Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '13

 
Kategori
Siyaset
 

Bir parti düşlüyorum 3

Bir parti düşlüyorum 3
 

msn den


Bir parti düşlüyorum-3

İktidar Gezi eylemlerini alınganlıkla yorumladı. Anlamaya çalışarak yorumladığında daha farklı sonuçlar çıkacağı kesin. Her ne kadar bir çok Ülke sorununu çözdüğü iddiasındaki Hükümet; sorunların çözümü bakımından daha yapılacak çok iş var. Bir kere Ülkelerin sorunları asla bitmez. 73 milyon insanın yaşadığı Ülkemizin sorunları; çözüldükçe artacak, arttıkça çözme çalışmaları yoğunlaşacak.

Hiçbir zaman ve hiçbir kuvvet, bu Ülkede adaletin adil dağılımını sağladığını iddia edemez. Ederse eşyanın tabiatına aykırı olur.

Hükümetin; çok çalıştığı, büyük işler başardığı iddiasını, “ancak kendi döneminden öncesiyle kıyasla” diye karşılamak gerekir.

Ama… Hükümetin başarı olarak sözünü ettiği işler; yada alınan mesafe, zaman ve mekanın neresinde? Ülkemizin gerçek şartları ile olması gereken seviyenin neresinde? Bu soruların yanıtları noktasından bakıldığında, değil Ak Parti hangi parti olursa olsun mutlak başarıyı yakalaması imkansızdır. Durum böyle olunca; toplumun değişik kesimlerinden insanların içlerinde pisiko-sosyal bir hınç veya tümleşik düzene öfke birikmesi her zaman bir şekilde dışa vurum yolları bulur bulmalıdır. Genel olarak; Gezi’de sıkı bir tepki dışavurum boşalımında ortaya çıkan umdeler, kendi içlerinde sıkışmış bir çok hedefi olan başkaldırı sendromudur.

Bu başkaldırı o kadar çok ve farklı rahatsızlıkların birikmesi görünümündeki; İnternet içe çekiminin yalnızlaştırmasından, aile uyuşmalıklarına, siyaset alanındaki kişilikleri tıkayıcı ufuk daralmasına ve oradan da ezberlenmiş Ak Parti açılımlarının sıkıcılığına kadar her şey iyice baydı özellikle kanı kaynayan genç dimağları. Buradaki hedefte tek başına ne Ak Parti, nede biraz daha rahatlamış özgürlük alanlarının yetersizlik sorunsalı değildir.

Henüz sosyal bilimcilerin net bir görüş belirleyemediği; bilişim sektöründeki baş döndürücü bilgiye kontrolsüz erişim özgürlüğünün beyinlere yaptığı bilgi bombardımanın sonuçlarının öngörülemeyen etkileri, bu dönemin ürünleri kuşağında biriken enerjisinin nasıl bir talebi ortaya çıkaracağıdır.

Görev başındaki iktidarlar; böyle bir toplumsal itiraz refleksini anlamaya çalışırken, sivil itaatsizlik hakkını kullanarak kendini ifade davranışına karşı Devlet kimliğine bürünerek, milli savunma refleksi ile rejimin kendini koruma hakkını meşrulaştırırlar. Oysa bu; bir karmaşık duygulanımlar yumağı yapısıyla, öyle birkaç kalıplaşmış klişe tanımla anlaşılamayacak kadar yeni fonksiyonel derinlik içermektedir.

Tek başına hedef tahtasına Ak Parti iktidarını koysak; üç beş ağaç için bu kadar yıkıcı asilik eylemenin karşısına “bu kadar büyük başarılara imza attık, bu iktidarımıza büyük haksızlıktır” kolaycılığı her kesi yanıltır. Bu Gezi tepkileri; iktidarın yeterince iktidarda kaldı ve ezberlendi den alında, bu iktidarı beğenmeyen diğer %50’nin önüne alternatif iktidar koyulamamasına kadar, oradan toplum içinde ‘yok sayılma’ gibi kötü bir gölgeye düşmüş 18-30 yaş gençliğini “internet çocuğu” olarak tanımlanarak küçümsenen bilgisayarlara mahkum edilen bir kitlenin “bende varım” feryadıdır.

Ak Parti gibi çok güçlü ve ezici bir sandık desteğine sahip iktidarın karşında konumlanan farklı düşüncedekilerin kendilerini güvende hissedebilecekleri, aynı doyurucu vizyona sahip, ancak şimdilik sandık desteği olmayan, ve fakat farklı programı ile umut eken bir muhalefetin olmaması karamsarlığı Gezi’in sertleşerek çatışmaya dönüşmüştür. Ancak; aynı eylemler içinde inanılmaz gözü karalığın sertliğinin bir temel nedeni de Ak Parti’yi dengeleyecek muhalefet partisinin eksikliğidir. Dolayısı ile Ak Parti kadar muhalefet partileri de bu eylemin hedef tahtasında bulunmaktadır.

Eğer böyle olmasaydı; Gezi eylemlerini, “Ülkem zarar görecek” kaygısı ile yumuşamasını veya durmasını çok beklerdik.

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..