Bir Şampanya yazısı; İki milyon Baloncuk

Şampanyanın bir damlası dahi ziyan edilmemeli, aldığınız her yudumda, damağınızı kaplayan eşsiz lezzetin doyumsuz hazzına varılmalıdır.

‘’ Plop ! Foşşşşş ‘’ Sıkışıp kalmış olmanın verdiği baskı ile canhıraş fışkıran köpük, önce kavisli bir yolla ileri fırladıktan sonra heyecanı azalınca, küçük kaynamalarla şişeyi yalayarak dışarı akıp, dipte kalan baloncukların birbirlerini itiştirerek kaçabildikleri oranda, kendini olabildiğince boşaltmayı dener. Motor yarışlarının ödül törenlerindeki yarışçılar, kazanılan zaferlerin kutlama ritüelini, şampanya patlatarak birbirlerini sulamak olarak akıllara kazımışlarsa da, özel günlere, özel anlara, büyük heyecanlara, kazanılmış zaferlere, en çılgın partilere yakıştırılan şampanyayı, patlatıp etrafa döküştürerek heba etmek, aslında görgüsüzlüğün önde gidenidir.

Şampanya, bir damlası dahi ziyan edilemeyecek kadar değerli ve emek isteyen bir içkidir. Açarken sallayıp patlatmamak gerekir. Sıkıca tutturulmuş metal menteşeler özenle gevşetilip, mantar, zarif bir ‘’pop’’ sesi ile narince itilmeli, ince bir sis bulutu halinde özgürlüğe kavuşan rayihanın kibarca salınması ile, sahip olunan saadetin değeri idrak edilmelidir.

Dar ağızlı flüt bardaklara adaletle pay ederken ışıldayan parıltısı ile gözünüzü kamaştıran şampanyanın, her bir kadehteki 2 milyon baloncuğunun neşeli oynaşmaları ile keyiflenilmeli, bu nadide güzelliğin taze serinliğini koruyabilmek için kadeh, dört parmağınızın ucu ile ayağından kavranıp, serçe parmağın, asaletinizi vurgulayan bir reverans ile havaya kaldırılması unutulmamalıdır. Bardağı dudaklarınızın ucu ile öpmeden önce, burnunuza gelen meyve kokuları içinize çekilmeli ve aldığınız her yudumda, damağınızı kaplayan eşsiz lezzetin doyumsuz hazzına varılmalıdır.

Şampanya sadece kutlamalarda mı içilir sorusuna en güzel yanıtı, eşinden kalan Bollinger şampanya evini çekip çevirmiş Madame Lily Bollinger vermiştir. “Şampanyayı sadece mutlu veya üzgün olduğumda içerim. Yalnız olduğum zamanlarda da içerim. Yanımda birileri varsa mutlaka içerim. Aç değilsem şampanya içerim. Açsam da içerim. Bunların dışında şampanyaya dokunmam. Elbette susamamışsam! ”

Şampanya, beyaz şarabın ikinci kez, şişelerde veya tanklarda mayalanması sırasında oluşan karbondioksit gazının, şarabın içinde doğal yollarla hapsedilmesi ile elde edilen bir lezzettir. Fransa’nın Champagne Bölgesi’nde bir Benediktin Manastırı rahibi olan Dom Perignon, mayalanma esnasındaki basınç yüzünden, ziyadesi ile şişe ve insan telef edince, tarihin muhteşem tesadüflerinden biri olarak, şişeleri üreten İngilizlerin odun sıkıntısı çekmeleri üzerine taş kömürü yakmaları, yüksek ısıda basınca daha dayanıklı şişeler elde etmelerine sebep olmuştur. Bu sayede şampanya için gereken basıncın şişelere hapsolabilmesini sağlayan Dom Perignon, fırlayan mantar ve bu nedenle körleşen işçiler sorununa da, metal bir menteşe ile çözüm bulunca, maliyeti ve zahiyatı azalan şampanya, Talleyran gibi tarihin en önemli diplomatlarından biri tarafından ‘’ medeniyetin şarabı ‘’ olarak nitelendirilecek kadar önemli bir ayrıcalık edinmiştir.

Champagne bölgesinde üretilenler dışındaki köpüklü şaraplara, şampanya denilmesini yasa yolu ile yasaklayarak ‘’şampanya’’ kelimesinin tekelini almış Fransızlar, ölümsüzlüğü ölümü ile yakalayacağını bilemeden adını kalıcı kılmak istediği için göğüslerinin ölçüsünde şampanya kadehleri yaptırmaya kadar varan Marie Antoinette gibi aristokratlar ve Belle Epoque döneminin sınırsız eğlencelerinin yaşandığı Paris gecelerinde artistlerin ayakkabısından şampanya içen sanatçılarla onları izleyen burjuvazi sınıfı sayesinde, şampanyayı, insanları çılgınlık sınırına meylettiren bir cazibe objesi olarak tüm dünyaya yaymayı başarmıştır.

Lükse duyulan tutkulu arzu, lüksün sembolü olarak görülen şampanyanın, Marylin Monroe’nun 350 şişe şampanyayı küvete dökerek banyo yapması gibi maksadı aşan bir görgüsüzlüğe alet edilmesine de sebep olmuş ve doğal yollarla yapılan zahmetli üretim yerine, şişelere basınçla sonradan köpük eklenmesi sureti ile, görünürde lüks ama lezzette eksik bir ucuzluğu da beraberinde getirmiştir.

Özel günlerde, kutlamalarda, illaki yılbaşında, şampanya diye patlatıp etrafa savurduğunuz içkiler sonradan ilave edilerek köpüklendirilmiş şaraplarsa, patlatın gitsin, avam bir lezzete yakışan görgüsüzlüğü, çılgınlık kılıfı ile örtün. Şampanya alacak imkan nerde ama asaletim yerinde diyorsanız, o zaman da alın köpüklü şarabınızı, çaktırmadan şişenizin markasını, takındığınız azami özenle yüzünüze kondurun bir vahamet, dayayın başparmağınızı ve şöyle havalı bir eda ile, ittiriverin mantarı; ‘’Pop’’.

Behiye Işın – Aralık 2012 Yazılar - İçelim Açılalım 1 

www.cocuklageziyorum.com