Bir playboyun günlüğünden 32. bölüm

Kendimi, menfi olarak neden dinliyordum ki? Edebiyata yatkın olmam, hislerimin dışarıya aktarımı olmalı, diye düşündüm bir an. Tuttuğum günlükte şiirler olmaz mıydı hiç?

 

O, olmayan bilinmeyen, elini tutmadığım, gözlerinde kaybolmayı hayal ettiğim sevgiliye, nasıl şiirler yazılmazdı ki, bu denli duygularımı bastırmanın ne alemi vardı, şayet içten içe, taşıp beni benden taşırıyorsa!

 

Kadının isterik sesiyle kendime gelmiştim. Hala ne düşünüyorsun, işte önünde Feride, yani ben gibi ateş parçası bir hatun. Relaks ol ve kendini bana bırak, işinin ehli olanla beraberlik bir başka inan bana. Ne işin olacak öyle çömez, tıfıl kızlarla. Anladığım kadarıyla seni Emre bana karşı iyice doldurmuş, ben olgun erkeklerden ziyade, senin gibi gençlerden hoşlanıyorum, dediğinde.

 

Ben- Emre benden taş çatlasa sekiz yaş büyük, sonuçta o da pek olgun sayılmaz, ama tecrübesi yaşındanda büyük dediğimde Feride - Geç onu canım geç, sen bize gel, şimdi edebi konuşmanın hiç bir anlamı yok, yaşı başı olgun olanları da biliyorum. Sen benimlemisin onu söyle? Ben - Ama kocan? Dediğimde

 

Kadın- Bizde herkes kendi hayatını yaşar. Velev ki, beraberliğimize hayır dedin, bende başka dilden konuşup, seni çakallar vasıtasıyla ayağıma düşürürüm, hemde kimin yardımıyla biliyor musun? O beğenmediğin kocam olacak iri kıyımın! Feride beni aleni tehdit ediyordu, bu ise beni kamçılamaya yetmişti. Onunla, kalemin kağıtla oynaştığı gibi oynayacaktım, ama bir farkla, ondan alacağım şehveti geri ona vererek, buna kendimi hazırlamam, Emreden yardım almam, kadının nelerden hoşlandığını kılı kılına bilmem gerekiyordu. Ya Güzin bunları öğrenirse, ya beni bu kendini bilmez kadın, gidip kıza, farklı şeyler anlatırsa? Kullanmış olduğu, çömez ve tıfıl kelimelerinden Güzini ima ettiği kesindi aslında!

 

Belli ki kadın reddedilmeyi hazmedemiyordu. Neyse, bunlara kafayı takmayacak, raconuna göre oyunumu oynayacaktım. Kendisini korumayan, ve her beğendiği kişinin önüne kocasının yardımıyla yem olmaya aday bir kadın, benim ilk deneyimim olacaktı, bunu ise bilmemesi gerekiyordu. Şimdiye kadar kendimi buraya kadar koruyabildiğimdi, çabam buraya kadardı, gerçekten de yorulmuştum. Başımı yastığa koyduğum geceler, gündüzlerimden sanki daha fazlaydı, günü bir şekilde çeşitli tantana ile geçiştiriyorken, zifiri geceler sabahı etmemeye adeta bende yeminliydi işte! Nasıl bir ilişki, nasıl bir evlilikti bunların ki deyip, yine aklım Feride ve kocasına takılmıştı, laçkalığın daniskası, tükenmişlik diye düşünmüştüm.

 

Emre yanımıza, pistte gelip iyice sarmaş dolaş olmuşsunuz deyip alaycı bir gülümsemeyle, Bana - Ergün gitmiyor muyuz? Yarına oldukça yoğun bir gün geçireceğiz dediğinde, Feride işaret parmağını 

öperek Emrenin yüzüne doğru üfürdü, ben Emrenin yüzüne bakarak, şaşkınlığımı ifade etmiştim,

 

Emre bana - Bu Feride işte, öğren demişti. Emrenin bu ani çıkışında, büyük sitemler gizliydi, kullanılmışlığının en bariz örneğiydi, yaptığı fevri çıkışında. Bu gövde gösterisinde, Emrenin bana yardımı mutlaka olmalıydı, yoksa Ferideden onun intikamı nasıl alınacaktı. Bu marşal desteğide Emreden zaten kendiliğinden gelecekti. Gece yarısı beraberce kendimizi dışarıya zor atmıştık, Emre bana - Yarına seninle, bu hatun hakkında etraflıca konuşacağım. Sen onun için öyle ki, oksijen olmalısın, başka yolu yok, başka kurbanlar vermemek adına, senin bedenini ona doğru sunmamız gerek dediğinde.

 

Ben - Evet, buna hazırmıyım, bir anlamda, ilk deneyimimin bana getirisi playboyluk mu olacak? Yoksa, erkekliğimi hiç bir zaman tadamayacak mıyım, bunun tedirginliği adeta bende saplantı oldu abi bilemiyorum. dediğimde Emre - Sakin olmaya çalış, en azından yanındayım, beni uyaran mı vardı, şamar oğlanıydım, git oraya, gel buraya denilen sustalı maymundan, daha da maymun!

 

Ertesi gün, eni boyuna konumuz Ferideydi, bu kadar seksepalliği olan bir kadın, neden doyumsuzdur, sorusuna kilitlenmiş sorunun cevabını arıyorken! Emre - Sana bunun cevabını vermeyeceğim, sen zaten zamanla bulup, kendin çıkaracaksın, ama bir şey daha var ki, onu da anlar mısın bilinmez! İkmiz göz göze gelmiştik, ben anlamıştım, Emre ferideyi nefret etse de halen seviyordu.

 

Ama ben,anlamazlığa gelerek sadece - Kim bilir, eğer anlayamazsam abim değil misin, yine de beni uyar, dediğimde - Elbette koçum elbette, sen tedirginliğini, o şehevi kadına yansıtma yeter, ha ona değer ver demedim,  en azından veriyormuş gibi davran. Sonuçta, Feride senin yol arkadaşın olmayacak, evliliğin adını bunun gibi hafif meşrep kadınlarla, aynı kocası gibi daldan dala atlayan şempanzeler batırır işte, sınır ihlalini yapansa onlar, sen sadece kuralına göre oyna yeter demişti.

 

Ya abi sanki tüm dertlerimizden sıyrıldık, bir Feride sendrumudur gidiyor dediğimde - Kafanı çalıştır, bu dünya tüm beşeri için 70 yıllık bir yaşam değil midir, dünyanın tadı, tuzu denilen evlatlarıyla, sevdikleriyle, anne. baba ve kardeşleriyle! Ee, o halde elbette bizlerde nasipleneceğiz Ergün, sence?

 

Ben - Öyle bir söyledin ki, sen okulu bırakıp evli ama sıpsevdi Feridenin arkasından, her türlü batağa batıp, hapiste yatan başkası mıydı be abicim, ben desen bir diğer alem, başıma gelen menfur tecavüz, yaşamımı alt üst edip, beni hem annemden hemde ablamdan ayırmadı mı?

 

Emre - Sen başını kaldırıp neden insanlara bakmıyorsun? Her birey bir sınanma bir evrim geçiriyor, bu onu demiş, yok öyle değil böyleymiş, takıldığın bunlar mı? İnsanız, ahlaklı toplumun bireylerden geçtiğini de biliyoruz, ama elimden tutan mı vardı Ergün? Dediğinde söz ağzımdan ok gibi fırlayıp!

 

-Tamam işte, madem öyle tut elimden! Benden böylesine hararetli bir çıkışı beklemeyen Emre - Bırak be koçum, onca masraf yapmışım sana, salt o kadını mahvetmek adına, ardından sözü alan Ben - Ya, ne demessin, ilaveten onca kin! Beni yakıyorsun, hiç mi farkında değilsin, neden? Çünkü Ergün, bir seyyar satıcının tecavüzüne uğradığı için! Çünkü, babası canı gibi sevdiği, ama tecavüz olayını doktordan öğrendiğinde, oğlundan nefret ettiği için! Çünkü, sevgili annesiyle ablası aciz kalıp, küçük Ergünü kurtaramadığı için!