Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '08

 
Kategori
Dostluk
 

Bir Mardin Anısı

Bir Mardin Anısı
 

Ülkemizin her bir köşesinde ülkesi için çarpan yürekler olduğu müddetçe...


Bir milleti bölmek, birbirine düşürmek için; dil ve din gibi iki hassas konu, emperyalist güçler için bulunmaz unsurlardır. Emperyalizmin "böl, parçala ve yönet" taktiği tarih boyunca çeşitli ülkelerde uygulanmış ve amacına ulaşmıştır.

Asırlar boyu, aynı toprağı aynı tarihi paylaşmış, birbirinden kız alıp vermiş Türk_Kürt toplulukları Cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemlerde zaman zaman birbirine düşürülmeye çalışılmıştır. Ancak, 80 sonrası, gizli gizli yanan ateş açığa çıkmış; canlar yanmaya, ocaklara ateşler düşmeye başlamıştır.

80 öncesinde; komşuluk ilişkileri; kız alıp vermeler, dostluklar sırasında, sıradan insanların aklına hiçbir şekilde etnik kimlikleri sorgulamak, araştırmak gelmiyordu.


Eşimin çocukluğunun büyük bir bölümü, babasının görevi nedeniyle Diyarbakır, Mardin'de geçmiş. Eşim 1965 civarındaki Diyarbakır'ı bugünün batıdaki bir kenti gibi anlatıyor." Dilan sineması vardı, ailece gidilirdi, yine bir parkı vardı ailece gidilen. Asker, sivil halk karışık bir şekilde oturur en ufak bir olay, kavga olmazdı " diyor. Kürt ev sahibini anlatıyor. "Adamın minibüsü vardı hafta sonu akşamlarında babama al çocukları gezdir derdi, babam bizi alır minübüsle gezdirirdi" diyor.

Mardin 'de bulundukları sırada da Türk- Kürt dostluğuna örnek, unutamadığı anısını şöyle aktarıyor."Babamın eski bir arazi jipi vardı. Onunla hafta sonlarında Nusaybin' e gider; hem gezer hem alışveriş yapardık. Yine bir gün Nusaybin'e gitmek üzere, annem abim, babam ve ben babamın jipine bindik. Suriye sınırında aracımız su kaynattı. Bir su kaynağı bulduk. Suyu koyacak kap bulamadığımız için çizmemi çıkarıp onunla su alıp araca koyduk ama araba çalışmadı. O sırada yöredeki kürt ağalardan biri kendi jipi ile bizim yanımıza geldi. Babamın itiraz etmesine rağmen annemle beni ve ağabeyimi başka bir araçla evlerine gönderdi. Babamla kendiside bizim jipi yaptırmak üzere kendi arabasıyla çektirerek şehre gittiler. Babam önce annemle bizi götürmelerine cesaret edemedi ama bir anlamda çaresiz kaldığı için ağanın ısrarları karşısında bizi göndermek zorunda kaldı. Daha sonra babam da ağa ile birlikte eve geldiler. Ağa bizi 2 gün evinde konuk etti."

Biraz önce dinlediğim haberlerde, bir pkk itirafçısının sözleri, oyunun gerçek yüzünü yansıtıyor. "Bu bir Türk-Kürt sorunu değil, bu bir ermeni sorunudur... "

Şehit binbaşımız Süleyman Can'ın oğlu Onur Can "Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, bizi birbirimize düşüremeyecekler" diyerek hepimize ne kadar anlamlı bir mesaj verdi. Ne yazık ki, 15 yaşında bir çocuğun, babasının cenazesi kaldırılırken söylediği bu gerçeği, hala görmeyen, görmek istemeyen insanlarımız var. Ne; içimizdeki Türk-Kürt fanatik milliyetçileri ne de bizi bölmek isteyen güçler şu gerçeği göremiyorlar:

Türkiye mozayiğinin içinde çeşitli renk ve şekillerin olması: onun bir bütün olarak algılanmasına engel olmadığı gibi tam tersine bu çeşitlilik, daha da sağlam, birbirini tamamlayan bir yapının oluşmasını sağlıyor.

Saygılarımla...

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..