Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '08

 
Kategori
Futbol
 

Bir Saracoğlu akşamında rastladık size

Bir Saracoğlu akşamında rastladık size
 

Onikinumara.com yol arkadaşlarımızdan Sevgili Melih Özhan’ın (Melih Ağabeyimin) kendisiyle özdeşleştirdiği, ama benim yüreğime küpe yaptığım bir sözü var; “İzine çıkmayan taraftar…” Evet, şu anda futbol takımımız devre arası izninde, fakat biz onikinumara’lar mesaideyiz. Elimizden geldiğince kulübümüzün diğer alanlarda hizmet verdiği branşlarımızın müsabakalarına gidiyoruz. Basket, voleybol, anlayacağınız fikstür ne verdiyse.

Yoğun maç trafiğinin uslanmasından faydalanan Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği (RTGD), “Son 30 yılda iz bırakanlar” başlığı altında bir ödül töreni düzenledi geçtiğimiz Cumartesi akşamı. Kurumlar kategorisinde, Türkiye’mizin ilk spor kanalı olma onurunu omuzlarında taşıyan kanalımız, FB TV’mizin ödüle layık görüleceğinin haberini alır almaz, hem tebrik, hem de teşekkür kokan bir ziyaret tertiplemeye karar verdik kanalımıza onikinumara.com adminleri olarak.

Bu isteğimiz, artık bizden biri olan canımız, prodüktörümüz Berna’mız tarafından Genel Müdürümüz Sevgili İhsan Topaloğlu’na iletildi ve memnuniyetle kabul görerek ödül töreninin bir gün öncesine, yani Cuma saat 14.30’a randevu olarak bize geri döndü. Aslında benzer satırları, sitemizin Annesi Sevgili Hale Annemizin kaleme aldığı “FB TV’deydik…” başlıklı bu haftaki yazısında, siz site üyelerimiz okudunuz zaten. Affınıza sığınarak benim 2’nci baskı yapmamın sebebi; Milliyet blog başta olmak üzere; adı bende saklı olan bir kaç siteye daha yazmış olmamdan kaynaklanıyor.

Bu özel randevuya giderken, misafiri olduğum İ.E.T.T. otobüsünün devasa penceresinden bana ikram edilen sokak manzaralarına dalıveriyorum. Bir yerlere yetişmek için sağa sola, yukarı, aşağı koşuşan insanların görüntüleri ve körebe oynayan arabalar ilk olarak takılıyor gözlerime, acaba onların randevuları da bizimki kadar özel midir? Zannetmiyorum, hiçbir randevu bizim randevumuza eş değerde olamaz…

Derken bir sokak termometresi bakıyor yüzüme hava sıcaklığını 6” derece olarak haykıran donuk, paslı gözleriyle. Belli ki çok üşümüş. Üstelik akşamın siyahında -1” dereceyi göstereceğinden habersiz. “Nasılsa otobüsün koynundayım, sol yanında takımımın logosunu büyük bir gururla taşıyan kabanımı üşüyen sokak termometresine giydireyim” tarzında 5 yaşında bir düşünceye kapılırken, ineceğim durağa yaklaştığımı fark ediyorum. Refleks olarak kılık kıyafetime, saçıma başıma çeki düzen veren ufak bir el hareketimden sonra, kaptana ineceğimi fısıldaması için basıyorum kırmızı “Duracak” butonuna.

Randevumun heyecanı kaptana da bulaşmış olacak ki, Annem aşağı indikten sonra benim inmemi beklemeden hareket ettiriyor aracı. Engellilerin bu tür otobüslere rahat inip, binmeleri için orta kapıya monte edilen demir kapağın, bu sefer benim rahat inmem adına açık olması ve dikiz aynasının varlığından bihaber olan aceleci kaptanın yüzünden Annemin ayağını incitme teşebbüsü kaçırıyor keyfimizi. Diğer yolcuların kızgın bakışları arasında “Hop hop, dursana” naraları arasında duruyor otobüs ve ben iniyorum aşağı. Böylece Annemin ayağı kırılmaktan son anda kurtuluyor. Yeri gelmişken söyleyeyim; Otobüsler imal edilirken, dikiz aynaları süs olarak, ya da kaptanlar saçlarını tarasınlar diye konmuyor mühendisler tarafından. Otobüse yolcuların iniş binişleri esnasında hiç bir sıkıntıya mahal vermemek adına yaratılmış o aynalar. Lütfen biraz daha dikkat Sayın kaptanlar. Unutmayın ki, her gün yüzlerce can size emanet.

Biliyorum sevgili okur, yine elimin ayarı kaçtı, çok uzattım lafı, üstelik konumuzun dışına çıktım. Fakat yeri geldikçe de dile getirmem gerek bu tür konuları. Tamam asmayın hemen o güzelim suratlarınızı. Gerçekleştirdiğimiz bu özel ziyaretimizde yaşadıklarımızın kısa bir özetiyle bağlıyorum yazıyı.

Fenerıum mağazalarımızın kalbi olan Maraton Fenerıum’da buluştuk onikinumara.com yol arkadaşlarımızla. Üyelerimizden Sevgili Turgay Ağabeyimiz, onur üyelerimizden ve site yazarımız Sevgili Hale Annemiz, onikinumara.com’a can veren, yaratıcısı Sevgili Emrah’ımızla, ve Sevgili Anneciğimin katılımlarıyla gerçekleştirdik bu ziyareti. Topu topu 5 kişiydik yani.

Değerli Genel Müdürümüz Sayın İhsan Topaaloğlu’nun bizzat bekleme salonundan bizi alıp odasına götürmesi, ikram edilen çaylara şeker diye kattığımız içten sohbeti anlatmaya inanın kelimelerim yetmez. Emrah’ımızın yürek emeği yazdığı satırlardan oluşan mektubumuzu bir demet çiçek eşliğinde verişi, İhsan Ağabey’in o mektubu bir solukta okuduktan sonra; “onikinumara arkamızda olduğu sürece, bu kulübün sırtı her türlü ittifaka rağmen asla yere gelmez” tebessümünü bu can bedenimden çıkmadıkça asla unutmayacağım.

Ödül takdimi sırasında kurallar gereği ayağa kalkıldı ve teker teker eller sıkıldı. Bu durumdan muaf olan beni mutlu eden şey; Sayın Genel Müdürümüz Sevgili İhsan Topaloğlu’nun yanıma kadar gelerek, sol elimi ellerinin içine alıp iki yanağımdan öpüp, tebriğimi kabul etmesi oldu. “İhsan Topaloğlu” isminin büyüklüğüne yakışan bu müstesna davranışından dolayıdır haddimi bir kereciğe mahsus aşıp, FB TV Genel Müdürüne “İhsan Ağabey” deyişim.

Türk filmlerinin çoğu mutlu son ile biter ya hani. İşte bizimde ziyaretimiz çok mutlu ve anlamlı bir finale sahne oldu. Ailesiyle stadımızı gezmeye gelen Deivid’imize Saracoğlu akşamında rastlamak; “Bir bahar akşamı rastladım size” dizelerine nazire yaptı adeta.

Son söz;

Önümüzdeki Çarşamba saat, gece yarısını tam 12’den vurduğu zaman, yepyeni bir yıla “Merhaba” diyeceğiz. Acısıyla, tatlısıyla 2008’i sonsuzluğa uğurladıktan sonra, yıl ailesinin yeni ferdi 2009’la tanışmanın heyecanını yaşayacağız. Bu yeni ferdin tüm beklentilerinize yetebilmesi dileklerimle…

2009’da görüşmek üzere, esen kalın…

 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..