Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '10

 
Kategori
Güncel
 

Bir ortam dinlemesi analizi.

Bir ortam dinlemesi analizi.
 

Mahkeme ve üyeler



Bu kez, yüksek yargıyı doğrudan eleştireceğim.

Aksini yaptığımda, "Yargı Hukukun Arkasından Dolanınca Yolunu Kaybediyor" başlıklı yazımı okuyan Timur isimli bir vatandaş tepki gösteriyor.

"Alt mahkemelerin kararlarından yola çıkarak yüksek mahkemeler eleştirilemez" diyor.

Bir de beni, Ahmet Kekeç'ten etkilenmekle itham ediyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse ben Kekeç dahil, bir çok yazardan, çizerden ve haberden etkileniyorum.

Bütün bunlar, konu şeçme tercihimde bana yardımcı oluyorlar.

Ha, "ekonomi" nikli bir arkadaş daha var. O da her yorumunda, bana yol gösterip istikamet veriyor. "Ha gayret, iyi yoldasın!" diyerek cesaretlendiriyor. Sanıyorum ikisi de fikirlerinin doğruluğundan oldukça eminler. Aksi taktirde bu kadar iddialı olmazlardı!...

İşte gene bir habere kafayı taktım. Dün sabah baktım, Ahmet Kekeç te aynı şeyi yapmış. Kendi kendime, "Ahmet'in seçtiği konu Hüseyin'e niye yasak olsun ki?" dedim. Aha yazıyorum. Timur bey beğenmiyorsa okumasın.

Konumuz, Anayasa Mahkemesi üyesi Serdar Özgüldür'ün, Genelkurmay Hukuk Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu ile yediği yemekten sonra yaptığı iddia edilen bir konuşmadır.

Eğer bu konuşma doğru ise ve de bağımsız yargı, yargıçlara bırakılması öğütlenen yargı, yüce sıfatı yakıştırılan yargı, hak ve adalet dağıttığına inandırıldığımız yargı ve onun öznesi olan yargıç bu ise, ben de Fatih Sultan Mehmet'im. Var mı itirazı olan?

Kurduğum bu abuk cümlenin sebebi, aşağıda okuyacağınız ve yüksek mahkeme üyesine ait olduğu söylenen açıklama ve itiraflardır.

General Çubuklu, AYM Üyesi Özgüldür'e Ak Parti hakkında şöyle demiş: "Bak, gemi azıya aldılar. Çok büyük komplikasyona yol açma risk(ler)i var. Elini(z)i vicdanı(nız)a koyup, büyük toplum baskısını göğüsleyip, yani bir an önce kapatın!"

Anlaşılıyor ki Hukuk Müşaviri Gereral, Ak Parti'nin oldukça geniş bir kitle tarafından benimsendiğinin farkındadır. Bu durumun kapatma davasına bakacak Anayasa Mahkemesi üzerinde baskı oluşturacağını bilmektedir. Buna rağmen, partinin kapatılmasını istemektedir. Bakalım yüksek mahkeme üyesi Özgüldür, askerin bu talebini nasıl değerlendirmiş:

"... Devletin belli kesimlerin(in), özellikle silâhlı kuvvetlerin bizden arzuları var. ... Zannediyorum nisan mayısta falan gündeme alırız. ... Bizim söylediğimiz hükümdür. Aksi ileri sürülemez."

Yargıtay Başsavcısı'nın Ak Parti hakkında bir süre önce başlattığı inceleme, sanki bu konuşmayla bağlantılıymış gibi duruyor. İfadelerden de davanın, nisan ya da mayıs ayında açılmasının hesaplandığı anlaşılıyor. Bu duruma göre iddianamenin, şimdiye kadar hazır olması gerekirdi. Medyaya herhangi bir bilgi sızmadığına göre, ya davadan vazgeçildi, ya da hazırlıklar mayıs ayına sarktı.

Buradan, Ak Parti hakkında açılacak davanın suçla değil, belli kesimlerin; özellikle silâhlı kuvvetlerin isteği ile ilgili olduğunu anlıyoruz. Demek ki hukuk, bize anlatıldığı gibi yasalar ve vicdanlar temelinde işlemiyor. Talebe göre çalışıyor.

Şimdi de adil ve tarafsız olduğu hakkında şüphe duymamamız gereken yüksek yargı üyesi Özgüldür'ün, Ak Parti ve milletvekilleri hakkındaki yargısını görelim:

“AKP Kapatılınca, hepsini içeri alacaklar. ... İyice gemi azıya aldılar. ... Tabi sonuçlarına katlanırlar. Çünkü şunun farkındalar. Bizim kararımızla birlikte milletvekillikleri düşecek. Hepsi hakkında bir ton dava var. ... AKP için tek şey yeter. Dava açılsın yeter."

“Başsavcı yeniden dava açtı, dedi ki, işte Başbakan kalktı şunu söyledi. Şu bakan şunu yaptı, (bu) onları bağlayacak. ... Yani adam artık bundan sonra bunları konuşamayacak."

Konuşmanın bir yerinde, "Ak Partinin, ANAP'a benzeyen sağ bir parti haline getirileceği" de söyleniyor. Demek ki, güçlü muhalif etkilerden ötürü kapatılamazsa, ona böyle bir misyon yüklenecektir. Artık bundan sonra partililer imam-hatipten, Kur'an kursundan, başörtüsünden bahsedemeyecektir. Yani Ak Parti, toplumsal tabanın taleplere kulak tıkayan, efendilerin talimatına göre icraat yapan munis, itaatkâr bir parti haline getirilecektir.

Şimdi... özellikle bu kısmı dikkatlice okuyunuz. Buradan çıkaracağınız sonuç, yüksek yargı ve bu kurumun yargılama sistematiği hakkında size ciddi bilgiler kazandıracaktır. Üye Özgüldür, Ak Parti hakkında açılan önceki dava ile ilgili olarak şöyle demiş:

"(Ak Parti) devleti yıkacak ne yapmış? Hepsi şeyden internetten alınma, uydurma!"

Ak Parti'yi yargılayıp cezalandıran mahkeme üyesinin kapatma davası hakkındaki görüş ve itirafı, "delillerin hepsinin uydurma!" olduğu yönündedir.

O günlerde, hakim gücün yanında yer almanın verdiği kibir ve rahatlıkla kararı "hukuki, " delilleri de "gerçek" sayan elitler, acaba bu itirafı duyduklarında ne düşüneceklerdir. Özgüldür, ilaveten şunu da söylemiş:

Cemil Çiçek savunma yapacağı yerde, "Efendim, bu olay öyle olmamıştır, şöyle olmuştur. Tek kelime ile bunların hepsi uydurmadır. Aslı, bantlar gelsin, ses kayıtları gelsin!" deseymiş, ellerinde iddiaları ispat edecek "malzeme yok" muş. Yani Ak Parti, koftiden iddialarla cezalandırılmış!

Şimdi artık hukukun, "herkese mi, yoksa bazı kişilere mi lâzım" olduğuna karar verebilirisiniz. Eğer yargı böyle işliyorsa, ihtiyacım olduğunda bana ne faydası olur ki?

Kaynak:http://www.haber5.com/ak-partiyi-kapatacagiz-ses-kaydi-haberi-71022.aw
Resim: http://www.kirmizibaykus.com/2010/03/29/1-geleneksel-chp-anayasa-mahkemesi-dosya-tasima-yarismasi/

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..