Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

16 Mayıs '17

 
Kategori
Tarih
 

Bir milletin uyandığı gün

Bir milletin uyandığı gün
 

Bu öyle bir uyanıştı ki; Türk’ün dünkü uşakları nasıl bir ateşin üstüne bastıklarının farkında bile değillerdi. Özgürlük meşalesi tutuşmuştu Samsun’da.


 Yıl, 13 Kasım 1918 İstanbul işgal altında…

Minarelerden ezan yerine, dua yerine bir ulusun feryat figanı göklere yükseliyordu.

Gemilerini karadan yürütüp İstanbul’u fetheden o kutlu komutanın başkentinde düşmanın savaş gemileri demirlemiş, namlularını padişahın sarayına çevirmişlerdi.

Evliyalar şehri İstanbul utancından ağlıyordu…

İstanbul Fatihi Sultan Mehmet mezarında acı çekiyordu. O aziz ruhu bu işgali kabullenemezdi…

İstanbul Fatihinin Kutlu komutanı Fatih Sultan Mehmet mezarında acı çekiyordu.

O aziz ruhu bu olanları kabullenemiyordu.

Vaziyet bu durumdayken Mustafa Kemal Osmanlı hükümeti tarafından İstanbul’a çağrıldı. 13 Ekim 1918 günü, Adana treninden inip de Haydarpaşa Rıhtımına ayak basınca karşılaştığı manzara şudur: 55 düşman gemisi, zafer bayraklarını açarak İstanbul Limanı'na girmektedirler. Bütün karşı sahiller Rumların, Yahudilerin, Levantenlerin sarhoş çığlıkları ve palikarya naraları ile çınlamaktadır.

Bu manzara karşısında kılı bile kıpırdamadan yanındakilere : "Geldikleri gibi giderler!" dedi.

Sadece İstanbul mu? Hayır, yurdun dört bir yanı işgal altındaydı.

Fransızlar; “Adana benim” diyordu.

İngilizler; “Urfa, Maraş, Antep bizim” diyordu.

Yunan İzmir’e çıkmış zafer ilan ediyordu.

Antalya’ya, Konya’ya İtalyanlar el koymuştu.

Samsun’da İngilizler cirit atıyor, Ermeni ve Rumlar Türk’ü arkadan vuruyorlardı. Irak ve Filistin’i İngiliz almış, Suriye, Lübnan Fransız’a kalmış. İngiliz bayrağı yürekleri dağlarken, evliyalar şehri İstanbul için için kan ağlıyordu.

Kafasında sürekli Anadolu'ya geçme hayalleri kurarken, bir yandan İstanbul'daki temaslarını sürdüren Mustafa Kemal, Şişli'deki evinde görüştüğü Albay İsmet Bey'e, bu düşüncesini, ''Hiç bir sıfat ve salahiyet sahibi olmaksızın Anadolu'ya geçmek ve orada ulusu uyandırarak, kurtulma çarelerini aramak için en uygun mıntıka ve beni bu mıntıkaya götürecek en kolay yol neresi olabilir?'' diye açtı.

 Harbiye Nezareti'nde görevli olan İsmet Bey'den, ''Yollar çok, mıntıkalar çok'' karşılığını aldı.

Sanki Fatihi Sultan Mehmet’in vasiyeti gibiydi Mustafa Kemal’in Samsuna çıkması. Yeni bir zafer yazması… 

Boz kalpağını çıkarmış, rütbelerini sökmüş iman ve inançla Bandırma Vapuruna binmişti.

Altın sarısı saçları geminin güvertesinde uçuşuyordu Anadolu’ya doğru. Özgürlük meşalesi tutuşmuştu Samsun’da.

Bu ateş dalga dalga yayılıyordu yurdun dört bir yanına.

Zulmün sonu gelmişti artık.

Bir vatan parçalanmak istenirken

Bir millet yok edilmek istenirken,

Bir millet kan ağlıyorken,

O millet Mustafa Kemal’in önderliğinde son Türk toprağını korumak için gözünü kırpmadan ölüme koştular.

Evet, bir millet uyanıyordu!

Bu öyle bir uyanıştı; Türk’ün dünkü uşakları nasıl bir ateşin üstüne bastıklarının farkında bile değillerdi.

Özgürlük meşalesi tutuşmuştu Samsun’da.

Bu ateş dalga dalga yayılıyordu yurdun dört bir yanına.

Zulmün sonu gelmişti artık.

Bir millet yeniden uyanıyordu.

Emperyalizm Mustafa Kemal önderliğinde diz çökmüştü Türk Milletinin önünde. Ezilmişliğe başkaldırının sembolüydü Mustafa Kemal. Mazlum milletler onun izinden gidiyordu yeniden doğmak için.

Nitekim bütün gemiler “geldikleri gibi gittiler”. Hem de şanlı ordumuzu ve milletimizi selamlayarak…

İtilaf Devletlerinin zafer sarhoşu çığlıkları ise ebediyen sustu…

19 Mayıs sıradan bir tarih ve sıradan bir gün değildir.

19 Mayıs 98 yıl önce bir milletin kaderinin yeniden yazıldığı günün adıdır.

Bir milletin yeniden uyandığı ve kendi kaderini tayin ettiği günün adıdır.

Biz Türk Milleti olarak bunun için bayram yapar seviniriz.

Bizim coşkuyla bayram yaptığımız bu gün; kuyruk acısı olan emperyalist güçler ve onların işbirlikçileri gözyaşı döker Atatürk’e saldırırlar. Annesine dil uzatırlar. Bir ulusun yeniden tarih sayfasında şanla şerefle yer almasını kabullenemezler.

Yazımı cumhuriyet gazetesinden Erdal Atabek’in son yazısının son paragrafıyla bitirmek istiyorum.

“Anlaşılıyor mu, din adına her türlü sahtekârlığı yapıp halkı kandıran bezirgânlar?

Anlaşılıyor mu Atatürk’ü ordan burdan çekiştirenler.

Atatürk’ü yenemiyorsunuz efendiler.

Yattığı yerden sizi yeniyor.

Vesselam...”

19 Mayıs Samsun’dan doğan güneşin tüm yurdu aydınlatması ve Anadolu’nun aydınlanma devrimin başlangıcıdır.

Bir kez daha Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, şehitlerimizi, gazilerimizi rahmet ve şükranla anarken bu büyük bayramın hepimize ve gençlerimize kutlu olmasını diliyorum!

Ali Galip AKYILDIRIM

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..