Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '06

 
Kategori
Ramazan
 

Bir misafir bekliyor musunuz?

Bir misafir bekliyor musunuz?
 

Misafir... Evimize veya yöremize, kısa bir süreliğine kalmaya gelen konuklara misafir diyoruz. Bu sürenin "kısalığı" ve "uzunluğu" tabiiki herkese göre, daha doğrusu gelen konuğa ve onu karşılayanlara göre göreceli...

Diyelim ki Bodrum'a tayininiz çıktı. Her yaz akrabalarınız tatil yapmaya size geliyorlar ve tam bir ay kalıyorlar. Durumunuz müsait mi, değil mi, imkânlar elveriyor mu, siz rahatsızlık duyuyor musunuz, hiç önemsemiyorlar.

Ya da Afyon'dasınız, dedenizle nineniz, her sene rutin olarak romatizmaları için kaplıcalara geliyorlar ve misafir olarak sizde kalıyorlar.

Oğlunuz veya kızınız Amerika'da master yapıyor. Sadece yaz mevsiminde bir ay Türkiye'ye gelip size misafir oluyor. Bunu eşiniz veya sevgiliniz olarak da düşünebilirsiniz.

Veya misafir size değil de, yan komşunuza, apartmanınızdaki herhangi bir daireye de gelmiş olabilir. Gelen misafirler geç saatlere kadar gürültü yaparak sizi rahatsız edebilirler, bir daha hiç gelmesin istersiniz. Yahut gelen misafirlerin kızlarına abayı yakmışsınızdır, her yıl gelmesini iple çekersiniz.

Yani misafir var, misafir var. Siz hangisinden hoşlanırsınız, hangisini seversiniz, hangisini beklersiniz?

Mesela duydunuz mu, bu günlerde Ramazan gelmiş diyorlar. Tanır mısınız? Sever misiniz? Hep gelsin ister misiniz? Yoksa "şimdi nerden çıktı bu" diye dudak mı bükersiniz?

"On iki ayın sultanı"na karşı olan davranışlarımız, bizim ona hissettiklerimizle yakından alâkalı... Sokaklara asılan pankartlarla, afişlerle misafire hoşgeldin demek yetmez. Ona gerçekten misafir gibi davranmak, ikramda bulunmak gerekir. Bu da biraz bilgiyle, kültürle, imkânla orantılı olarak yapılabilecek bir şey değil mi?

Yüzümüzdeki sahte tebessümler, bizi kandırabilir, inandırabilir, ama o tebessümü uygulama gücünü bize veren, kafamızda kurduğumuz oyunları en ince noktasına kadar bilen Tanrı için, insanın dış görünüşüne aldanmak gibi bir eksiklik sözkonusu değil ki...

Öyleyse kimseyi kandırmadan, sadece Tanrıyla aramızdaki bu sevgi bağına sımsıkı sarılarak misafirimize hoşgeldin diyelim. İyi bir ev sahipliği yapmanın ilk ve tek şartı samimiyetimiz ve iyiniyetimiz. Bunu başarıp başaramadığımızı bilecek olansa sadece misafirimiz...

Kendi kendimize gelin güvey olmayalım...

Hoş geldin Ramazan...

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..