Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '08

 
Kategori
Siyaset
 

Bir nusibet bin nasihata bedel değildir

Bir nusibet bin nasihata bedel değildir
 

Mehmet AĞAR’ın Demokrat Parti kongresinde yapmış olduğu veda konuşmasını herkes hatırlıyordur. O konuşmasında siyaset dışı etkenlerin siyasete karışması nedeni ile böylesine bir sirkülâsyonun yaşandığını ve bugünkü siyasi tablonun oluştuğunu söylüyordu. Evet o günkü koşullarda asker bir gece yarısı bildirisi ile siyasete müdahale etmiş ve millet bu müdahaleye karşı çok ciddi bir refleks göstermiştir.

Bugün bir başka konu var gündemde. Yıllardır neredeyse gündemin ikinci konusu olmuş bir problem. Başörtüsü problemi. Bu problemin çözümü için hükümet kamuoyunun tartışmanı istedi. Bu doğrultuda basında ciddi tartışmalar, ciddi programlar yapıldı. Meclis içinde de siyasi partiler konuyu gündemlerine taşıdılar. Grup toplantılarında ve meclis oturumlarında konu tartışılmaya başlandı. Ama bir şey dikkatimizden kaçmadı. 27 Nisan sonrasında neredeyse darbe yanlısı bir tavır sergileyen CHP, ANAP ve DP(DYP)’den yapılan siyasi tartışmalara karışan, yargı ve diğer güç odaklarına nedense hala bir tepki yok. Geçen seçimde üç partide başarısızlığın sebebi olarak 27 Nisan’da yapılan bu siyaset dışı müdahaleyi sebep gösteriyorlardı. Hâlbuki bugün benzeri bir müdahale yaşanıyor ve bu müdahaleye CHP açık açık destek verirken diğer partilerimizden hala bir tepki yok. Yalnızca MHP ve AKP konunun siyasi çevreler tarafından tartışılıp çözüm bulunması gereken bir konu olduğunu herkesin kendi işine bakmasını açıklıyorlardı. Bugüne kadar kuruluş felsefelerinden epey uzaklaşan ANAP ve DP’nin duyarsızlığı açıkçası insanları pek de rahatsız etmedi. Ama CHP’nin bir çok üst düzey yöneticisinin 27 Nisan’da yanlış bir tavır takındıklarını itiraf etmelerine rağmen bugün bu çizgiden gitmesi beni çok şaşırttı. Aklıma Engin ARDIÇ’ın yazmış olduğu “CHP parti değil” yazısı geldi. Gerçekten de CHP zorlama bir oluşumla mı gerçekleşti? Baykal CHP’nin hiçbir zaman seçim kazanamayacağını düşünüyor olabilir mi?

Bir siyasi partinin ortaya atılan bir öneriyi destekleme gibi bir zorunluluğu yoktur elbette. Ama bu öneriyi reddetme yolu acep siyaset dışı etkenleri desteklemek midir? Böyle bir yol ne kadar doğrudur. Sosyal Demokrasi, siyasetin etkinliğini artırmaya çalışmak mı, siyaset dışı etkinliklerle sıkı fıkı bir işbirliği içinde olmak mıdır? Toplumun kararlarının ikinci planda olduğu bir ortamda sosyal demokrasinin uygulanma imkânı var mıdır? Statükocu olmakla Sosyal Demokrat olmak arasında nasıl bir paralel çizgi vardır? Ya da böyle bir çizgi düşünülebilir mi?

Bugünleri görünce “bir nusibet bin nasihattan iyidir” sözünü çürüttüler işte..

Saygılarımla..

 
Toplam blog
: 24
: 493
Kayıt tarihi
: 15.03.07
 
 

1982 Bayburt doğumluyum. Bilgisayar Programcılığı Mezunuyum. Konya'da yaşıyorum ve şu anda özel bir ..