Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '09

 
Kategori
Deneme
 

Bir sayfa daha sana

Bir sayfa daha sana
 

Bi sayfa daha sana. Yaşadığımız kısa aşka. Ya da yaşadığım. Hayal kırıklığı koleksiyonuma eklenmiş o değerli parçaya. Deneyimlerim, aslında denemiş olmayı hiç istemediklerim. Öğretemedi bana yara almadan ayakta kalmayı. Bağımlılıktan başka bişey değil tutku tenime. Aşkı aşırı dozda aldım yine bu kalbe. İyileşir bilirim geçer gider. Biraz ağlar biraz sarhoş olurum biter...

Sonsuz olucaz derken son olmak... Yitirmek daha kazanamadan... Biz olmaktan çıkmak... Ayrılmak... Ayrı ayrı olmak... Ağırlaştırır bu bedeni. Ama dedim ya geçer, geçer, gider..

Zevk alıyorum zalimce, sindire sindire acını yaşamaktan... Beni acıtmana izin vermekten. Eskiden kalma bi vicdan olayı belki de söz konusu olan. Geçmişe dair bi pişmanlık. Ödeşmiş olmanın verdiği bi rahatlık, acımın en yakını, en bastırılmışı... Temize çekilmiş hissediyorum, sana karşı günahlarımdan arınmış, kutsanmış... Gözyaşlarımı hediye ediyorum sana gecenin karanlığında... Kendimi teslim ediyorum... Dilimde özlemenin çirkin tadı. İçimde huzursuz bir umutsuzlukla... Acımasız ve tutarlı bi yol bu yalnız yürüdüğüm. Bomboş ve karanlık... Artık ne geriye dönülen ne de ileriye gidilen yollara inanıyorum. Şimdi yeni evimde sadece yerimde sayıyorum.. Birileri girip birileri çıkıyor hayatımdan ben hiç aldırmıyorum. Seninle kurduğumuz hayalleri, geçirdiğimiz günleri düşünmek yetiyor bana. Halbuki bu şehir, umutlarımın, hayallerimin başlangıcı olucaktı, en önemliside sen olmuycaktın, sensiz olucaktı ama yine olmadı yine yapamadım. Sanki bir gün kapım çalınacak ve sen gelecekmişsin gibi.

Senden sonra çok şey değişti hayatımda. Dedim ya birileri girip birileri çıktı; Bir sen çıkmadın içimden, bir seni atamadım yüreğimden, asıl çıkması gereken. Şimdi mücadelemi yarım kalmış bir benle yapıyorum. Eminim sen çok mutlusundur yarattığın bu sondan ve çoktan unutmuşsundur her şeyi. Bense her gece odamda seni düşünerek, senli hayaller kuruyorum, olmuycanı bilerek. Her gün aynı işkence, her gün aynı ceza. Neyin bedeli ödetiyorum kendime bilmiyorum seni sevmenin mi? sensizliğin mi? yoksa yaşananların mı?..

Özlemenin bu kadar acı olduğunu hiç düşünmemiştim ben. Her özleyenin bir özleneni de var sanırdım ama yanılmışım yokmuş. Olsaydı şimdiye kadar dinerdi bu özlem. İşte en zoru da bu tek başına özlemen, yalnız, çaresiz, inatla ama nedense bıkmadan sadece bazen isyan ederek.

Sense şimdi sadece zaferinle övün, mutlu ol. Ben de hala yağmuru bekliyor olucam sessizce. Bir zamanlar seni bana getiren. Bu defa yağdığında silip alıcak seni. İçimdeki delirmiş isteği. Şimdi seviyorum seni. En derinimle, en bencil halimle.

Sana göre bir oyundu yaşananlar. Baş rol oyuncusu tabi ki sen... Ve sen oyundan atana kadar kendini; korkularım vardı benim, dikenlerim vardı üzerinden dikkatlice geçtiğim. Sen oyundan atana kadar kendini; bir sevgilim vardı benim, elimi bu kadar kolay bırakmaz dediğim. Şimdi mücadelesiz yalanlarım var, boşa çıkan inanmışlıklarım, savaşmadan yarı yolda bırakılmışlığım, kırık ve kırgın vazgeçilmişliğim... Bide "seni seviyorum"larım var ayrılık sonrası... Kulağıma takılan, geçirgen, şeffaf... Belki anlamlı ama çoğunlukla amaçsız... Ben oyunda yalnız kaldıktan sonra, korkularım tükendi, beynim düşünmekten vazgeçti, ağzımda kelimeler ölüp gitti, elektrikler kesildi, bütün ışıklar söndü... Gözyaşlarım körüklendi karanlığımda...

Çakmağı daha fazla çakıyorum artık. Daha fazla yazıyorum. Daha az gülüp, daha fazla sessiz kalıyorum. Daha az alıyorum telefonu elime. Kararlar alıyorum hayata dair. Sözler veriyorum kendime, tutamayacağımı bildiğim. "seviyorum" demiycem bi daha diyorum mesela. Sevsem de söylemiycem. Kimi zaman güçlenip, kimi zaman en dibe vuruyorum. Ama sürdürüp gidiyorum işte. Bir de sewdiğimiz şarkıları asla dinlemiyorum bu sensizlikte. Hani diyordu ya şarkıda ‘aşk layık olanda kalmalı’ emin ol AŞK layık olanda kaldı. Şimdi ise dilimde şu şarkı “ölür müydün beni biraz daha sevsen, mevsimsiz solmadım sararmadım mı ben, tutmadın ellerimden ben düşerken, kaçmadın mı gitmedin mi sen? Olmadım mı yanında sen çok yalnızken, sarmadım mı seni kimseler sarmazkenistedin vermedim mi herşeyi mi, en derinden sevmedim mi ben?”

En çok gittikten sonra bıraktığın kelimelere kustum. Demek ben yüzsüz we gurursuzdum, bana göre aşk için, yaşanmış güzel günler için bi mücadeleydi ama sen bunu anlamıycak kadar körmüşsün ya da ben senin bunları anlamıycanı bilemiycek kadar körmüşüm. Sana tek bi ahım var oda bende saklı. Ama bir deneyimdi ayrılığın. Alışmadan kabullendiğim. Yine de denememiş olmayı dilediğim. Zaten zayıf bir kalpti hiç pişmanlık duymadan ellerine verdiğim. Bir gün bu oyunu oynamayı öğrenicem biliyorum. Gerekirse tüm kuralları ezberliycem. Bir gün beni korkmadan seven birini bulucam. Ve bir gün bi oyun arkadaşı bulucam kendime, mızıkçılık yapmadan, hep oyunda kalan. Ama yine de gitme hep içimde kal...

(UZAKTA, ÖTEDE AMA (HEP) SENİNLE..)

H.K.

 
Toplam blog
: 24
: 1007
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

Kaleminden, yazmaktan hiç vazgeçmeyen, fotoğraf çekme ve çekilme hastası olan biri..  ..