Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '13

 
Kategori
Öykü
 

Bir parti kongresi

Yapılan seçimler sonrası muhalefette kalan partilerden birinin Ankara İl Kongresi yapılıyordu.

 Ankara İl Kongreleri her parti için önemlidir. Çünkü Ankara İl yönetimi genellikle bir sonraki büyük kongrede, partinin merkez yürütme kurulunu besler. İl yönetiminde öne çıkan yöneticiler genellikle gelecek kongrede parti meclisine ve oradan meclise yönelir.Kongre için beş yıldızlı bir otelin kongre salonu kiralanmıştı.

 Bu kongrede öne çıkan sorun; Partinin seçimden yeni çıkmış ve seçimde dünya tarihinde görülmedik bir seçim yenilgisi almış olmasıydı. Bu nedenle parti üyeleri merkez yönetimin tamamen değiştirilmesini istiyordu. Her ne halse, yönetim ise sanki başarılı olmuş gibi bir tavır takınmış ve hiç bir şekilde koltuklarını bırakmak istemiyordu. Bunun için kongre öncesi birçok delege oyunları yapılmış, yönetime muhalif hareket eden üyeler dışlanmış veya parti üyeliklerine son verilmişti. Partide yönetime sadık delegeler dışında hemen hemen hiç üye kalmamıştı, hatta listeye yazmak için yönetim kademelerine yönetici bulmakta bile zorlanılıyordu.

 Muhalefetteki üyeler, zor da olsa, kendi tarafına çekebildikleri birkaç delegeyle salonda seslerini duyurmak istiyordu. Buna engel olmak isteyen yönetim birkaç gün önceden salona sadece davetiye gönderilmiş üyelerin ve delegelerin alınacağını ilan etmişti. Elbette davetiyeler sadece ve sadece kendilerine destek olacak delegelere ve üyelere gönderilmişti.

Kongre böyle bir ortamda başladı.Salon çok görkemli hazırlanmıştı. Kongre salonunun gösterişi için çok büyük paralar harcandığı ortadaydı. Kongrenin açılışına kadar delege ve misafirleri oyalamak için çeşitli sanatçılar ve folklor ekipleri getirilmişti. Öğlen bütün salonu dolduranların aç kalmaması için her bir misafire giriş kapısında döner ekmek ve ayran alabilmeleri için yemek fişi veriliyordu.Salonda büyük bir düzen ve gösteriş hakimdi. Sunucu her ne kadar misafir ve delegeleri coşturmak ve ateşlemek istese de seçim yenilgisi nedeniyle yüzler asıktı ve salonda bir coşkunluk olmuyordu.

 Salona muhaliflerin öne çıkardığı başkan adayı girdiğinde önce büyük bir alkış koptu. Ancak daha sonra bindirilmiş kıta tabir edilen tribünlerin belli yerlerindeki gruplardan ‘yuh’ sesleri yükselmeye başladı.  Hemen arkasından merkez yönetimin gösterdiği İl Başkan Adayı salona şaşalı bir giriş yaptı. Müzik değişmişti. Konfetiler atılıyor, belli gruplardan alkış tufanı başlatılıyordu. Zaten kongrenin sonucunun ne olacağı her kes tarafından biliniyordu. Her şey bittiğinde demokratik bir seçim ve güzel bir yarışma olduğu söylenecekti.

 Divan başkanı seçilip aday başvuruları sona erdiğinde öğlen arası verildi.  Kahramanımız Metin, bu kongrede delege olarak görev almıştı. Kongrenin düzenli gitmesi ve olay çıkmaması için de kendi çapında elinden geleni yapıyordu. Bir ara elinde sepetle dolaşan bir köylüye gözü takıldı. Köylü sepeti ağzına kadar döner ekmek ve ayranla doldurmuştu. Yanına yanaştı ve sordu;

 -         Dayı kaç kişi için döner ekmek aldın?

 -         Hepsi benim, eve götürecem. Çoluk çocuk da sebeplensin. Git sen de al.

 -         Nasıl? Yemek fişi bir tane verdiler. Bir fişe bir döner ekmek vermiyorlar mı?

 -         Kimseye söylemezsen sana söylerim.

 -         Söylemem.

 -         Üst katta sağ yandaki odada fotokopi makinası var. Yemek fişlerini orada çoğalttım. Öbür partiler de kongrelerini burada yapıyorlar. Ordan biliyom.

 Metin şaştı kaldı. Bir şey demeye vakit bulamadan adam çoktan uzaklaşmıştı. Biraz sonra yemek kuyruğunda çoluk çocuk yedi kişilik bir aileyi fark etti. Onlara yanaştığında da durumun farklı olmadığını anladı. Adama döndü ve sordu;

 -         Bu çocuklar parti kongresinde ne arıyor?’

 -         İlçe başkanı çoluk çocuk kalabalık gelin. Hem salon kalabalık görünür hem de hepsi döner ekmek yer dedi’ cevabını aldı.

 Metin salon dışında bir tur attıktan sonra uzaktan bir köşeye çekildi ve oylamayı seyrederken düşüncelere daldı;

 ‘Siyasete atıldığı ilk yıllarda milletvekili olmak için fırsat ayağına gelmişti. Ancak dört yıllık kazancını ve milletvekili olursa alacağı maaşı mukayese ettiğinde bunun kendisi için hiç de avantajlı olmadığını gördü. O zaman eski ve meşhur bir siyasetçiye bunun ne avantajı olacağını sormuştu. Aldığı cevap bütün zamanları kapsayan siyasi yapının en güzel özetiydi;

  -         Metin Bey, siz dürüst bir insansınız. Buraya matbaacısı afiş, broşür basmaya gelir. İnşaatçısı ihale işlerini almaya çalışır. Avukatı dava almak için gelir. Elektrik elektronikçisi seslendirme işlerini yapmaya, kısaca her kesimin partiden bir çıkarı vardır. Benim gibi emekliler de vakit geçirmeye gelir. Sen doktorsun. Senin siyasette ne işin olur ki bence boş ver bu işleri, dürüst adam milletvekili maaşıyla sadece batar.’

 Metin gerçekten de siyasete büyük paralar kaptırarak aile yaşamı bozulan çok kişi görmüştü.Bunun yanında meclise girdikten sonra mali durumunda büyük ilerlemeler kaydedenler de az değildi.Döner ekmekleri zulalayan garibana son bir kez daha baktı ve ‘Her kes çapına göre partileri kullanıyor. Bunlar mı ülke yönetimine talip olacak. Siyaset bu olmamalı’ diyerek yavaşça kongre salonundan ayrıldı.          

 Divan başkanı demokratik geçen bir kongrenin sonucunda adayların aldığı oyları açıklıyordu.  

 
Toplam blog
: 106
: 597
Kayıt tarihi
: 13.02.09
 
 

1953 Denizli doğumlu, evli ve iki çocuk babası. Doktor dişhekimi, şimdiye kadar yayınlanmış yedi ..