Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '13

 
Kategori
Güncel
 

Bir Nohutun Gözyaşları

Bir Nohutun Gözyaşları
 

 

Gözlerini televizyondan ayırdı; pencereden dışarıya, ovanın güneyinde yükselen dağın karlı zirvesine çevirdi. Ona tırmanmayı hayal etmekle geçirmişti tüm çocukluğunu. Ancak yarısına kadar tırmanabilmişti gençliğinde. Emmi oğlu vazgeçirmişti korkudan. Öyle ya, Berfin’e hava atmaktan başka faydası yoktu tırmanmanın. Kış günü donacaklardı az kaldı. Gençlik işte diye geçirdi içinden. Derin bir nefes çekti cigarasından.

Askerden döndükten sonra bir daha ayrılmamıştı köyünden. Üç inek bir de öküz vermişti Berfin’i almak için. Geriye kalan iki inek beş koyunla nasıl yaşayacaklardı, düşünmemişti hiç. Çift göz kerpiç evin bir odasına büzüşmüşlerdi aşkın sıcaklığıyla. Kocasız anasıyla dört kardeşi de diğer odaya. Üç kızdan sonra gelen Azad cân kıymetlisiydi. Sonrasında bir kız daha gelince “Allah’ım virme gayri artıh.” demişti. Civan delikanlı olmuştu Azad. Gözleri de babası gibi kısık; ama parlaktı. Askerden döner dönmez de evermişlerdi.

Buğday ve arpa ekiyordu baba oğul. Pancar işini kıvıramamışlardı. Aslında hayvancılıktı umutları. Muhtar da olamamıştı bir türlü; ama 100 haneli köyün İhtiyar Meclisi’nde asil üye olmak da az iş değildi. İmam Rıza hep destek verirken -muhtarın harcamalarına takan- Kemal Öğretmen’le bir türlü anlaşamazlardı. O’na neydi muhtarın oğlunun kamyoncuklarından! “Neden torunlarını okula göndermiyorsun, kaymakama şikayet edeceğim seni.” de diyordu zındık. En güzel eğitimi alıyorlardı ya imamdan! Bir keresinde de “Bu Şefo Ağa’nın bağ-bahçe, tarla işlerini de hep sen takip ediyorsun Server Dayı.” demişti gülerek mânâlı. Belli ki vardı bir karın ağrısı. İhtiyar Meclisi ne işe yarardı, tabii ki köylünün derdine derman olacaktı. Görmüyorlar mıydı, nasıl da kucaklamıştı Şefo Ağa halkı. Mecliste hallederdi her bir işini. İyi ki de hamisiydi Server Dayı. Azad’ı da pek sever, kollardı. “Senden yaşlı Röno’ya mı biniyorsun?” deyip en bi son model Dastır da almıştı. Muhtarı görmezdi; ama emindi, Server Dayı'sı överdi onu yüce katta! Büyüklerince sevilmek ne ulvî bir duyguydu!

Uzaklaştı düşüncelerden. Duyduklarına inanamıyordu! Köye hizmet aşkıyla tutuşurken oğluyla, kim sokmuştu çarklarına çomağı! Televizyondan mı öğrenmeliydi olanları! Külliyen yalandı, iftiraydı; başarılarını çekemiyordu komşu köyün muhtarı. Jandarma sabah namazında Azad’ın evini basmış, gözaltına almıştı. Evin bir odasına tıkılmış 50 baş koyunla, 10 çuval nohuta da el koymuştu!

Arabam zevke gider
Jandarma ize gider
Ben ne yeşiller gördüm
Sandım ki bize gider

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..