Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '11

 
Kategori
Öykü
 

Bir masal

Bir masal
 

Hüznü gölgelerin arasında kalmıştı. Yaşadığı gerçeküstü darbelerin beyninde oluşturduğu korkular bile yansıtmamıştı o an yaşadığı ve hissettiği duygusunu. Arka Arkaya ölümler ve iç dünyasının oyunları hissizleştirmişti onu. Kim haklı kim haksız önemsemeden kapıyı çarparak kendini sokağa attı. Aldatılan bir adam, herkesin boynuz işareti yapacağı bir adam olmak mı ağırlaştırıyordu durumu yoksa acizlik miydi kendi de bilmiyordu. Büyük bir acı yaşıyordu. Büyük bir ağaç devrilmiş, büyük günahlar ayuka çıkmıştı. O büyük gördüğü bedeni un ufak olmuştu bu son darbe karşısında. Ölmeyi, öldürmeyi, ayrılmayı, süründürmeyi geçirdi aklından sürekli olarak. 

Şuursuzca havaalanına yöneldi, hiç düşünmediği bir şehre biletini aldı. İzmir'e gitmek değildi amaç, aslında büyük bir iş yükü altında eziliyordu ve son günlerde Gaziantep'e bir iş bağlantısı için gitmesi gerekiyordu. Yüzünü solgun gören hostes, nasıl olduğunu sormak için yanına yanaştı. İlk yolculuğunuz sanırım ve telaşlısınız, tansiyonunuza bakmama müsade eder misiniz diye sorusunu birkaç kez yineledikten sonra Korhan kendine geldi ve iyi olduğunu söyledi. Aklından bir şeyler geçtiğini belli eder gibi başından savmak için konuştuğu belliydi. Hostes üstelemedi. 

İzmir'in sıcak havası bile kendini iyi hissettirmiyordu. Tek düşüncesi intikam almaktı ya da intihar etmek. Birkaç günlük hezeyan kendini sessizliğe bırakıyordu. Artık intikam almayı düşünmüyordu ama kesin olarak boşanmayı aklıyla da duygularıyla da tasdik ediyordu. Boşanacak ve başka bir şehirde hayatını sürdürecekti. Öyle ya namusu lekelenmiş ve boynuz takılmış bir erkek olduğunu nasıl olsa herkes öğrenecekti... Her gece ayrı kadınla içindeki nefreti söndürmeye çalıştı. Her gece farklı deneyimler yaşayıp, en doruk noktadayken karısının ismini sayıklıyordu.Nefret mi yoksa aşk mı anlaşılmıyordu. Bazen gecenin karanlığında birlikte olduğu kadının canını acıtmak için dövüyor böylece karısının intikamını almış sayıyordu kendini, bazen de içli içli ağlıyordu yalnız içki şişeleri arasında. Böyle geçirilen bir hafta sonunda tesadüfen tanıdığı biri tüm hayatını tüm düşüncelerini tüm duygularını değiştirip kendi benliğini bulmasını sağlamıştı. Oldukça paspal ve eski kıyafetleriyle yüzüne bakılmaz biriydi bu esrarengiz varlık. Orta yaşlarını henüz devirmiş, bir dikiş tutturamamış, kendini insanlara, onların mutluluğuna adayan biri olup çıkmıştı. İzmir'de kaldığı bir ay boyunca, bu kötü görünüşlü adam hayatının en verimli günlerini yaşatmıştı Korhan'a. Garip bir samimiyet doğmuştu aralarında. Korhan tüm inançlarını yitirdiği bir zamanda bu adama bu kadar kolay kandığı için şaşırıyordu kendisine ve adama. Adını hiç öğrenemediği bu şahıs durmadan kendini sorgulamasına yardımcı oluyordu. Özellikle de karısının aldatması konusunda kendinde bir ihmalkârlık olup olmadığını anlamasına kendi fikirlerince yardım ediyordu. Bazen Korhan'ın unuttuğu ya da zor zamanlarında adını hatırladığı Allah'tan bahsediyor bazen Mevlana'nın güzel vecizelerinden örnekler veriyordu. Kimi zaman da kuran'dan bir sûreyi okuyor sonra onun üzerine açıklamalar yapıyordu. Korhan tamamen temizlenme sürecinde olduğunu ve bu kişinin Allah tarafından kendisine yardım etmek üzere gönderildiğini düşünmeye başlamıştı. 

Tam bir işkolik olan Korhan 40 yaşındaydı ve bu yaşına kadar böylesi bir arkadaşlığı hayalinden bile geçirmemişti. Şimdiye kadar dini konularda da kitap okuyacak ya da araştıracak kadar vakti olmadığını düşünüyordu. Bu adamla geçirdiği süre zarfında, tüm hayatını gözden geçirdi, hatasının nerede olduğunu bulmaya çalıştı. En önemlisi, karısı ile ilgili bir karar vermeden önce onunla iki medeni insan gibi hatta sadece dost, arkadaş gibi konuşmasının doğru olduğuna inandı. 

Böyle kısa bir aydınlanma sürecinden hemen sonra yeniden İstanbul'a hareket eden bir uçağın içindeydi. Daha sakin, daha umutluydu. Tek üzüntüsü, yaşam koçunu kaybetmiş onu arkasında bırakmış olmasıydı. Eve yaklaşırken adımları geri geri gidiyordu. Yüzleşme korkusu ve kendini hazır hissetmeme dürtüsü kaplamıştı bedenini. Elleri titreyerek kapı zilini çaldı ki hep kendi anahtarıyla açardı kapıyı ve karısına neredeyse gider sarılır kokusunu içine kadar çekerdi. Özlediğini belli edecek kadar romantik ve duygusal bir erkekti Korhan. Kapıyı karısı açtığında şaşırdı karşısında Korhan'ı görünce. Kaç haftadır nerede olduğunun hesabını sormak ise kendince en saçma şey olurdu. Gözde'nin üzerinde sabahtan beri hala çıkartmadığı gece kıyafeti vardı. Sanki birini bekler gibiydi. Soğuk bir merhaba kelimesinin ardına saklanmıştı o büyük sevdası. Soğukça merhaba demişti sevgilisi, kocası, her şeyi. 'Konuşmamız lazım' dedi sertçe Korhan. Gözde ürkmüştü bu sesten. Yıkılmak üzere olan bir adamı görüyordu karşısında. Sanki yabancıydı, sanki o kocası değil de hiç tanımadığı biriydi. 'Ne konuşacaksak sonra konuşalım sevgilim' deyip adama yanaştı, dudaklarından öpmeye başladı. O an içinde o iğrenç duyguyu hissetti Korhan. Aynı cilvelerle bu istekle başkasını da öpmüş hatta bir başkasına da sunmuştu kendine ait hissettiği bedeni. İğrendi, hem kendisinden hem de sokak fahişesine benzediği için karısından iğrendi. Kuvvetlice itti Gözde'yi. Tam elini kaldırdı vuracaktı ki zor tuttu kendini. Gözde ile üç yaş vardı aralarında. Gözde umursamaz davranıp kocasını yatıştırmaya ve cilveleriyle onu baştan çıkarmaya çalıştı. Vur istersen Korhan'ım, başkası dokunamaz ama senin vurduğun yer acımaz diyerek üzerine gitti kocasının. Elini kocasının boynundan aşağı götürürken boynunu öpmeye başladı. Gevşemesi için kulak memesini emmeye başladı. Öyle sert bir duruşu vardı ki Korhan'ın, kim gelirse gelsin yumuşamazdı ama karısının bir hareketi, bir öpüşü allak bullak edebiliyordu onu. Sonunda gevşemişti, içindeki iğrenç dürtülerle karşılık vermek için zorladı kendini. Yatak odasına gittiklerinde o yatağın içinde bir başka erkeği düşünmek deliye çeviriyordu, tüm beyni yerinden oynayacakmış gibi oldu. Karısını yatağa öyle bir fırlattı ki, Gözde ne olduğunu şaşırdı. Ardından çırılçıplak soydu Gözde'yi ve nefreti dışarı vurmaya başladı elinde olmadan. Vurmaya başladı Gözde'ye. Kadının ağzı burnu kan içinde kalmıştı ama gene de sesini çıkarmıyordu. Öpmeye devam etti hızlı vuruşlardan kaçabildiği kadar. Vur vur ama pişman olacaksın, gene de istiyorsan vur ama benimle ol, şuan her şeyden çok ihtiyacım var senin tenine, her şeyden çok ihtiyacım var varlığına diyerek ağladı. Korhan dövmeyi bırakıp birlikte oldu karısıyla. Ona da böyle mi diyordun, ona da böyle mi yalvarıyordun kahpe, söyle hiç mi acımadın bize, bu yatakta, bu mabedimde bana nasıl yaptın diye bağıra bağıra birlikte oldu Gözdeyle. O daha mı iyiydi sevişirken, o daha mı çok arzuluyordu seni, o daha mı çok okşuyordu kahrolası bedenini diye ölüm sorularını sıralıyordu ardın sıra. Seni sevmiyorum ve senden boşanmaya karar verdim lakin önce seninle konuşmak istedim dediği anda kendini yatağa bıraktı. Rahatlamış ve gevşemiş küçük masum bir kedi gibi kıvrılmıştı yatakta. Saatler sonra uyandığında çoktan gece yarısını vurmuştu saatler. Karısı yıkanmış ve gece kıyafetlerinden arınmıştı. Yüzünde bir iki kırmızılık hala duruyordu. Tokat izlerini görür görmez Korhan başını öne eğip affetmemiş ve gururlu edasıyla önemsiz bir şeymiş gibi özür diledi. Gözde mülayim ve güzel bir edayla mühim değil, bu senden yediğim ilk dayak ve nedenini tahmin ettiğim için sorun etmiyorum. Yoksa hayatında bir fiske vurmamış insansın. Dün ben de çok üzerine geldim birlikte olmak hususunda. Senin böyle tepkiler verebileceğini seziyordum. Ama konuşmaya başlamadan önce seni yeniden ilk günkü gibi yaşamak istemiştim, seni ilk günlerdeki gibi hissetmek istemiştim, sana ait olduğumu bir kere daha hatırlamak istemiştim dedi boynunu aşağı eğerek. Şimdi konuşabiliriz Korhan. Ama şimdiden söylemeliyim ki tüm düşüncelerinde yanıldığını anladığında gerçekten özür dileyeceksin lâkin belki de ben seni affetmeyeceğim diyerek iki kişilik koltuğa oturdu. Korhan bunu bir utanmazlık gösterisi olarak görmüştü. Aldatan bir kadından bu kadar rahat hareketler görmek şimdiye kadar olan Gözde'yi daha da küçültüyordu önünde. Korhan da karısının karşısına diğer iki kişilik koltuğa oturdu isteksizce. Bir süre sustular, sadece baktılar birbirlerine. Ne kadar da güzeldi Gözde. Gözleri ağlamaktan şişmiş olsa bile kusursuz bir güzelliği vardı. Hala delice seviyordu karşısında hayasızca oturan kadını... 

'Ben seni aldatmadım' dedi Gözde ve bu sözleri duyar duymaz çıldırır gibi oldu Korhan. Sus lanet olsun, sus diye bağırdı. Gözlerimle gördüm seni, onun altında inliyordun. Bu kadar yalancı, pis bir ruhun olduğunu görebilmiş olsaydım yemin ediyorum seninle evlenmezdim dedi o bağırtılar arasında. Bu laf incitmişti Gözde'yi. Kocasının çaresizce karşısında bu kelimeleri söyleyebildiğine şaşmıyordu ama bu lafı da tahmin etmiyordu. 'Demek evlenmezdin, öyle mi?' diye ürkekçe sorarken ağlamamak için zor tutuyordu kendini. 'Evet' diye tısladı bir yılan gibi, kocası. O zaman dinle Korhan dedi ve anlatmaya başladı. Masalı anlatmadan önce senden tek bir şey rica ediyorum dedi kadın. 'Neymiş' 'Masal bitmeden ağzını bile açmamanı istiyorum senden' bu istek karşısında kocası 'ben masalla fasalla oynayamam adam gibi konuşacaksan konuş diye çıkıştı. Senin İzmir'de olduğunu ve orada biriyle tanıştığını biliyordum dediği anda, Korhan havaalanından ismini arattığında nereye uçtuğunu tahmin edebileceği için buna şaşırmamıştı da orada biriyle tanıştığı hususunda oldukça şaşkındı. Sessizce dinlemeye devam etti dinlemeye. 'İki sene önce evlendik seninle hatırlıyorsun değil mi? Evet hatırlıyorsun tabi, benimle ilgili detayların hemen hiçbirini unutmadığını biliyorum. Sen ünlü olmaya çalışan bir işkoliktin evlendiğimizde. Ve hala da öylesin. Bazen öyle oluyor ki sana ulaşamıyorum bile. Bazen öyle oluyor ki gözlerini işlerinden başka bir şeyle boyayamıyorum. ve endişeliydim açıkçası. Bu evlilik aşk değil de mantık evliliğiydi sanki. En son bana ne zaman içtenlikle güzel bir söz söyledin hatırlıyor musun? En son hangi gece yatağa benimle beni uyutarak girdin? Ve hangi bir zaman diliminde benim neyim olduğunu sordun? Ha evet sordun sorduğun zamanlarda da gerçekten yatacak derecede ateşliydim ve hastaneye gitmem gerekiyordu. Sanki beni severek almamışsın da paralarımız dışarı gitmesin diye aldığın bir akraba kızıydım senin gözünde. O derece yükselme amacı taşıyordun. Lâkin benim iç dünyamın, akşamları kapıyı anahtarınla açıp benim olduğum yere gelip beni öpmek ve kokumu içine çekmek olduğundan ibaret sanıyordun. Geleceğimiz hakkında tek kelime konuşmadan bugüne geldik farkında mısın? Evlendikten sonra gelecek ile ilgili planlar yok sanılıyor. Sanki bir genç kızın dünyasında tek gelecek evlilikten ibaretmiş gibi. Ve bunun gibi daha pekçok kaygı taşıyordum bünyemde. Bir ara ayrılmayı düşündüm ama annen Ümmü beni vazgeçirdi. Seni sevdiğimi görmemi sağladı her defasında. Bir çocuk veremediğim için mi bu derece işkolik diye çok sordum annene. O da yanıtsız bıraktı sorumu, çaresizdim. Annen ve babanla birlikte böyle bir plan hazırlamak zorunda kaldık sana. Çünkü artık bir aydır hayatım daha da farklılaştı. Sana dair kaygılarım üçümüz adına da fazlalaştı. Üçümüz kelimesini kavrayacak mantıkta değildi o an için Korhan. Şaşkındı. Duydukları onu şok etmişti. Senin o gece yatakta gördüğün bir kabarıklıktan başka bir şey değildi. Bir iki yastığı üst üste koymayı ve benim yatakta olduğum imajını vermeyi baban akıl etmişti. Hepimizin tek istediği senin evinde işlerinden uzak olmanı sağlamak, bizlere daha güzel sevgini hissettirmek olduğunu sana göstermekti. Kendine hafif gelir gibi olmuştu Korhan ve annem ve babam mı planladı bunu yani? Bizlere derken ne demek istiyorsun? Bu sorusunu duymamış gibi devam etti konuşmaya Gözde. Evet annen ve baban da bu işin içindeydi çünkü senin gelecek günlerimizde bana ve ona işkolik sevgisi dışında bir şey veremeyeceğinden endişe ediyorlardı. 'Yalan üzerine yalan söylüyorsun ve ben de aptal bir aşık gibi seni dinlemeye devam ediyorum' diye bağırdı adam. O gece kabarıklık filan yoktu, bizzat gördüm ikinizi, ve senin bir aşağılık kadın gibi inlemelerini duydum' O an arkadan aynı inlemeler gene duyuldu. Korhan şaşırarak etrafına baktı. Babası müzik setinin sesini açıp yanlarına gittiğinde Korhan sinirden yerinden fırladı. Hepiniz bu kadına ayak uydurmuşsunuz, hepiniz bu yalanın arkasındasınız, kahrolası kadın diyerek kin ve nefret dolu gözlerle baktı karısına. İhsan Bey, gelininin elini elinin içine aldı ve olayı anlatması için destek verdi. Gözde anlatmaya devam etti. 'Ben sadece geçinebileceğimiz ve olursa doğacak çocuğumuzun geçinmesi kadar para istedim, asla yüksek şeylerde değildi gözüm. Seni sevmiştim, seni hala delicesine seviyorum. Sen inanmasan da. Seninle aşk evliliği yaptığımı sana anlatmak istedim sadece. Ben senin paranı değil, seni istiyorum ve çocuğum da senin şefkatini ve sevgini isteyecek. Sen şu halinle bir şirkette hala tutunmaya çalışan ve yükselip o şirketin ortağı konumunda olmak isteyen bu halinle ne bana istenilen kocalığı ne de çocuğuna para dışında o büyük sevgini veremezsin. Korhan beyninden vurulmuşa dönmüştü. Çocuk mu dedi aciz ses tonuyla. 'Dünden beri işe gitmediğin için milyonlarca iş çağrısı değil her an benimle olduğunu belirten mesajlar ve çağrılar almanı istiyorum bu çok mu?' Hakikaten dünden beri hatta haftalarca ufak çağrılar alıyordu iş yerinden ama karşılık vermemişti hiçbirine. Şimdi çağrı seslerini daha net duyuyordu. Ama kıpırdamadı yerinden. Bir şirketin ortağı olma çabanın dışında herhangi biri gibi olsaydın ve o işi benimsemekle benimsememek arasında kalmış olsaydın bunlar olmayacaktı. Daha çok para hırsı gözlerini kör ettiği için iki senedir iletişim kuramadım seninle. En sonunda da buna sen bizleri mecbur ettin' O anda Ümmü Hanım içeri girdi ve o da gelininin yanına oturdu sessizce. İçten içe ağlıyordu sanki kadıncağız oğlunun haline. 

'Ben seni aldatmadım ve aldatmam da, çünkü hayatımı uğrunda çürütecek kadar çok seviyorum seni, bana vurduğun an sinirinin az da olsa geçmiş olabileceğini düşünebilecek ve umursamayacak kadar çok seviyorum seni Korhan' dediği an gözlerinden yaşlar süzüldü. İhsan Bey de saklamaya çalıştı yaşları. 'Sadece senin karın olma sıfatını taşıdım hep, iş adamı Korhan Saki'nin karısı diye anıldım hep. Oysa sevgini hissetmeyi milyonlarına tercih etmişimdir hep. 'O geceden sonra İzmir'e gittiğini öğrendikten sonra, sana kendini anlatacak, kendi kendini sorgulamana yardımcı olacak bir rehbere ihtiyacın vardı. Bunu da sağolsun annen Ümmü halletti. Tanıdığı bir psikolojik danışmanı İzmir'e sana yönlendirdi. Ve sonrasında işte bugündeyiz' diyerek bitirdi sözlerini Gözde. Yaşından çok daha büyük şeyler yaşamış gibi bir hali vardı. Kestirip atmak yerine, kocasının uyanmasını sağlamış olmasının da gururu vardı minyon gövdesinde. Annesi konuşmaya başladı Korhan söze atılacakken, bizim anlattığımız bir masaldı oğlum. Ama hiçbir yerinde yalan yoktu. Bu da en son ispatımız sana dedikten sonra kapıya doğru baktı. İçeri o en son gördüğünden daha temiz giyimli ve daha saygın duran ama yüzü mimikleri hala aynı muziplikte olan isimsiz kahraman girdi. 'İki aylık hamileyim, ve sana bunu ancak bugün söyleyebilirdim, yani gözlerin açıldığında, bizleri önemsediğini düşünmeye başladığında' dedi Gözde ve kocasının dizleri dibine çöktü. Kocasının yüzünü elleri arasına aldı, tebessümle 'seviyorum seni' derken de gözyaşlarını tutamadı. Sonra da 'of aman annelik ne zormuş, hemen de ağlıyor insan' diyerek gülümsedi. Korhan ne diyeceğini, ne yapacağını şaşırmıştı. Düşüncelerine mi lanet yağdırmalıydı yoksa gece karısına hor davrandığı -hem de hamileyken- için elleri kırılması için dua mı etmeliydi? Karısının yüzüne, o kan dolmuş yerlere dokundu sonra da elini karısının karnına götürdü. Özür diledi, karısının eline küçük bir buse kondurdu. Affet beni senden şüphelenmek beni hayata küstürdü, sana öyle nefret dolmuştum ki, geceden beri söylediklerimi cahilliğime ver. Bundan sonraki geleceğimizi ve en önemlisi bebeğimizi konuşabilmek için bize fırsat ver. Hayatımda sizden daha önemli hiçbir şey olmayacak bundan böyle' deyip karısını göğsüne bastırdı. Bu sahnenin ardından babası İhsan Bey 'eyvah gelin, gene yandık bu sefer de hiç iş yapmadan evde oturmaya kalkarsa' diye söylediği an herkes kahkaha attı. Gözyaşları ve tebessüm karıştı birbirine. O günden sonra iş saatleri dışında, kimse Korhan'ı dosyaları arasına gömülü bir vaziyette görmedi. 

Şimdi sene 2013 ve güzel kızları Gülşah Duru ile birlikte mutlu bir hayat sürüyorlar. Artık Korhan karısına daha fazla ihtimam gösteriyor o geçen iki seneyi unutturmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor... Gülşah mutlu bir ailede doğduğu için kendini daima şanslı hissedecek... 

18.04.2011 16:29 

 
Toplam blog
: 74
: 546
Kayıt tarihi
: 21.04.07
 
 

1980 doğumluyum. Kamu Yön. Bölümünde okumaktayım.. Kelimelerle oynamak en büyük zevkimdir. Kelimele..