- Kategori
- Kültür - Sanat
Bir Şair Ahmet Uysal vardı
Şair Ahmet Uysal ( 1938- 03.07.2011)
Bu sabah
hektor tümülüsünde
Rüzgâr dokuyor kalbim yine
Bir daha aralanıyor usulca
Gizli kapıları
Şehrimin
Aşil’in savurduğu
Okla sürükleniyorum
Yenildiğim surların önünde
Sanki üç bin yıldır
Orada bekliyor ruhum
Bir taşın altında kalan bedenim
Budanmış gül kokuyor
Troya’da sabah!
20.12.2009
Bu dizelerin şairi Ahmet Uysal ne yazık ki bugün yok aramızda. Ama o yine manen aramızda ve gönlümüzde yaşıyor. Bir şair bir yazar eserleriyle gönüllerde iz bırakıyorsa o yaşıyor demektir. Aradan yüz yıllar geçse de yine de yaşıyor demektir.
Şair, yazar ve aynı zamanda bir eğitimci olan Ahmet Uysal’ın şiir ve yazılarını çeşitli sanat ve kültür dergilerinde ve hatta çeşitli seçkilerde okumuştum. Örneğin Çağdaş Türk Dili, Mühür, Lacivert, Yazlı kaya, Beşparmak, Şehir, Kurşun Kalem, Afrodisya Sanat ve Alaz gibi dergilerde zaman zaman görünen şairlerimizdendi. Ahmet Uysal aynı zamanda bir öğretmen, bir idareci ve son yıllarda ilköğretim müfettişi olarak Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görevini sürdürüyordu.
Onunla geçen yıl 20–21–22 Ekim 2010 günlerinde Söke’de gerçekleştirilen ve benim de içinde bulunduğum 7.Söke Sanat, Edebiyat ve Kitap Günlerinde bir araya gelmiş ve birbirimize kitaplarımızı imzalı olarak armağan etmiştik. Sevgili Ahmet Uysal bana Söke Recep Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’nde birlikte yaptığımız bir söyleşi sırasında Şiirtüven ( 2006 ) adını taşıyan şiirler kitabını vermişlerdi. Adı gibi güzel ve soyadı gibi Uysal’dı. Cana yakın ve sevecendim. Söke’den ayrıldıktan sonra bir iki kez de cepten telefonla konuşmalarımız oldu, Öğretmen olduğu için bana karşı ilgisi bir hayli fazla idi.
Ahmet Uysal’ı geçen yaz 03 Temmuz 2011 ‘de yitirdik. Bana verdiği Sütüven Şiir itabından başka diğer şiir kitapları şunlardır: Sularla ( 1994), Uzak Yazlarda ( 1998), Acının Gümüşü ( 1999), Eylül Ebruları ( 2009 ), gibi şiir kitaplarının yanı sıra birçokta çocuk hikâye kitaplarına imza atmıştı. Bol ürünlü bir şair ve yazardı. Acının Gümüşü Şiir kitabıyla ( 2009 ) Yunus Nadi Şiir Ödülü almıştı. Öğrendiğimize görü son yapıtı olan “Sonsuz ve Uzak “ Hayal Yayınları tarafından basılacaktır.
Ne var ki ölüm mukadder bir olaydır. Hepimizin gideceği yere o bizden biraz daha erken davrandı. Bir yaz günü sessiz bir gemiye binerek dostlarını, yakınlarını ve sevenlerini ve hatta ailesini geride bırakarak aniden elveda deyip geniş ufuklu denizlere yelken açıp gitti ve bir daha da dönmemek üzere. Onu bu yıl Söke’de yapılacak olan 8. Söke Sanat, Edebiyat ve Kitap Günlerinde ( 19 – 21 Ekim 2011) günlerinde göremeyeceğiz. Oysa geçen yıl birlikte yaptığımız bir sohbet sırasında “ Söke ‘ye bir daha yolum düşerse gelip bizzat evinizde bir acı kahvenizi içeririm” demişti… O da kısmet olmadı… Bu yazıyı şair ve öğretmen meslektaşım Ahmet Uysal için yazacağımı hiçbir zaman düşünmemiştim. Nerden nereye)… Şair dostum, meslektaşım sevgili Ahmet Uysal’a Allah’tan rahmet ve başta ailesi olmak üzere tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum. Yine sözlerimi onun geniş şiir ırmağından ve bizlere el sallayıp gülümseyen bir şiiriyle son vermek istiyorum:
Köprüden karşıya geçmemi
Bekliyor ölü dillerin kör ozanı,
Şiir olan taşını tutuyor elinde!
Helena’nın eteği değmiştir
Kırlarda okşadığım gelinciklere,
Eski yoktur orada, göğ yenilenmiştir.
Vedalar yerini buluşmalara bırakmıştır
Her dilin rüzgârıdır aşk, dudağını öpen odur,
Odur büyük yalınlık!
Benimledir unutulan ne varsa
Suyun uzak sesi, yüzüme değen dal ucu
Beni bırakmayan haziranların!
Gitmeler yoktur iki bin on bir yazında,
Gelmeler sürmektedir sizden bana,
Buluşmalar vaktidir çünkü!...( * )
Ahmet Uysal
( Buluşmalar Vakti )
18.06.2011 / Yaz ırmağı.
* Beşparmak Dergisi, sayı 165, Eylül –Ekim 2011.s.16.