Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir saat sonrası

Bir saat sonrası
 

Yaşam güzel şey. Sevmek ve sevilmek yaşamın en güzel hediyesi. Saniyeler saatler kadar kıymetlidir sevginin ve sevilmenin olduğu yerde. Bir rüya alemidir insan için uyanmak ise bir kabus. Sevilmenin acı gerçekleri can yakar, kalp kırar ama olsun yine de ne yüce bir olaydır sevmek ve sevilmek.

Bir kuş gibi olursunuz gökyüzünde özgürce uçurur sizleri. Bilmediğiniz yeni diyarlara götürür. Hatta yetmez bu sizlere ve fezayı görmek istersiniz. Daha da yücelmek ve yükselmek istersiniz. Ne güzel bir duygudur insanı sarhoş eder. Aşk sarhoşu olmak yeşilaycıların bile bir şey diyemeyeceği Allah'ın bile günah yazmayacağı tek sarhoşluktur galiba.

Yaşam bu kadar güzel işte. Eğer seviyor ve de seviliyorsanız. Her anı ve her saniyesi dolu dolu yaşanması gereken bir ömürdür. Bütün bu güzelliklere rağmen bir saniyesini bilmeden yaşamak. Sevdiklerinden ve sevgilerinden ayrılacağını bilmeden yaşamak yani hiç ayrılmayacakmış gibi yaşamak. İşte sonumuz belli değil ama bütün bunlara rağmen sevgiden ayrılıp sevgisizliğe, iyilikten ayrılıp kötülüğe doğru gitmek niyedir? Amaç ve gaye nedir? Mal ve mülk bizim için yalan değilmidir? Şan ve şöhret bir sigara kadar kısa ömürlü değilmidir? Geride bir tek bıraktığımız güzellikler veya kötülükler ve ismimiz değilmidir?

Neden böyle girdim aslı konuya biliyor musunuz? Nerden bileceksiniz; benimki de aptallık işte. Neyse bundan tam iki hafta önce Çarşamba sabahı spor yapmak için erken kalktım. Parka gittim ve yavaş yava ısınıyordum. Bir bey yavaş yavaş arkadaşıyla yürüyordu. Yürüyüşünü tamamlayıp önümdeki aletin yanına geldi. Göz göze geldik ve selamlaştık doğal olarak. Sonra muhabbet etmeye başladık. Fakat bir anda gözlerimin önünde yığılı verdi. Kalp krizi geçiriyordu ve müdahale etmeye çalıştım. Fakat ömür bu fırsat bile vermedi bana. İsmi nedir, kimdir necidir bilmiyorum. Ambulans çağırdık ve kısa zamanda hastaneye ulaştık. Sevdiklerinden uzak ve sevdiklerinden habersiz bu dünyadan geçti gitti.

Allah canlıların ruhunu almak için Azrail'i görevlendirmiş ama Azrail "ben nasıl alırım canlarını bei kötü bilirler ve benden kaçarlar" demiş. Yüce Allah Azrail'e "sen git canı veren o canı alırken sebebini de verir" demiş. İşte emanet olan bedenden emaneti geri alırken verdiği bir sebep ile zaman ve mekan değiştiriyoruz.

Zor ve katlanması güç bir olay ama hayatın doğum kadar en gerçek olayıdır. Ben hemen Jandarma ve Muhtar sayesinde ailesine ulaştım. Dertleri ve kederleri büyük ama ne var ki elden gelen bir şey yok. Giden gitti, geride kalanlar ise sevdiklerinden ayrıldıkları için hüzünlüler. Bir sabah babalarının evden sağlıklı yaşam için spora gideceğini, fakat bir daha kendilerine geri dönmeyeceklerini nereden bilirlerdi? Ben nereden bilebilirdim spor için çıktığımda bir insanı son yolculuğuna uğurlayacağımı? Allah rahmet eylesin.

Bir saat sonrasını, hatta bir saniye sonrasını bilmediğimiz şu yaşamın en güzel yönlerini ortaya çıkarmak yerine kötülüklere boğmak ne diye? Gerçekten kine ve nefrete, düşmanlığa ne gerek var?

Sevgiyle kalmanız dileğiyle...
 
Toplam blog
: 196
: 493
Kayıt tarihi
: 28.06.07
 
 

Doğayı seviyorum. Onun içinde yaşamayı ve güzelliklerini tatmayı seviyorum. Yaşamayı ve hatta ölü..