Bir Sarıgül klasiği: Parti balonunu kendi şişirdi, kendi söndürdü!

Kişileri hedef alarak, fırsat kollayarak parti kurma girişimi, “kalkındırma derneği” kurmaktan farksızdır. Kurulan partiye, başkan, yönetici olmak da, “kâğıt üzerinde”den öteye geçemez.

Ülkemizde en kolay yapılacak işlerden biri de parti kurmaktır. Ama önemli olan partiyi yaşatmaktır. Adı var sanı yok partiler, birer “tabela partisi" olma damgasını yer.

Mustafa Sarıgül, Baykal’a muhalif olma düşüncesinden yola çıkarak, büyük iddialarla parti kurmak için yıllardır didinip durdu.

CHP’ye oy vermesine karşın, Baykal’a karşı olduğunu söyleyen kesimin oyunu, kuracağı partiye yönlendirme hevesini düne kadar yitirmedi.

Sadece Sarıgül mü?

“Sol” olma iddiasıyla, Sarıgül’le aynı anlayışla yola çıkanlar da, zaman zaman parti kurmayı dillendirdi, hatta kuruluş tarihi bile verdiler.

Sarıgül’ün Türkiye Değişim Hareketi (TDH), parti kuruluşunu bir türlü resmen ilan edemedi.

Parti kuruluşu “papatya falı”na dönmüştü. Bugün kurulacak, olmadı şu gün, olmadı...

Sarıgül, “olmayacağı”nı anladığı için bugün parti kurmaktan vazgeçtiğini açıkladı.

27 Mayıs’ta yazdığımız “Sarıgül: Siyasette açmadan solan gül” (*) başlıklı yazımızda, bu işin “olmayacağı”nı gerekçesiyle söylemiştik:

“Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesinin başkalarına zararı mutlaka dokunacaktı. Bunu kısa ve uzun vadede diye düşünmek gerekir. Uzun vadelisi, AKP ile ilgilidir. Kısası vadelisi ise, daha çok, Mustafa Sarıgül ve onun başında bulunduğu TDH ile ilgili olacaktı, oluyor da...

Sarıgül, siyasette yer tutmak için yanlışlardan yola çıkmıştı.

Nedir onlar?

İktidara gelmek isteyen bir siyasal hareket, gücü elinde tutana, iktidara karşı çıkarak siyasete soyunur. Kişiler üzerine siyaset, o kişi hele muhalefette ise, işin kişisel hesaplamaya, kine dayalı olduğunu gösterir...

İşte, Sarıgül, Deniz Baykal’a, CHP’ye muhalefet ederek iktidara oynama oyununa başladı. Bu oyunun tutmayacağı, sadece Baykal’a küskünleri toplayacağı, baştan belliydi.

Şimdi Baykal yok; Kılıçdaroğlu var.

"Yok” ile “var” arasında kalanlar, Sarıgül’ün hareket alanını daraltıyor.

Sarıgül, Baykal’ı hedef alarak, Baykal’a karşı küskünlük, kin duygularından yararlanarak güç toplamaya kalkarken, Kılıçdaroğlu’nun ortaya çıkmasıyla, hüsrana uğramışa benziyor.”

*****
Mustafa Sarıgül, Türkiye Değişim Hareketi (TDH) lideri olarak, son noktayı koydu:

"Ülkemize duyduğumuz sorumluluk gereği, Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu koşulları dikkate alarak, akan kanı durdurmak, ülkemiz siyasetine yardımcı olmak ve siyasetteki değişim rüzgarlarına fırsat vermek için özveri ve fedakarlık günüdür. Bugün bize düşen görev, Türkiye'yi ve Türkiye'nin geleceğini kucaklamaktır. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığındaki CHP'nin mutlu bir Türkiye isteyen yurttaşlarımız için bir umut rüzgarı yarattığını düşünüyoruz. Yurttaşlarımız CHP'deki değişime bir fırsat tanımak istiyor. Biz de her zaman olduğu gibi yine yurttaşlarımızın sesini dinliyor ve toplumdaki bu rüzgara fırsat vermek gerektiğini düşünüyoruz. Bu koşullarda, halkımızın vicdanının sesine kulak veriyor ve Türkiye Değişim Partisi'ni kurmuyoruz."

*****

“Muhalefete muhalefet” yapılarak, iktidarla mücadele edilemeyeceği, böyle bir muhalefet anlayışının iktidara destek anlamına geleceği bir kez daha anlaşıldı.

Ayrıca, kişiler hedef alınarak “kin” duygularıyla parti kurmanın bir “heves”ten, “doyum”dan öteye gitmeyeceği....

Kılıçdaroğlu rüzgârı, Baykal olduğu için CHP’ye oy vermiyorum bahanesi ortadan kalktığı için, Sarıgül’ün yapacak çok şeyi kalmamıştı. Var olan tabanı da günden güne kayıyordu.??

Özellikle “sol” düşünceyle parti kurararak iktidar olmak isteyenlerin, Başbakan olma hayali görenlerin, yaşananlardan ders çıkarması gerekir.

(*) blog.milliyet.com.tr/Sarigul__Siyasette_acmadan_solan_gul_/Blog/