Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '07

 
Kategori
Dostluk
 

Bir papatyanın dilinden...

Bir papatyanın dilinden...
 

Bir garibim bugünlerde..Bazı zaman insanlara karşı acımasızım, bazı zamansa öylesine ihtiyaç hissediyorum ki en uzağımdakine bile, ona bile dört elle sarılasım geliyor.. Düşmanıma, sevmeyenime bile…

Dalıyorum, bir an düşünüyorum da; candan sevenim olmadı benim, bazen sevgi bahçesinde sevgisiz kalmış bir papatya gibi hissediyorum kendimi… Her an kırılmaya hazır… Her an biri gelip de yanıma, beni dalımdan koparıp incitebilir... Ömrümde üç gün… O zaman yok’um, solarım, hiç anlamazsınız… Suya koyarsınız, belki biraz ilaç atarsınız suyuma; ama ben papatyayım… Dalımdan koparıldıktan sonra uzun değildir ömrüm… Sevgisiz bırakırsanız ölürüm; Anlayın! Sevgiye ihtiyacım var.. Bana tapın demiyorum, biraz daha ilgi gösterin sadece, bana güven verin, güveneyim size…

Düşmek üzere olduğum bu uçurumun kenarından kurtarın beni, lütfen! Sizleri çok seviyorum, beni sevin, lütfen! Siz güçlüsünüz, zor zamanlarınızda direnecek, ayağa kalkacak gücünüz var; benim yok! Anlayın! Sevgiye ihtiyacım var; o yoksa bende yok’um!...

Güçlü sanıyorsunuz beni değil mi? Hayır, güçlü değilim! Hiç değilim… 7-8, bilemediniz 10 yaprağım var… Bir de rengini güneşten almış bir tomurcuğum; gövdem benim.. Yapraklarımsa beyaz… Beyazı bilirsiniz, mutluluktur! Biliyor musunuz; o benim maskem!!

Zayıf olduğumu bilmenizi istemedim, her yerde kendimi gösterir olmuşum, en olmadık yerde bile açmışım! Dağlarda, ovalarda, kimi zaman bahçelerde göstermişim kendimi. Böylelikle beni seveceğinizi sanmıştım. Yanılmışım! Karların arasında açan bir kardelen oluverseymişim meğer beni daha çok severmişsiniz… Herkesin bilmediği, bilenin de dağları delik deşik edip aradığı bir çiçek… Söyler misiniz? Benim ne farkım var?? Beni besleyen de aynı su, aynı toprak değil mi? Biliyorum.. Tabii ki değil.. Suçum, kardelen olamamak… Suçum toprakta yetişmek mi? Durun! Neden üstüme basıyorsunuz? Neden acımıyorsunuz? Ben size ne yaptım? Ne yaptım da incittim sizi? Niye size güvenemiyorum? Neden beni sevmiyorsunuz?

Ben sizi böylesine severken, güvenirken; neden beni bahçelerinizde beslemek istemiyorsunuz? Gövdeme bir tek darbeyle beni toprağımdan ediyorsunuz! Beni de diğer güller, karanfiller, kardelenler gibi sevemez misiniz? Birkaç yudum su isteyebilir miyim sizden?

Size dost olmak istedim, canınız sıkıldığında elimden geldiğince yanınızda olmak istedim, gözyaşlarınızı sildim zamanında… Neden yapıyorsunuz bunu bana??

Yalvarıyorum size artık…! Biliyorsunuz; size güzel görünmeye çalıştım. Elimden geleni yaptım. Dost olmaya çalıştım. Yetmedi mi bu size? Siz beni dost olarak seçmediyseniz, beni kırdıysanız, yaramı saramadıysanız, benim suçum ne söyler misiniz? Kırılganlığım mı? Arkamı dönmem mi size yabancı?

Anlayın artık! Sevgiye ihtiyacım var. Gözlerim, ellerim, tüm bedenim, en önemlisi de yüreğim; bir avuç sevgi diye neredeyse tapacak size?

Siz anlamıyorsunuz ama söyleyeyim, sevginizin ve güveninizin eksikliğinden bir adım ötenizde ölümüm var!

Fazla zaman yok, sevginize ihtiyacım var! Toprak anada beni beslemese her an solabilirim. Fakat, fakat biliyorum ki; Onun gönlü geniş! Sizin olmadığınız gibi!!...

30.05.1998-Cumartesi

Saat 02.00

 
Toplam blog
: 13
: 1501
Kayıt tarihi
: 22.12.07
 
 

1976 İzmir doğumluyum.. O günden bugüne ne değişti diye soracak olursanız; büyüdüm... ..