Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '10

 
Kategori
Deneme
 

Bir meczup tanıdım ben_1

Bir meczup tanıdım, kırkımdan sonra. Pahalı urbaları ile günlük yaşamın içinde dolaşıp durur. Bakar çevresindekiler ve derler ki “ne kadar ciddi, oturaklı bir adam”. Hani bazı zamanlarda çılgınlıklar yapmışlığı da vardı aslında. Buna tanık olmuşlardı ama yapıştırdıkları etikete gölge düşürmemişti hiç. 

 

Ben dahi bu adama yıllar boyunca aynı gözle baktım. Hep ama hep ne kadar aklı başında ve tutarlı bir insan olduğunu söyledim hem ona hem kendime. Çok da samimiydik aslında, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi, hani derler ya sanki ayrnı bedende iki ayrı ruh gibi. Yok, bu benzetme yanlış oldu, iki ayrı bedende vücut bulmuş iki ayrı insan ama “kanki” kıvamında. 

 

Örneğin ben, hiçbirşeyimi gizlemedim ondan ve o da benden. Bazen yaptıkları ya da düşündükleri çok uçuk gibi gelirdi bana. İşte bu zamanlarda ben hep derdim ki yine uçma boyutuna geçti. Ona sorduğumda ise “boşver ya felsefe yapıyoruz işte” deyip geçiştirirdi konuyu. Hani düşünsem azcıkın yani kafa patlatsam bu durumlarda belki de bunları söyleyebilen biri ile nasıl bu kadar yakın olduğumu sorgulardım. 

 

Yapmadım ama bunu, sorgulamadım yani. Yani aklımın ucundan bile geçmezdi karşımdakinin bir “meczup” olduğu. 

 

Oysa bilirdim ve tanık da olmuştum gençlik dönemlerimizde onun bu hallerine. Ama dedim ya aklımın ucundan bile geçirmedim. Hatırlayabildiğim en eski vukuatı (yani şimdi öyle olduğunu ancak yorumlayabiliyorum), 18-19 yaşlarındaydı. İkimiz de genciz, biraz ucarı, biraz serseri. Ama sağlamız siyasi görüş olarak. Yani teori tamam da pratik için aynı şeyleri söyleyemeyiz. Biraz aklımız karı, kız muhabbetlerinde daha çok. Bir de belki o yaşlar gereği azcıkın da ateist olmayı veya çevredilerin öyle görmesini önemser durumdayız. Bunu kanıtlamak için birkaç teşebbüsde de bulunmadık değil. Ben bunu yaparken, yani şimdi anlatacağımı o da bana eşlik etti ama sadece şeklen. Zira o günü tekrar andığımızda neden eşlik ettiğini ancak gerçekte ne hissettiğini söyledi. Azcıkın günah çıkarma seanslarına başladık anlayacağınız. 

 

Kandil gecesiydi, tv de mevlik programı vardı adını hatırlamadığım bir camiden naklen yayın yapılıyordu. Evde aynı yaşlarda 5 kişiydik. 3 kız 2 erkek bir de o. Havlamış binbeşyüz kızların gözünde. Hele onun ve benim havam müthiş. Gençlik aklı işte bu havayı pekiştirmemiz lazım diye düşündük sanırım. Normal zamanlarda zaten içki içerdik. Hem o serhoş halimizden keyif aldığımız için hem de racon nedeniyle. Ama o gece ilk defa bir kandil gecesi içki içtik. Hem de mevlit programından ara ara seyrederek. Arada bir de yorumlar yaparak. Ateist olmak iyi prim yapıyordu zira. 

 

Oysa içmizde fırtınalar koparmış o gece. Ben benimkini biliyordum ama aldırış etmiyordum. Oysa aynı fırtına onun yüreğinde de varmış. Ben ailemi düşünüp nasıl böyle bir şey yaptığıma anlam veremeyip vicdan muhasebesi yaparken o kendi içinde işin çelişkilerini sorgularmış. Dermiş ki; içmesem şimdi bir sürü şey söylecekler bana. Bir sürü soru ve verilmesi gereken bir sürü cevap. Onlarla bunları tartışmanın anlamsızlığı bir yanda bir yanda gruptan ayrılma psikolojisi. Oysa onun yaradan ile ilgili hiçbir şüphesi yoktu ve yaptıklarımız gerçekten onun gözünde rezil birşeydi. Dini bilginin getirdiği cehalet ile şöyle geçirmiş aklından; “aşk badesi içmiş olayım, bunu içerken”. Bu düşünce biraz rahatlattı onu ama sonraki zaman diliminde öğrendiği bilgiler ile “aşk badesi” kavramının sadece Yaratan’a duyulan bağlılığın ve teslimiyetin serhoşluğuna verilen sıfat olduğunu öğrendiğinde binlerce kez pişman olmuş.  

 

Yaşanan yaşanmış ama pişmanlık faydasız. 

 

İşte o zaman farkına varmış meğer. Meğer o güne kadar ona anlatılan şeylerin gerçekle ilgisi olmadığını. O günden sonra da karar vermiş söylenmeyenleri öğrenmeye. Öğrenmeye ve öğrendiklerini paylaşmaya karar vermiş. 

 

Özetle, çevresinde gördüğü dindar kisveli adamlar gibi görünmeden ama ruhundaki aşk badesinin sarhoşluğunu seçti. Yani pahalı urbalar içinde bir mezcup oldu. 

 

Ali ALTAN 

 

Silivri  

 

17 Ağustos 2010 

 
Toplam blog
: 71
: 606
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

1967 Yakacık doğumluyum. H.Ü. Edebiyat Fakültesi'nde 2 yıl öğrenimden sonra İ.Ü. Arkeoloji ve San..