Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '10

 
Kategori
Anılar
 

Bir Saatte 25 Yaş Gençleşen Kadın

I

Nisan yağmuru iri tanelerini birdenbire döküverdi. Caddede çoğu insan hazırlıksız… Yağmur damlaları, sıcaklardan yumuşamış, yer yer çukurlaşmış asfaltın üzerinden kayıp birikivermişti.

Yüzyılı devirmiş binanın, güney kısmında bulunan odasının gri boyası kabarıp dökülmüş, çürümeye yüz tutmuş ahşap penceresinin kenarından çekilip, gıcırdayan kapıya doğru bir iki adım attım. Saate dönüp baktım, mesainin başlamasına beş dakika daha vardı. Açık mavi gömleği sırıl sıklam olmuş saçlarından su damlayan yirmi altı yaşlarındaki şefimiz içeri girmişti. Çekmecesinden eksik etmediği kağıt havludan birkaç parça kesip saçlarını kurutmaya çalışır.

Metal dolabın yan tarafındaki daktilo masasına geçip, sıraya koyduğum dosyalar ile ilgili yazıları hazırlamaya başladım. İki metal dolap, tavana kadar uzamış çiçekle masası bizden ayrılmış olan şefimiz, bana doğru dönüp yağmurun nasıl birden bire üstelik ceviz büyüklüğündeki dolu ile birlikte yağmaya başladığını anlatmaya başladı.

“ Arabamın ne durumda olduğunu görmek için arkadaşımın tamir atölyesine geçmiştim. Burada öyle mi oldu bilmiyorum ama orda önce ceviz büyüklüğünde dolu, arkasından şiddetli bir yağmur yağdı. Bu yaşıma kadar öyle bir şey görmedim. Dolu taneleri resmen cam kırdı.

Elli ellibeş yaşlarında bir teyze; üzerindeki uzun siyah elbiseden, sırtındaki eski el örgüsü çeketine kadar sırıl sıklam olmuştu. Atölyenin önünde yağmurdan korunmak için köşede durdu. Yaşlı kadına acıdım. Resmen su içindeydi. İçeri geçmesini söyledik, geçmeyince bir sandalye verdik yağmur durana kadar oturdu.

Girerken başörtüsünün üzerine koymuş olduğu küçük naylon poşettekileri kontrol edip sandalyenin üzerine bıraktı. Kebap söylemiştik. Ekmeğe sarıp verdik ama almadı. Yemek yerken boğazımızdan zorla geçti. Yağmur durdu o da gitti. Ayağı biraz zorlanıyordu. “

Deminden beri ben de pencereden bakıyordum. Her kes bir yere sığınmak için koşturuyordu. Biz de öyle yapıyoruz yağmura yakalanınca. Üstelik taş çatlasa yarım saat anca yağdı.

Birkaç havlu ile gömleğini de kurutmasını söyleyip işime devam etmiştim. Nisan yağmuru bu, birazdan güneş de tekrar çıkar...

Şefimizin dışarıdan bir arkadaşı ziyaretine gelmişti. Ihlamurlar söylendi. Sohbet yine tamir atölyesindeki geçirdiği öğle saatine gelmişti. Hararetle anlatmaya başladı.

“ Öğlen arabamın durumuna bakmak için atölyeye gitmiştim. Yağmur birden bastırdı. Otuzbeş yaşlarında bir kadın, hızlı adımlarla atölyeye girdi. Çok güzel yaşını da hiç göstermiyor. Sandalye verdik oturdu. Biraz üşümüştü. Çay falan ikram ettik. Biraz sohbet ettik. Kadın dulmuş, çocuğunu okuldan almak için çıkmış. Gözleri kömür gibi, yüzü makyajlı gibi ama bir dirhem desen makyaj yok. Ten rengi bir buluz giymiş altında ne atlet ne de bir başka şey var. Sırıl sıklam olmuş siyah ince şalvarı da üzerine yapışmış. Evinin yerini de bana yavaşça tarif etti. Bundan iş çıkar. Kaçırılmaz, çıkışta bir hediye alıp o tarafa gideyim. Çocuğuna da tabi…”

Arkadaşı imrenerek dinliyordu. O da kendi işine geç kalmıştı. Üst kattaki bürosuna çıkmadan bir diğer arkadaşı gelmişti.

Konu yine öğlenki yağmur. Yine o kadın…

“ En fazla yirmi yaşlarında bir kız, atölyenin önünde durdu. Sırıl sıklam olmuş. Tedirgin, ürkek bir güvercin gibi garibim. Allah özenip te yaratmış. Saçları beline kadar simsiyah, gözleri yeşille mavi arası gibi bir şey hani Elizabeth Taylor var ya onun gibi ama bunda makyaj dersen; dirhem yok, olamaz böyle bir güzellik. Kısa kollu ten rengi çok ince bir bir buluz giymiş altında bir şey yok, şalvarı, buluzu ıslandığı için üzerine yapışmış vücut ta dipdiri. Genç kız ya… İçeri davet ettim. Oturdu. Biraz sohbet ettim. Yağmur durunca ayağa kalktı elime bir kağıt verdi gizlice. İçinde telefon numarası vardı bir de konuşması sırasında bana şifre verdi. Akşam beşte köşedeki pastanede olacağını söylemişti. Buluşacaz akşama. Heyecandan yemek de yiyemedim. Ha kız üniversitede okuyormuş.”

Arkadaşının iltifatı, imrenmesi, şanslı görmesi şefimizin hoşuna gitmişti.

 

 
Toplam blog
: 77
: 505
Kayıt tarihi
: 03.07.07
 
 

Yaşamsal boyutta etkilendiğim; kimi zaman bir kısım, kimi zaman bütün insanların orijininde birle..