Bir salağın günlüğü

Sevgili Günlük,

Merhaba. Ben Tufan. Hep “Bir delinin günlüğü” eserleri yayınlandı yıllardır. Romanlar, tiyatro oyunları, hikayeler.. Varsa yoksa “Bir deli”, varsa yoksa “Bir deli”..  Ve yıllarca meşhur oldu o deliler. Sanırım bu işten iyi de para kazandılar.

Oysa “Bir salağın günlüğü” hiç yazılmadı. Geçenlerde aklıma geldi bu fikir. Neden olmasın dedim. Bu işi yapacak ilk kişi olarak köşeyi dönebilirdim. Sadece doğru adamı bulmak gerekiyordu günlük yazmak için.

Böylece bu akşam komşumuz Ahmet Abi ile buluştum ve “Günün nasıl geçti abi” diye sorup anlattıklarını yazmaya başladım. Benim notlar aldığımı görünce ne yaptığımı sordu, ben de “Bir salağın günlüğünü yazıyorum” dedim. Bana temiz bir sopa çekti. Kendi kendime günlük yazmak için yanlış kişiyi mi seçtim acaba diye düşündüm.

Bakkal Rıza Amca, bana “Oğlum salak mısın, günlük öyle olmaz. Ahmet Abi’nin değil, senin kendi günlük hikayen olmalı o yazılar” dedi. Ben de hemen Ahmet Abi’ye gittim tekrar, “Ahmet Abi al şu kağıt kalemi, günümü anlatıyorum yaz” dedim. “Uşağın mı var lan, kendin yazsana” diyerek temiz bir sopa daha çekti. Ahmet Abi kesinlikle yanlış kişi. Bundan sonra kendi işimi kendim göreceğim. Zaten aslana ne demişler “Senin ensen niye kalın”, o da “Nerem ince ki” demiş. Yok onu deve mi demişti? Neyse işte öyle bişeyler. Önemli olan akşam olup gün bitmeden günlüğü yazmış olmam, beni lafa tutup bana vakit kaybettirme günlük.

Akşam televizyonda bangır bangır laktozsuz süt reklamlarını görünce hemen aklıma muhteşem bir fikir geldi. Laktozsuz süt olurdu da laktozsuz su neden olmasındı? Yapacağım laktozsuz su buluşu ile köşeyi dönecektim.

Bir Türkish fizibilite yaptım hemen oracıkta. Türkiye’de 80 Milyon insan var. Laktozsuz su üretsem, litresi 1 TL olsa ne kazanırdım acaba? Şimdi basit bir hesapla %10 insana satsam 8 Milyon insan yapar, hadi bilemedin 5 Milyon olsun. Bunlar günde 3 litre su içsin 15 milyon litre su olur, hadi bilemedin 10 Milyon litre olsun. 10 Milyon litre su 10 milyon TL ciro demektir. Onun da güle oynaya yarısı kar olsa günde 5 milyon TL, ayda göbek ata ata 150 milyon TL kar demek, yıldaysa şımarık kahkahalarla Milyarlarca TL para kazanmak demektir.

Köşeyi döneceğim kesindi. Hatta köşeyi dönerken yok virajı açık mı aldım kapalı mı aldım diye kafa bile yormayacaktım, soran olursa bastırır parayı, “Bütün virajları, bütün köşeleri satın aldım ulen!” diye hava bile atardım. Fanteziye bak. Paranın gözü kör olsundu.

Bu fikrimi çok gizli tutmalıydım ama. Bakkal Rıza Amca da kimseyle paylaşmamam konusunda benimle aynı fikirdeydi. Dedi ki, “Tufan, haklısın kimseye anlatma oğlum bu fikrini… Oğlum salak mısın nesin! Hem beni arayıp anlatıyorsun hem de… Neyse.. Suda zaten laktoz yoktur ki. Duble salak.” Diyerek telefonu yüzüme kapattı.

Peki ben bu durumda hemen yenilgiyi kabul edip köşeye çekildim mi? Tabi ki hayır günlük. Bu yeni bilgi bana yepyeni bir fikir daha verdi. Demek ki, öncelikle “laktozlu su” yu bulup tüm suları laktozlu hale getirmeliyim ki, laktoza alerjisi olan insanlar “yok mu şöyle gürül gürül laktozsuz su içebileceğimiz bir marka” diye düşünsünler..

Bu fikrimi Bakkal Rıza Amca’ya telefon açıp söylediğimde saat artık 23:00 olmuştu. Bana “Oğlum, Tufan, Allah cezanı verecek, arama artık beni. Uyuyacağım, yeter ulan, bırak peşimi! Hem laktoz sadece sütte bulunuyor Tufan. Sen nasıl tüm suları laktozlu yapacaksın. Bırak bu boş işleri de kendine adam gibi bir meslek edin evladım” dedi.

Çok bozuldum. Kendimi iki saat boyunca banyoya kilitleyip kimseyle konuşmadım. Ancak iki saat sonra evde yalnız yaşadığımı ve beni rahatsız edecek kimsenin olmadığını hatırladım. Boşu boşuna klozet üstünde tüm k.çımı uyuşturacak bir şekilde geçen iki saatime acıdım günlük. Sonra uykum kaçtı, ah dedim içimden “Bir laktozsuz süt olsaydı da içseydim, uykuya iyi gelirdi” diye düşündüm.

Tufan

Harun BAŞTÜRK