Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '09

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Bir mesajınız var

Bir mesajınız var
 

Sanırım internete bağlı olan hemen herkesin güne başlarken yaptığı ilk şey maillerine(!) bakmak oluyordur. Ben de ilk olarak maillerime bakıyorum. İşle ilgili olanlar elbette öncelikli oluyor ama bazen iş mesajları bile önceliğini kaybediyor. Acaba bana kim, ne mesajı atmış diyorum. Oturup okuyorum. Sanırım siz de aynısını yapıyorsunuzdur ama hiç nedeni hakkında düşündüğünüz oldu mu? Bu mesajların size neler verdiğini düşündünüz mü?

Öncelikle mail kelimesini bir açalım, ingilizce kelimenin birkaç Türkçe karşılığı var, mesaj, e-posta yada sadece posta! Neden Türkçe'sini kullanmıyoruz? Sürekli mail diyerek dilimizin içine ediyoruz?

Ve sonrası... Gelen hazır cevaplarla kendi dünyamızdan ve gerçeklerden uzaklaşıp başka dünyalara kaçmaya çalışıyoruz. Arkadaşlarımdan mesaj aldığımda onların ruh hallerini, durumlarını, yaşadıkları sorunları, bunlarla ilgili düşüncelerini, hayatla olan mücadelelerini öğrenmek istiyorum. Genellikle karşıma ruhsuz ya da başka ruhların yazdığı ve benden uzak olan mesajlar geliyor. Çoğu zaman ben de kendimi kaptırıyorum ve bir bakıyorum günün en verimli zamanları geçip gitmiş.

Beni kimler hatırlamış diyoruz ve boş mesajlarla kendimizi avutuyoruz. O anda arkadaşımın düşüncelerini, dertlerini, ruh halini bulamıyorum. İletişim kurmaya çalışıyoruz ama iletişim çağında iletişemiyoruz. Sadece kendimizi kandırıyoruz ya da başkalarının kendisini kandırmasına yardımcı oluyoruz.

Hazır bir mesajı okuyup da beğendiğimde en azından "bende şu duyguları uyandırdı" diyerek not ekleyip göndermeye gayret ediyorum. Hani bu mesajı okuduğumda bari en azından benim ruh durumumu bilsin istiyorum.

Ben hazır posta istemiyorum, arkadaşlarım ruhlarını, duygularını, düşüncelerini, bazen kızdığındaki küfürlerini, bazen de sevdiğinde yazdığı şiirlerini, şair yanını, bazen arkadaşça öğütlerini, bazen bir baba veya anne olarak endişelerini anlamak istiyorum. Ruhsuz bir dünyada iletişim kurmaya çalışıyorum ve arkadaşlarımı arkadaş olarak, dost olarak hissetmek istiyorum.

Milliyet Blog'daki en güzel nokta, kişiler bir yerlerden alıntı bile olsa içine kendi duygu ve düşüncelerini yazarak yorumlarını paylaşıyorlar. Buradaki okur kitlesi aynı zamanda eli kalem tutan, klavye kullanan insanlardan oluşuyor. Yorumları büyük bir zevkle ve heyecanla okuyorum. Birileriyle iletişim kurmak kadar güzel bir şey var mı?

Bu konuyu aslında biraz daha derinden incelemek gerekir. Özellikle işin psikolojik yönünü... Sizler de bu konuda başka yerlerden alınmış postaları değil, kanlı canlı düşüncelerinizi paylaşırsanız konuyu zenginleştirmeme katkı sağlayabilirsiniz. Şimdi işler ve işle ilgili postalar beni bekliyor.

Ve bunların hepsini mesajlarınızda, postalarınızda okumayı temenni ediyorum. Bilmem ki, çok şey mi istiyorum?
 
Toplam blog
: 64
: 968
Kayıt tarihi
: 28.10.07
 
 

Mülkiye İşletme mezunuyum ve aynı zamanda Sakarya Üniversitesi Maliye Bömlümünde doktora öğrencis..