Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '11

 
Kategori
Deneme
 

Bir saatlik öğretmenlik macerası

Bugün öğretmenlik yaptım biraz.

Dünya kadar işimin arasında büroma gencecik, duru yüzlü bir kız girdi. Yanında da bizim iş merkezinin hizmetlilerinden biri vardı. Rica etti, genç kızın öğrenmek istediği bir şey varmış, kabul ettim.

Ticaret lisesi üçüncü sınıfa gidiyormuş, öğretmenleri bir ödev vermiş, çıkamamış içinden.

Ödeve konu olan problemi soru-cevap yöntemiyle çözmek hem işime gelir hem de karşımdakinin bilgisini daha kolay sınamış olurum. Öyle yaptım bu genç kıza da.

Sonuç mu?

Büyük bir hayal kırıklığı!

Ticaret lisesi üçüncü sınıfta muhasebe okuyan bu genç kız, muhasebenin en temel prensibinden bihaberdi. Sadece muhasebeden olsa iyi, ülkenin gerçeklerinden de bihaber. Ne alâkası var şimdi demeyin, ödev bitimindeki ufak sohbette bana sorduğu soruyu öğrenince alâkayı anlayacaksınız.

"Siz devletten kaç para maaş alıyorsunuz?" dedi. Nasıl yani, serbest meslek icra eden biri olarak ben devletten maaş mı almalıydım? Anlamadığım için soruyu tekrar ettirdim, evet kız aynen böyle soruyordu ve çalışan herkese devletin para verdiğini sanıyordu.

Hiç mi bir şey okumamış bu kız, hiç mi haber izlememiş televizyonda, hiç mi özel sektörde çalışan yakını, eşi, dostu, ahbabı yok? Üstelik kırsalda değil, İstanbul'da yaşıyor.

Hayır, bir de geçen yıl okulda dereceye girmiş ve üçüncü olmuş. Neyin derecesi çok merak ettim doğrusu. Kızın beyni boş bir tencere gibi, tıngır tıngır...

Bu nedir Allah aşkına?

Şöyle bir uzun uzun baktım duru yüzüne. Nasıl bir gençliğin yetiştiğini düşündüm. Üzüldüm.

O yaştaki kendi gençliğimi hatırladım. Hayır, ben hiç bu genç kız gibi değildim, olmadım, çocukken bile.

Şimdilerde fazladan olduğunu düşünmeye başladığım bir sorumluluk duygusu vardı içimde. Bu duyguyla hareket eder, eksiksiz yerine getirmeye çalışırdım görevlerimi, ödevlerimi. Yaşadığım toplumun, ülkemin de yapısına, geleneklerine, sorunlarına karşı duyarlı olarak durmadan okurdum, öğrenme açlığı içindeydim. O zaman nerede böyle çok kanallı televizyon, bilgisayar, internet falan. Durmadan okurdum işte.

Acaba bu genç kızın ailesi nasıldır? Tahminim onların da aynı yapıda olduğu yönünde. Bu genç kız da anne olacak yarın, onun yetiştirdiği çocuklar da onun gibi olacak. Başka türlü olması zayıf ihtimal.

Bir kaç yıl içinde oy da kullanacak üstelik. Hangi olmayan bilinciyle oy verecek? Bir ideali, bir fikri olmadan, ülke gerçeklerinden haberdar değilken nasıl ve kime oy verilir? Verilir aslında da sonumuz böyle olur işte.

Tabi ki pırıl pırıl gençler yok değil. Arada onlara da denk geliyorum, ama malesef geneli böyle demek hiç de abartılı olmayacak.

 

 
Toplam blog
: 314
: 1210
Kayıt tarihi
: 07.08.11
 
 

Üsküdar İstanbul doğumluyum ve halen burada yaşıyorum. Okumak, yazmak ve seyahat etmeyi çok seviyor..