Bir Ordu resmi, bir İstanbul

Ordu. Kapıyı açtım. Kapıda karşıladım onları. Bir, iki, üç, beş, yedi, on veya on bir kişiydiler. Kalabalıktık. Kalabalıktaydık. Sayamadım kaçı erkekti, kaçı kadın. Yüzüm gülüyordu. Gülerek hoşladım onları. Onların içinde bir o vardı ki, farkı gülüşüydü, bakışı, sesiydi, içeriye girişi. Hoşlandım. Ordu. Birazdan bambaşka bir mutluluğa tanıklık edeceğiz. İstanbul. Trene bindik. Tren kalabalıktı. Yürüdük yürüdük. En önde ancak oturacak bir yer bulduk, iki. Aşk cam kenarına oturdu. Yanı doluydu, önü ve ardı. Ben ters oturmak zorunda kaldım. Tren gidecek, ben göremeyeceğim gidişi, sanki hep geri geri...

İstanbul. Birazdan tren hareket edecek, yuvamız çok uzak değil.
Ordu. Erkeklerin muhabbeti önce kadınları ikiye üçe katladı. Sonra kadınlar atağa kalktılar. Bir ara kendimi sandalyenin üstünde ayakta buldum, sayıyordum dolu dolu muhabbetleri. Az önce kadınların muhabbeti erkekleri geçti. Halimize en çok çocuklar gülüyordu.

Ordu. Bambaşka bir mutluluğun içinde bıkmaz kahkahalardayım.
İstanbul. Tren hareket etti. Aşk camdan ağaçları seyrediyor, birazdan denizi; yanımda oturan bir adam uyuyor, horultusuz, diğer yanımda oturan genç kitap okuyor, Bronte mi? Onun karşısında oturan daha genç, o da kitap okuyor; benim elimde poşet (torba), omuzumda meşhur çantam, seyirdeyim; Aşk camdan bana gülümsüyordu.

İstanbul. Meyveli şeker istedi Aşk, az ötesindeki kırmızılı çocuk için, verdim. Kırmızılı kız şekeri atınca ağzına...

Ordu. Onlardan biriyle bir, bizden biriyle, yine bir; ikide tek, gülerek, Ordu gibi gülerek, İstanbul gibi kestiler bir, iki, üç katlı pastayı bütün Ordu önünde, İstanbul; kameralar çalışıyordu, resimler çekiliyordu.....
İstanbul. Bu hayat, işte bu hayat, içinde var olduğumuz bir hayat ya da çok.

1. Not: Ordu'nun resmine dikkatle bakıyorum, İstanbul'un, daha içe içe gire gire bakıyorum ve basıyorum kahkahayı, kahkahamı sakınmadan bütün kent içi, yaşam içi, coşkuyla yaşayıp coşkuyla gülenlere!...

2. Not: Ş. sen şöyle kenarda dur, dur ve çek özel anları. S. sen hep gül e mi, gül ve tut aşkı, aşkını gözlerinde. A. üç gün, beş gün, altı yıl ağladıktan sonra hakkındı gülmek, üç gün, beş gün, altı yıl, sonsuz. H. hüzün dolusun görüyorum, ama C. de yanımızda ruhen bak işte, köşesinde tebessümde. G. işte bir Ordu resmi, işte bir İstanbul, kayıtta mıyız, o zaman devam yaşamaya, aşkla!...