Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '11

 
Kategori
Öykü
 

Bir nefes…

Bir nefes…
 

Yaşlı kadın nefes nefese kalmıştı, bir an devrileceğini zannetti. Usulca merdivenin demir korkuluklarına tutunduktan sonra yavaş yavaş basamağa çömeldi.

Eşini kaybettikten sonra yalnız başına kalmıştı, çocukları olmamış o sevgiyi yaşamak kendilerine kısmet olmamıştı. Basamakta otururken içinden keşke diye geçirmekteydi…

Kendisi de çok istemesine rağmen eşine söyleyememişti. Evlatlık alma konusunu açamamıştı. Oysa bugünlerde en çok ihtiyaç duyduğu yanında bir nefesti. İşte ömrünün son günleri gelip kapıya dayanmış, eli ayağı sekmeye başlamıştı.

Acaba diyordu birileri bu yaştan sonra kendine bakar mı?

Koskoca ev şu alt katı hiç değilse kiraya mı versem. En azından evin içinde bir nefes bir ses olsun. İşte böyle düşüncelerle merdivende nefeslendikten sonra usul usul merdivenleri çıktı, kapısını açarak kendini evin içine attı. Son bir hamle ile cam kenarındaki koltuğa yerleşti.

O gece düşüncelerinde evin alt katını kiraya vermek ile uykuya daldı.

Sabah kalktığında ilk işi evin camına kiralık ilanı yapıştırmak olmuştu. Hem korkuyor, hem de acaba nasıl insanlar gelecek diye merak ediyordu.

Akşamüzeri kapı çalındı, karı koca bir çift gelmişti orta yaşlarda…

- Kiralık ev size mi? Ait diye sorduklarında eli ayağı adeta buz kesmişti. Yumuşak bir ses tonuyla,

- Evet

Diyebilmişti.

Gelenler tatlı bir sohbete başlamıştı. Gelen aileden kadın tatlı bir dille anlatıyordu. Hallerinden belli oluyordu, hoş sohbet insanlardı. Aile evi beğenmişlerdi ama kira ne kadar diye sorduklarında, seslerindeki titremeden kiranın yüksek olmasından korktukları da anlaşılıyordu.

Bunu sezinleyen kadın çok düşük bir kira söyledi. Karı koca şaşkınlıkla birbirlerine bakıyordu. Tabi nereden bilebilirlerdi ki, yaşlı kadının sadece evin içinde bir nefes için evini kiraya vermeye kalktığını…

Anlaşmışlardı ve karı koca büyük bir sevinçle evden ayrılmışlar, ayrılırken de yarınsı gün gelip temizlik yapacaklarını söylemişlerdi.

Kadın camdaki kiralık yazısını kaldırırken gözlerinde umut ışığı yanmıştı. Hani sevinçten etekleri zil çalıyor derler ya! O misaldi.

Sabahsı karı koca ellerinde temizlik malzemeleri ile gelmiş evi temizlemişlerdi. Yarınsı gün ise eve taşınmışlardı.

Yaşlı kadın onları evin içinde görünce adeta yeniden doğmuştu. İki de kız çocuğu olması yaşlı kadını daha da mutlu etmişti. Çocuklardan büyük olanı çalışıyor küçük olanı ise okuyordu. Küçük kız lise son sınıftaydı bir yandan da üniversiteye hazırlanıyordu.

Yaşlı teyze onları torunu annelerini de kızı gibi görüyordu.

Genç kadın da yaşlı teyzemizi hiç boş bırakmıyor yemek, temizlik gibi işleri görüp teyzeye elinden gelen desteği vermeye çalışıyordu. Adeta aile olmuşlardı.

Küçük kız üniversiteyi kazandığında hepsi çok sevinmişti. Fakat aile kara kara düşünmekteydi masrafları nasıl karşılayacağını…

İşte o nokta da kimliği bilinmeyen birinden burs geldiği haberi verildi kendilerine çok sevinmişlerdi. Küçük kız okula kaydını yaptırdıktan sonra kalacağı yurt ayarlanmıştı. Kendi adına açılan hesaba ismini dahi bilmediği kişi her ay bursunu yatırıyordu.

Yaşlı teyzemizde birkaç ay ailesinin verdiği kirayı almamıştı siz çocuğun işini halledin kira önemli değil demişti.

Hani derler ya ‘’Garip kuşun yuvasını Allah yapar…’’ diye…

Küçük kızımız başarılı bir öğrenci idi ve kimya öğretmenliğini okuyordu. 4. sınıfa geçmişti ve okula başladığı günden beri bursu yatmıştı. İçinde hep bir merak vardı kim bu zengin kişi diye…

Yaşlı teyzemiz iyice kötülemiş eli ayağı tutmaz hale gelmişti. Kiracıları olan aile onunla ilgileniyor her türlü bakımını yapıyorlardı. Hiç yalnız bırakmıyorlardı. Hatta gece rahatsızlanır duymayız diye büyük kızları geceleri teyzemizin yanında kalıyordu.

Sıcak bir haziran gecesinde büyük kız koşarak alt kata inmiş anne babasını uyandırmıştı. Yaşlı teyzemiz rahatsızlanmıştı. Hastaneye götürdükten iki, üç gün sonra rahmetli olmuştu yaşlı teyzemiz.

Aile içten içe korkuyordu, şimdi yakınları mirasçıları gelip bizi sokağa atarlarsa biz ne yaparız diye düşünüyorlardı. Bu paraya kiralık ev bulmak imkansızdı. İçlerinden keşke kızın okulu bitene kadar yaşasaydı diye geçirmeye başlamışlardı.

Ailenin mirasçıları leş kargaları gibi toplanmışlar oradan oraya koşturuyorlardı.

İşte gerçekte bu koşturmalar sonunda ortaya çıkmıştı yaşlı teyzemiz evi bu ailenin iki kızı üzerine yapmıştı sessiz sedasız…

Herkes şaşırmıştı, ne olduğunu anlayamamışlardı. Bankaya verdiği talimatla bankadaki parasından her ay belli bir miktar okuyan kıza yollanmaktaydı. Burs veren zengin kişi aslında yaşlı teyzemizdi. O kendine son günlerinde bir nefes istemişti.

Yanına kiraya gelen aile ona nefes olmaktan öte davranmış can olmuştu, yoldaş olmuştu.

Oda son nefesinde kendinden sonra aile perişan olmasın manevi torunum dediği küçük kızımız okusun, okuyabilsin diye onlara sessiz sedasız kol kanat germişti.

Bu kimine göre bir hikaye kimine göre bir masal ama şu bir gerçek ki, bu yaşanan ve yaşanmaya devam eden bir hayat…

Bir güler yüzün, iki satır hoş sohbetin hayata kattığı güzellik…

Küçük kızımız bugün üniversitede son sınıf öğrencisi ve yakında bir öğretmen olarak yeni hayatları yeşertecek.

İşte yaşlı teyzemiz aslında kendine bir nefes ararken binlerce gencecik fidana nefes vermeye devam edecek küçük kızımız sayesinde…

Mekanı cennet olsun yaşlı teyzemizin…

( Yaşanmış ve yaşanmaya devam eden bir hayat hikayesinden alıntıdır…)

Burçak YAZICI

 
Toplam blog
: 168
: 1098
Kayıt tarihi
: 02.07.10
 
 

4 kasım 1996 yılında İstanbul'da dünyaya geldim. Bu sene ilköğretimden mezun oldum. Okul hayatımd..