig, bir reçete


Süper Lig acısıyla tatlısıyla bittiğinden beri birçok futbolsever âdeta hayata küsmüştü. Üstelik futbol sektörüne paralel olarak diğer birçok spor dalı da tatile girmişti. Hâl böyle olunca milyonlarca sporseveri hayata bağlayabilecek tek bir şey kalıyordu: spor haberlerindeki çoğu yalan olan transfer haberleri... :) Spor kanalları ve siteleri durumu bildiklerinden ve belki de sadece sporseverleri düşündükleri için "kesinbilgi" olmadığından kesinkes emin oldukları transfer haberlerini bile haber yapmaktan geri durmadılar! :)

Eleştirmeme bakmayın... Gerçekten acıyorum bu kanallara-sitelere... Yılın bu mevsiminde işleri o kadar kesat oluyor ki büyük bir spor kanalı bile yaz boyunca boğaların üstünde üç beş saniye durmanın matah bir şey sayıldığı bir garip spordan medet umar olmuştu. :) Açıkçası bu garip spordansa yalan da olsa transfer haberleri yapmalarına razı oldum şahsen...

Nihayet... Spor camiasının geçen hafta Süper Kupa ile siftah yapmasının ardından Süper Lig başlıyor! Süper Kupa performansının ardından tüm heyecanıma rağmen geçen yıldan farklı şeyler beklemiyorum! Neden mi?   Futbol çok farklı değişkenleri olan bir spor. Süper Kupa sürecinde kendimce bu değişkenleri gözlemledim. Geçen yılla kıyaslayarak... Açıkçası görünen köy kılavuza hacet yok diyor! Gerçekten beklenti olacaksa değişkenlerin azıcık da olsa gelişerek değişebilmesi şart! Şimdi bu değişkenlere değinelim, izninizle.

Öncelikle spikerlerle başlamak istiyorum. Futbol üzerinde belki de en az etkisi olanlar spikerlerdir. Ama maç anlatırken heyecana doğrudan etki edebilme imkânına sahipler. Ve maalesef bazı spikerler derbileri dâhi amatör küme maçı anlatıyormuşçasına ruhsuz anlatabiliyor, internette dolaşan Arap Spikerlere imrenmemize neden oluyorlar! :) Spikerlere, "Biraz heyecan lütfen!" diyorum...

Spikerlere yakın ama onlardan daha etkili olabilen, olmak zorunda olan bir diğer değişken ise yorumcular... Bunların çoğu mevcut sporcu ve hakemlerin şartlarını kıskanan eski futbolcu ve hakemlerden oluşuyor. Kıskandıkları için sağ duyudan uzak kışkırtıcı yorumlar yapıyor, katkı sağlamaktan uzak kalıyorlar! Gerçekten dünyadaki benzerleriyle aynı kalitede iş yapabilen yorumcularımızı sorsam size... 1) Falanca, 2) Filanca diye başlarsınız belki. Ama 5'e varamazsınız! Yorumculara "Kaleminize azıcık kuvvet ama daha çok kalite lütfen!" diyorum!

Sahalar ve stadyumlar... Maalesef belirli bir standardımız yok. Var olan standarda uyan statlar ise üçle beşle sınırlı! Bırakın aileleri bekârlara dâhi uygun değil statların çoğu! Üstelik gezegendeki statlara göre çok pahalı! Küfrün ve de şiddetin son bulması için ailelerin statlara gelmesini istiyorsak başta TFF ve devlet büyüklerine "Daha fazla yatırım, daha fazla teşvik!" diyorum!

Hakemler... Ben de bir taraftar olduğum için... Ne desem de sizi kızdırmasam şimdi? :) İşin şakası bir yana en az futbolcular kadar etkili değişken hakemlerdir. Fakat futbolumuzun kalitesizliğinde en az payı olan da hakemlerimizdir. Nitekim dünyada da benzer hataların yapıldığı ama bizden kaliteli yedi ligi sayabilirim size. Hem de bir çırpıda! Yine de bazı hakemlere "Dünya liglerini özellikle hakemlerini izleyin!" diyorum.

Başkanlar... Onlara diyecek çok bir sözüm yok. Gerçekten bu konuda "Başkanlar 40 gün sussa, sporda gerilim biter!" diyen Sn Bakan'a katılıyorum. "40 gün sussunlar... Yeter!" :)

Hocalar... Evvelâ geçmişlerini hatırlasınlar ama geçmişte kalmasınlar! Gençlere önem versinler ama sadece kâğıt üstünde değil! Günü kurtarma adına başkanların üsluplarına heves etmesinler! Gerekirse başarıyı yeniden tanımlasınlar ama ilkelerinden ödün vermesinler... Bonservis bedeline değil performansa önem versinler... Söz konusu rakip olduğunda hadlerini bilsinler... Rekabeti bilsinler ama "Fair Play'i tercih etsinler! Konuşsunlar ama germek için değil!

Futbolcular... Oynasınlar! Mahalle arasında oynadıkları gibi heyecanla! Yarın yokmuşçasına! Aldıkları milyonları unutsunlar... Ama rakibe saygı duysunlar... Taraftarı sevsinler ama gerçekten! Konuşsunlar da... Ama çok değil! Nitekim işleri bu değil!

Taraftarlar... Takımlarını desteklesinler, iyi olmayanı eleştirsinler! Ama önce öz eleştiri yapsınlar! Kendileri işlerinde ne kadar iyi? Bunu kendilerine sormadan kimseyi eleştirmesinler! Tepkilerini ortaya koymadan önce annelerini, eşlerini ve de kızlarını düşünsünler... Sporu düşünsünler... Sporsever olduklarını unutmasınlar! Empati falan da diyeceğim ama zorlamaya gerek yok! :)

Son yıllarda sadece gerginliklerle, küfürlerle, kavgalarla ve şikelerle gündeme gelen futbolun bir spor dalı olduğunu tekrar hatırlamamız için aklıma ilk gelenler bunlar... İşe yarar mı bilmiyorum... Ama bu tip reçeteler teoride kalmaya devam ederse ligimizin kalitesi de gerilemeye devam edecek! Bunu çok iyi biliyorum!

 
Toplam blog
: 103
: 409
Kayıt tarihi
: 10.09.10
 
 

Kısaca kendimi tanıtacak olursam "Evlat, eş, baba, öğretmen, yönetici, yazar ve tabii ki okur." y..