Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

Bir reklam filminin düşündürdükleri

Hangi kanalda izledim, hatırlamıyorum. “Kamu spotu” adı altında yayınlanan ve oldukça dikkat çekici bir şekilde hazırlandığı belli olan bir reklam filminden söz etmek istiyorum.

Reklam filmi, eşi tarafından dövülen bir kadını, kapı arkasından izleyen kaynana-çocuk görüntüsü ile başlıyor ve arkadaşının trafikte yaptığı hatalara gözlerini kapatarak, kendisi de trafikte yapılan hataların kurbanı olan bir genç görüntüsü ile sona eriyor.

Reklam filmi, görüntüleri ile olduğu kadar, görüntülere eşlik eden sözlerle de dikkat çekiyor. Yer yer “sorumlu davran”, “sorunlara gözlerini kapatma” gibi uyarılarla, insanları sorumluluğa davet ediyor.

Reklam filmi trafik kazalarının azaltılması anlamındaki amacına ulaşır mı, bilinmez ama insanlara sorumluluklarını hatırlatması nedeniyle önemli bir mesaj vermesi anlamında umarım amacına ulaşır.

Bu reklam filmini hazırlayanların, trafik kazalarını azaltmanın dışında bir amaçlarının olduğunu sanmıyorum. Bilmeden çok önemli bir toplumsal soruna dokunduklarının da farkında olduklarını düşünmüyorum. Çünkü bu filmi hazırlayan adından da anlaşılacağı üzere “Kamu Otoritesi” ve bu zihniyet, ülkede hâkim olan zihniyetten bağımsız değil.

Daha geniş anlamda düşünürsek, siyaseten ülkeye hâkim olan zihniyetler yıllarca, okumayan, düşünmeyen, eleştirmeyen, sorgulamayan ve sorumluluklarına, özellikle de toplumsal sorumluluklarına sahip çıkmayan kuşaklar yetiştirmek için çeşitli düzenlemeler yapmış, eğitim sistemlerini bu amaçlarına ulaşmak için düzenlemişlerdir.

Egemen sınıfların düşündüğü gibi itaat etmeyip, egemen zihniyete karşı çıkanlara ise olmadık eziyetler çektirmişlerdir. Egemen zihniyete karşı çıkanlar bu ülkede her dönem adeta “zenci” kabul edilerek, ayrımcı muameleye tabi tutulmuştur.

Bu ülkenin hapishaneleri her dönem düşünce suçluları ile dolu olmuştur.

Biraz daha genişletecek olursak, egemen zihniyete karşı çıkanlar, onu eleştirenler, sorgulayanlar ve toplumsal sorumluluklarına sahip çıkanlar, karşılarında her dönem, egemen zihniyetin kolluk kuvvetlerini bulmuştur.

Örnekler o kadar fazla ki, hangisini sayayım?

Son dönemlerde Ergenekon, Balyoz, Odatv, KCK davaları gibi isimlendirilerek yapılan operasyonlar, sendikalara ve demokratik kitle örgütlerine yönelik zayıflatma çabaları, ülkenin en büyük muhalefet odağı KESK’e yönelik saldırılar, öğrenci gençliğe yönelik kriminalize etme çabaları bunlardan bazıları.

Ne kadar acı değil mi?

Trafik kazalarını azaltmak için insanları sorumluluğa davet eden kamu otoritesi, başka toplumsal sorunlarda sorumluluk duygusuyla hareket edenlere karşı tam aksine davranarak onlara yapmadığını bırakmıyor. Uyguladığı yaptırımlarla adeta hayatı zindan ediyor onlara.

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.

-Daha birkaç gün önce, “sorumluluk” duygusuyla, sağlık ve eğitimde özelleştirmeler başta olmak üzere, bazı hakları için 21 Aralık’ta bir günlük grev yapan sağlık ve eğitim emekçilerine soruşturma silahını çeken egemen siyasal zihniyet değil mi?

-YÖK’ün ve üniversitelerin antidemokratik uygulamalarına “sorumluluk” duygusuyla karşı çıkan öğrencilerin güvenlik kuvvetlerinden gördüğü muamele siyasal zihniyetin bilgisi dahilinde değil mi?

-Karadeniz’de HES’lere karşı mücadele eden köylülere yönelik şiddet kendiliğinden gelişen bir uygulama mı?

Bu uygulamaların hiç biri kendiliğinden gelişen uygulamalar değil. Tam aksine, siyasal otoritenin yaratmak istediği toplumsal düzenin köşe taşlarını oluşturuyor. Bu toplumsal düzenin dokusunda da sanılanın aksine sorumluluk duygusuyla hareket eden vatandaşlara yer yok.

Siyasal otoritenin bütün uygulamaları bunu göstermiyor mu?

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..