Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '14

 
Kategori
Öykü
 

Bir Playboyun günlüğünden 26. Bölüm

Bir Playboyun günlüğünden 26. Bölüm
 

Alıntı.


Kapı zilinin çalmasıyla, Güzin'in geldiğini anlamıştık, ben kapıyı açmaya giderken Emre abi de kül tablasını boşaltmaya mutfağa yönelmişti. Kapıyı açtığımda Güzin tebessüm ederek, elindeki, paketleri çiçek buketi ve yaş pastası elime tutuşturup
 
- Merhaba Ergün, şu ayakkabılar beni perişan etti dediğinde Ben - Bu kadar topuklu giyersen olacağı bu değil mi deyip tebessümle kıza takılmıştım. Emre içeri girip hoş geldin Güzin nasılsın deyip tokalaştığında, Kız - Hoş buldum demiş ve ee siz daha hazırlanmadınız mı yoksa dediğinde - Yok canım hazırız demiştik. Güzin - Ya bana ne oluyorsa, çok heyecanlıyım, hatta senin yerine dahi Ergün dediğinde - Hiç sorma ya, bunca zamandan sonra annemle buluşacağım, heyecanım had safhada dediğimde,
 
Emre - Vallahi bende, aynı muhitin çocuklarıyız Ergün, hele aynı apartmanda oturmadık mı? Ben, kıza karnın aç mı, veya çay kahve içer misin diye sorduğumda Güzin - Oo size kalsa günü burada sonlandıracağız, hadi masayı toplamama yardım et, bir an önce de hep birlikte çıkalım dediğinde - Tamam demiştik. Ve nihayet yola koyulduk.
 
Yol boyunca hiç birimiz bir şey konuşmadık, kızın anlayışına hayran kalmamak ne mümkündü. Tabi bunları sonradan kendimle baş başa kaldığımda anlıyordum. Emre'nin ruh durumunu bildiğim için konuşmaması gayet normaldi, anneciğinin intiharı bu aparmanın onlara ait olan dairesinde gerçekleşmişti. Sevmediği, annesini her zaman hırpalayan babasının ölümü de buradaydı ama, babası Emreyi aşırı derecede dışlar, olur olmaz gecenin bir yarısında uzak yerlere gönderip içki aldırırmış, annesi itiraz etse, o zamanda kadıncağıza tekme tokat girişirmiş! Emre - Bizim ev hapishane, babam baş gardiyan, bende anacığımın ömez bekçiydim dediğinde, içim acıyarak, nasıl da üzülürdüm.
 
Taksiyle apartmanın önüne geldiğimizde dizlerimin bağı çözülmüş ve yürüme zorluğu çekiyordum ki, Güzin koluma girmiş ve ha gayret diyordu, başımı kaldırıp annemle ablamı balkonda gördüğümde, gözlerim dolmuştu, annem Ergün, yavrum diye seslendiğinde, içimden canım annem diyebilmiştim. O merdivenleri nasıl çıktığımı, anneme nasıl sarılıp ağladığımı hatırlamıyordum. Ellerim adeta buz kesmişti, annem - Sana ne oldu böyle, nasıl da süzülmüşsün, sararıp solmuş sun dediğinde ikimizin göz yaşları bir birine karışmıştı.
 
Annem ve ablam çeşit, çeşit yemekler yapmışlar ve bizleri bekliyorlarmış. Başımı anacığımın omuzuna yasladığımda karnım doymuştu, hoş geldin, beş gittin faslının ardından Emre ve Güzin'le de konuşan annem daha da rahatlamıştı. Yemekten sonra, muhabbetle geçen saatlerin ardından Annem - Artık yuvana dön annem, burnumda tüttün dediğinde Ben - Yok anacığım, beni düşünme, oldukça rahatım, kendime bir yol çizmem gerek, Emre abiyle beraber oturuyoruz, yakın bir zamanda askere gideceğim, geldikten sonra da çalışacağım, ama yanınıza sık sık geleceğimden emin olabilirsin deyip başımı annemin omuzuna yaslamıştım, onun kokusu bambaşkaydı. Ana kucağı her zaman güvenli ve 
sıcacık değil miydi?
 
Güzin'e ayrı bir ihtimam gösteren annem, bana dönüp - Yoksa siz beraber misiniz, evlilik gibi falan mı? Dediğinde Güzin - Hayır Cavidan hanım teyze, Ergün benim için sadece arkadaş ama yakın bir dost, ben sözlümden yeni ayrıldım dediğinde Annem - Ah yavrum çok üzüldüm, neden, anlaşamadınız mı yoksa? Güzin nişanlanacağımıza kesin gözle bakılırken! Olmadı işte, uzun hikaye, inşallah bir gün anlatırım dediğinde ise Annem - Tamam kızım, şimdi hatırlattığım için üzüldüm, neyse anlatmak istediğinde olur, tabi ki dinlerim demişti.
 
Anneme - Demek babamın dostu var ha, dediğimde hayat işte oğlum, gelmez denilen başımıza bu da geldi. Bunca sıkıntı, badireler atlattık tam rahat edeceğiz derken, senin gidişin babanla aramızı dağlar gibi açınca, kadınlık vazifemi yüzüme vurarak, böyle esten püften sebep ile evden uzaklaştı. Ablanı dahi düşünmedi, oysa genç bir kız, evlilik çağında, o evden ayrılınca maddi sıkıntıya mı düştük, tabi ki hayır! Allah Dilek ablandan razı olsun, beni kimselere muhtaç etmedi, sende etmezsin biliyorum, gel işte yavrum ev kocaman, iki evladımla sevgi yumağı olup yuvarlanıp giderim dediğinde 
 
Emre - Cavidan hanım teyze gözünüz arkada neden kalacakmış ki, şimdiye kadar zaten yanımdaydı. Bundan sonra da beraber çalışacağız, küçük bir iş yeri kuracağız, hele şu askerliği bir yapıp gelsin oğlun dediğinde Annem - Hayırlısı neyse o olsun Emre oğlum demişti. Ablamın bana ve Emre'ye bakışları, tüm enerjimi yok etmiş, kendi kendime; Dilek akıllı kız, altıncı hissi de oldukça kuvvetli, bakışlarının altında neden bu denli ezildim ki, yoksa! Yok canım daha neler, düşündüklerimden bunalmıştım,
 
Dilek oldum olası zaten Emreden hiç haz etmezdi, nedense bu genç adama bir türlü kanım ısınmadı der dururdu. Annem Emre'ye dönüp - Vah evladım, senin gelişine de sevindim, ne iyi ettiniz, böyle cümbür cemaat gelmekle, merhume anneni çok severdim, o da rahmetli oldu, babandan çok çekmişti garibim. Komşuluk hakkım ona helali hoş olsun dediğinde Emre'nin gözleri dolmuş ve, anacığıma bende çok çektirmiştim Cavidan hanım teyze. Keşke ona deyip kalmıştı
 
Annem - Keşkeler! Olmaz olası keşkeler, hepimizin keşkeleri mevcut ama yapacak bir şey yok, iş o keşkeleri yaratmamak öyle değil mi evladım? Kendine göre bir kız bulsan da bizlerde ön ayak olsak seni evlendirsek, bak yaşın da epey ilerledi, neredeyse otuza merdiven dayadın, akrabalarının yanına gidip selam versen belki de seni dışlayacaklar, annenin babanın ölümü senin yüzünden sanacakları ise kesin! Ama asıl suçlu babandı, içinde bizlerdik, evet seninde suçun vardı yok değildi, fakat baban anneni dövdükçe, sen bir başka kinleniyordun, anneni koruyunca da olanlar sana da olup baban girişiyordu be yavrum. Emre - Nasip kısmet, böyle bir evlilik durumu olursa büyüğüm olarak sevinirim 
teyzeciğim neden olmasın diyen Emre Güzin'e dönüp
 
 - Vakit geç oldu, seni de eve bırakalım, bize müsaade artık dediğinde saatin 24 olduğunu yeni fark etmiştim. Güzin - Evet vakit oldukça çabuk geçti, bende Dilekle epey bir sohbet ettim çok mutlu oldum sizleri tanıdığımdan dolayı, Ergün beni yine size getirir, bundan eminim deyip, hem anneme hem ablama sarılarak iyi geceler dilemişti,
 
Annem - Onca zahmetler edip neler de getirmiş siniz dediğinde Emre - Güzin bize fırsat bırakmadı Cavidan teyze, her bir hediye, hatta çiçekler dahil Güzin hanımdan dediğinde Güzin gülerek - Hanım mı? Daha hanım olmaya çok var, ben daha doğru dürüst yemek yapmayı dahi bilmiyorum, Ablam - Ah canım istediğin yemek yapmayı öğrenmek olsun,elbette sana yardımcı olurum, hem yaparız hemde yeriz dediğinde, Güzin ve ablam sevgiyle kucaklaşıp birbirlerine ikinci kez iyi geceler dilemişlerdi gülüşerek.
 
Annemin bana canı gönülden sarılışı görülmeye değerdi, bir an içimi tarifi imkansız bir acı kapladı, Allah'ım yoksa bu annemi son görüşüm müydü? Ne kadar içten ne kadar anaç ve muhabbetli, nasıl bunca ay ondan ayrı kaldım, nasıl! Dakikalarca annemle sarmaş dolaş olmuştuk, sadece kalplerimizin sıcaklığını mı alıyorduk birbirimizden?
 
Yoksa annem  ile Vantrilok gibi mi anlaşıyorduk iç sesiyle, bana neler anlatmadı ki, ben ise yanıt veriyordum, kıyılarda köşelerde neden buluşmadım sanki can paresi anam ile. Sana olanca evlatlık hakkımı haram ediyorum baba, demiştim içimden, seninde için acısın, hasretimiz seni kavursun ve ben bunu görmeliyim! Gözlerimden yuvarlanan iri damlalı göz yaşlarımı annemden saklayamamıştım, bana sevgiyle bakıp adeta, fotoğraf makinası gibi her karemi beynine nakş ediyor ve.
 
Bana - Merak etme, o utanmaz dediğin adam ile, elbet yolun bir yerlerde kesişecek, nihayetinde baban, istesen de istemesen de, o zaman içinde biriktirdiğin sitemlerini bir, bir yüzüne söylersin dediğinde Ben - Neden bu kadar saygılı-sın, bir o kadar da asil! Bunca haksızlığa göğüs vermek zorunda mısın? Dediğimde Annem - Zaman gelecek, o buraya dönüş yapacak ama, içeriye girişi asla olmayacak, bana yakıştırmış olduğun o asilliğin yanına kin ve nefretimi de ilave etmeyi unutma. Saygılı olmam ise; 
Ebeveynlerimden ne gördün ise, onu idame ettiriyorum oğlum, babana saygı duyduğumu hala sanmıyorsun umarım dediğinde. Annemin gururunun incindiğini yüreğim sızlayarak bir kez daha anlamıştım.
 
Toplam blog
: 425
: 412
Kayıt tarihi
: 24.02.13
 
 

37 Yıldır  yurtdışında yaşıyorum , 1000 den fazla şiirim var,  çeşitli edebiyat sitelerinde, derg..