Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '12

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Bir sabah güncesi: 06/07//2012

Şu anda saat tam 05:03; ezan okunalı 15 dakika olmuş. İzmir’e bağlı Özdere kasabasının Club Grand Efe tarafındayım. Hava sıcaklığı yaklaşık 18 derece. Güneş henüz patlamadı. Bacaklarım üşüyor. Dalgaların yanında bir masada oturmuş günce yazıyorum yıllardan sonra ilk defa. Evet aslında ben hayatımla ilgili pek bahsetmiyorum. Aslında bir çok anım olmasına karşın sizlere anı da anlatmıyorum. Oysa geçmişte böyle bir günde aşağıdaki şiiri yazmıştım.
 

ANSILAR

Kuytu bir köşede

Yalnızdan kaçışan kalpler

Karanlıkta buluştular

Saatler konuşarak koşturdu

Durmadılar

Nefes alamadılar

Parıltıları gözlerinin

Sık sık

Hem de pek sık

Buluştular

Bulaştılar birbirlerine

Lakırdısını etmediler

Hissettiklerinin

Sonsuzluktu

Bir sevgiydi

Amaçları

Nedense

Hep kaybetmişler

Çentiklemişler kalplerini

Derken

O küçücük köşede

Karanlıkta

Gökten inen

Şimşek hızıyla

Sarılamadan

Kucaklamışlar

Biri diğerini

Nedense

O loş sessizlikte

Hiç susmadan

Dolmuşlar kendileriyle

Zaman akıp gitmişken

Hakkını vermiş

Saatler

Dakikalar

Yine derken

Bir mesafede ayrılmışlar

Düşmüşler birbirlerine gurbet yollara

Zamanı yenip

Hep aynı anda

Uzaklığı yenip

Hep aynı yerde

Bulmuşlar kendilerini

Ansıları tekrar yaşarken

Zaman nasıl da ilerlemiş 1997’den bu yana. Yanılmıyorsam bir kasım ayıydı bu şiiri yazdığımda. Şimdi ise günümüz yaz. Ve de ben yazıyorum.

Evet ben eşim ve oğlumla beraber yıllardan sonra ilk defa tatile çıkışım bu. Ecrin’i ne yazık ki anneannesinde bırakmak zorunda kaldım. Aksi takdirde yine tatil yapamayacaktık ve oysa ki çok ihtiyacımız vardı.

Dalgaların sesi stereo yayın gibi bir o kulağımda, bir de ötekinde. Bu diyarlarda güneş ne yazık ki dağların arkasından yükselir. Dolayısıyla güneşin doğuşunu izlemek gibi bir şansım olmayacak. Özellikle benim için hiç de yeni bir şey olmaz şayet seyretseydim de. Çünkü ben zaten her sabah bu saatlerde kalkar, güneşle beraber hayata merhaba derim. Geceleri önemli değil benim için. Çünkü inanışıma göre gece benim ölmek üzere olduğum saatleri temsil eder. Bu durumda doğal olarak sabah da doğacağım anları.

Yavaş yavaş dağların arkasından bir ince çizgi halinde ışığın gölgesi belirdi. Bu tabiat ananın ananın uyandıktan sonra gerinme halleri. İki elini birbirine vermiş güç uygulayarak geriniyor...

Yetkin ve Gülşan odada mışıl-mışıl uyuyorlar. Bacaklarım yavaş yavaş ısınıyor. Gecenin karanlığı bir sis bulutu gibi dağılıyor. Cisimler seçilebilmeye başladı. Saat 5:25... Tesisle ilgili çalışanlar kontrolleri yapmaya başladı. Böylelikle onlar da güne hazırlanıyor.

Güneşin ilk ışıkları gökyüzünü aydınlatıp, yeryüzünü ısıttığında ben de denize atlayacağım. Ve böylelikle ben de bu resmin bir parçası olmuş olacağım. Tabi ki de uzaktan baktığınızda beni denizde göremeyceksiniz. Fakat ben yine de orada olacağım. Denizin bir parçasıymışçasına tıpkı deniz gibi hareket deceğim. Belki de sizler beni bir dalga olarak fark edeceksiniz; kimbilir?

Nefes almak kadar güzel bir şey var mı bu dünyada? Artık resmen giri bir renk aldı her yer.Gökyüzü seçilebiliyor. Evet nefes almaktan bahsediyorum; sanki sigara içermişim gibi havayı soluyorum ciğerlerime; bir nefes, bir nefes daha! Oksijen patlaması yaşıyorum. Şimdi de kuşlar uyandı, demek ki güneş artık doğmuş. Grilik yavaştan maviliğpe dönüşüyor. Çok soluk bir mavi bu. Renkler daha yeni yeni kendini buluyor.

Günaydın doğa ve insanları... Günaydın Türkiyem ve İzmirim ve Özderem... Günaydın hayata yan bakıp yan çizenler. Günaydın bazı hayatı gerçekten yaşamak isteyenler. Nihayet birisi göründü. Beni gibi o da denize girecek.

Yaşam sandığımızdan karmaşık mı? Evet, hem de nasıl! O zaman hayata nasıl sahip çıkacağız? Yaşayarak ve hayatı sahiplenmeden! Biz hayat sadece bizim olsun istiyoruz ki bu mümkün değil ve olmayacak! Hayat herkesin ve hepimizin ve birimizin olma ihtimali yüzde sıfır. Üzgünüm... Biliyorum egonuz bunu kabullenmede çok zorlanıyor ama cebinizdeki para gücü ne olursa olsun, bunu değiştirme şansınız yok.

Evet sıcaklık kokusunu da alabiliyorum. Güneş doğunca sanki bu ağaçlar yanıyormuşçasına bir koku salarlar.

Artık hayat uyanıyor ve benim çekilme vaktim geldi. Deniz, onunla oymaşmam için beni çağırıyor.Saat 05:45...

Görüşmek üzere,

ANIL

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..