Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '18

 
Kategori
Sinema
 

Bir Nuri Bilge Ceylan Filmi Ahlat Ağacı

Bir Nuri Bilge Ceylan Filmi Ahlat Ağacı
 

Her çocuğun genelde sinema tutkusu olur. Yetmişli yıllarda köy evlerine henüz televizyonun girmediği göz önüne alınırsa bu tutku hastalıklı hale gelebilir. Bu hastalıklı tutkuyu kendimden biliyorum. Köyden kasabadaki sinemaya gidebilmek için üç km yürümek durumundaydık. Akşam henüz ilkokul çağında bir çocuğun bu yolu gidip gelmesi ayrı bir sorundu. Büyüklerin gittiğini görürsek hemen arkalarına takılırdık. Dönüşte onlar da bizden kaçarlardı. Tek korkumuz cin-şeytan gibi çocukluk korkularımızdı. Ama bu korku sinema tutkusunun önüne geçemezdi.

Sinemaya gidecek paramız yoksa, evin altında o dönemde giyilen eskimiş naylon ayakkabılarını geri dönüşüm için bakkala satardık. Ayakkabının bir tarafı yirilse bile eskimiş bahanesiyle satar sinemaya giderdim ama ardından da aile büyüklerinden bir güzel azar işitirdim. Güz günleriyse çırpılan cevizleri, bademleri başaklar, bakkala satar yarım da olsa bir sinema parası yapardık. Bilet alacak paramız eksikse bile girişin kapısına dikilirdik; çünkü gösterim başladıktan on yirmi dakika sonra içeri alınırdık.

O çocukluğumu anımsadığımda çok mutlu olurum. 

Saadete gelelim. Nuri Bilge Ceylan’ın Ahlat Ağacı filmini izledim. Daha önce Mayıs Sıkıntısı, Uzaklar, Bir zamanlar Anadolu, Kış Uykusu filmlerini severek izledim. O filmlerindeki durağan fotoğraf etkisi farklı bir sinema dili yarattı. Bu dil insan unsurunu ön plana çıkardı. Bu anlayışla Nuri Bilge Ceylan dünya sinemasında büyük bir ilgi gördü.

Ahlat Ağacı’nda öyküdeki olay dizileri artmış. Ülkenin güncel sorunlarını ele almış. Düşünsel ağırlıklı felsefi  diyaloglar kurgulanmış. Diyaloglarda kitap dili hâkim.

N. Bilge Ceylan filmlerindeki sinema dilini, üslubunu oluşturan fotoğraf etkisi azalmış. Bu etkiyi Kış Uykusu’nda da görmüştüm. Her mekânın, her karakterin oluşturduğu dil ve kendi sanat gerçeği farklı olsa da Nuri Bilge Ceylan’ın bu değişimi beni kaygılandırdı.

Komik sahnelerin birçoğundaki küfürler gereksizdi.

Günümüze kadar ele alınmayan konu yok zaten, her sanat dalında bu böyle. Artık pazarlamacı bir anlayış da olsa sunuş biçiminin önemli olduğunu usta yazar- genç yazar diyalogunda verildiği üzere, kendi yaptığı fotoğraf etkili sinema dili beni büyüleyen bir sunuştur.  Bunun tadına Hatice ile Sinan sahnelerinde varıyorsun.

 

 
Toplam blog
: 61
: 699
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Kastamonu Eğitim Yüksekokulu Sınıf Öğrt. bitirdikten sonra A...